Eftalya Hanım genç kızlığında, sıcak yaz gecelerinde bazen babasıyla, bazen de tek başına, Büyükdere'den sandalla denize açılır,bu sandal sefalarında gece boyunca şarkılar söylerdi.
Bu mehtap turlarına çoğu zaman 20 sandal daha eşlik eder, Eftelya’nın büyüleyici sesiyle mest olurlardı. Kimse adını bilmezdi bu güzel sesin sahibinin. Denizden geldiği için Denizkızı dediler adına. O söyleyince herkes susar, hayat durur, kürek sesi bile işitilmezdi.Bu güzellikleri oluşturan, bülbüllerin bile susarak dinlediği o güzel sesin sahibinin adı öğrenilmiş ve DenizkızıEftalya böylece tarihe geçmiş oldu.
1936 yılının 4 Ağustos’unda Şirket-i Hayriye, Eftelya Hanım’a şükranlarını ifade için bir Mehtabiyyedüzenledi. Işıklar ve çiçeklerle donatılmış özel bir sal hazırlandı. Deniz kokusu, mehtap ve denizin nazlı kızı Eftelya’nın billur sesini dinlemek için 37,5 lirayı verenlergecenin şanslılarıydı. Talep o kadar fazla oldu ki Şirket-i Hayriyye tam 14 vapur kaldırdı.
Gece birbirinden güzel şarkılarla başladı ama kötü bitti.Eftelya Hanım o gece soğuk algınlığına yakalandı, Boğaz havası çarptı ve bir daha da toparlayamadı kendini.Tarih 15 Mart 1939'u gösterdiğinde Denizin Nazlı Kızı göç etti sonsuzluğa.
Burada musikimizin değerli bestekârlarından, Kemani AlekoBacanos’u anacağız. Aleko tutkundu Eftalya’ya ama bu tutkunluk hiçbir zaman aşka dönüşmedi. En azından karşılıklı aşka. Çünkü Eftalya Türk musikisinin ulu çınarlarından birisiyle, Sadi Işılay’la evliydi. Yapacak bir şey yoktu.
Yok gibiydi ama bir şey yaptıAleko. Aldı kemanını, günlerce Eftalya'nın kabrinegiderekEftalya için bestelediği Acem Aşiran şarkıyı, aklında bin türlü yaşanmamışlık, ruhunda derin dalgalar, hayalinde sınırsız düşüncelerle çaldı söyledi.
İşte o hazin hikâyenin bize kalan mirası:
Gel ey denizin nazlı kızı,nuş-i şarab et.
Çık sahile, gel, sinede bir alem-i ab et.
Mestane bakışlarla beni mest-i harab et.
Çık sahile, gel, sinede bir alem-i ab et.
ACABA ALEKO;
• EFTALYA’NIN, SAHİLE ÇIKARAK SİNEDE BİR ALEM-İ AB ETMESİ İÇİN NELER VERMEZDİ?
