DOKTOR SOKRATES: FUTBOLUN FİLOZOFU

DOKTOR SOKRATES: FUTBOLUN FİLOZOFU


Futbolla ilgili olsun olmasın, gazete okuyan, televizyon seyreden, etrafını dinleyen herkesin transfer mevsiminde olduğumuzu bildiğini sanıyorum. Hani topa dürtmeyi öğrendiği andan itibaren burnundan kıl aldırmayan, sesi sadece ve en yüksek transfer mevsiminde çıkan, milyonlardan bahseden, koca koca kulüplerin burnunu sürten futbolcuların transfer mevsimi.
Bir futbolcuyu anlatmak istiyorum. Sadece futbolcu olmayan, insan olan, insanlarının, ülkesinin problemlerini kendine dert, çözmeyi görev edinen Doktor Sokrates’i
19 Şubat 1954'te Amazon nehri yakınlarındaki Belem'de dünyaya geldi. Fakirlikle boğuşan baba üç oğluna “düşünebilsinler” diye düşünürlerin isimlerini koymuştu.
Sokrates, düşünerek büyüdü. Dünyanın en zor eğitimini aldı: Doktor oldu. aynı zamanda da futbol oynadı. Düşünmek onu dünyadaki tüm futbolculardan ayırıyordu. Ne doktor olması, ne de futbol oynaması okumasına engel olmadı. İşinden artan her an okuyordu. Doğal olarak da dünyadan haberi olan bir İNSANDI.
Brezilya’da, 1964’te darbe olduğunda 10 yaşındaydı. Babasının Bolşevik İhtilali’ni anlatan kitapları yakışına şahit oldu. Bu olayı, ne anlamlandırabildi, ne de aklından çıkarabildi. İşte o zamandan beri harekete geçme sırasının kendisine ne zaman geleceğini düşündü durdu. Babası da düşünmesini istemiyor muydu?
Brezilya milli takımında tam 60 maç oynadı. Dünyanın en büyük yıldızlarından oldu.
Çocukluk kahramanlarıFidel Castro, Che Guevara ve John Lennon’dıCorinthiansDemokrasi Hareketinin kuruculuğunu yaptı. Kulüpte her karar, yetkililerin, teknik ekibin ve futbolcuların katıldığı oylamayla alınıyordu. Socrates de bu ekibin öncüsü ve sözcüsüydü. Sistemi tuttu ve takım 1982'de Brezilya Ligi'nde yarı final oynadı. Eyalet liginde de 1982 ve 1983'te şampiyon oldu.
18 kasım 1982’de, arkadaşlarını sahaya, DİA 15 VOTE ( 15’inde Seçime) yazılı formayla çıkardı. Hem federasyona, hem hükumete, “Bakın biz karşınızdayız,” diyordu.
Corinthians takımı o dönemde, askeri hükümete gönderdiği mesajlarla da ün salmıştı. Takım onun liderliğinde sahaya üzerinde ''SEÇİM YAPILSIN'' ve ''CUMHURBAŞKANINI BEN SEÇMEK İSTİYORUM'' yazan pankartlarla çıkıyordu.
Tıp ve felsefe doktorası vardı. Liderlik ve insani ilişkiler üzerine seminerler veriyor, sosyo-kültürel projelere danışmanlık yapıyor, gazete ve dergilere makaleler yazıyordu. Hayatı sadece futboldan, ya da futbolu sadece futboldan ibaret saymıyordu. Brezilya’nın fakir bölgelerini geziyor, yoksulları ücretsiz tedavi ediyordu.

Çok sigara ve alkol içiyordu. ''Alkol benim dostum.Sahadaki performansımı etkilemiyor,'' diyordu. Belki de etkilememişti, çünkü 35 yaşına kadar futbol oynamıştı. Ama galiba futbolunu etkilemeyen alkol hayatının etkilemişti. Dostu alkol acaba çözemediği problemlerde ona dostluk ediyor, beynini mi yavaşlatıyordu?
Ülkesindeki diktatörlükten rahatsızdı; İsyan ediyordu.1984 yılında, “HAK ŞİMDİ”(DiretaJá) sloganıyla ülkede özgür seçimlerin yapılması için başlatılan kampanyaya katılıyor. sahaya, o dönem moda olanDEMOKRASİyazılı saç bandıyla çıkıyor, yetmiyor, tişörtüne de DEMOKRASİ yazdırıyordu.
57 yaşındaydı. Dostu alkol hastaneye düştükten 17 gün sonra Doktor’u yendi. Bir bilim adamının adını taşıyanAlbert Einstein hastanesinde hayata gözlerini yumdu. Pazar, 04 Aralık 2011

NEDEN Mİ ANLATTIM SOKRATES’İ

• “BEN SPORCUNUN ZEKİ, ÇEVİK VE AHLAKLISINI SEVERİM,” DEMEK İÇİN.

BİR DE;

• YİĞİT, ERDEMLİ, ONURLU VE KORKUSUZ OLANINI.

25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

19.07.2019 12:45:25

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI