EMEKLİLERİN MAAŞLARI HACZEDİLİYOR
Manşet Haber 7.10.2019 14:31:01 0

EMEKLİLERİN MAAŞLARI HACZEDİLİYOR

EMEKLİLERİN MAAŞLARI HACZEDİLİYOR






CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, yeni yasama yılının ilk Meclis Araştırma Önergesi’ni emeklilerin sorunları üzerine verdi. Bulut, 12 milyondan fazla emeklinin refah düzeyinin artırılması için Meclis’te bir komisyon kurulmasını istedi.





CHP
Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, emeklilerin sorunlarının araştırılması
için hazırladığı Meclis Araştırma Önergesi’ni TBMM Başkanlığına sundu.
Bulut,  2019 yılı itibariyle ülkemizde 12
milyondan fazla sayıda emekli bulunduğunu, emeklilerin büyük çoğunluğunun
maaşlarının yetersizliği sebebiyle kayıt dışı olarak asgari ücretin altında
çalışmak zorunda kaldığını bildirdi.





Yaşanan
ekonomik krizlerin, üst üste yapılan zamların, dar ve sabit gelirli emekli
vatandaşları zor durumda bıraktığını kaydeden Bulut, “Dört kişilik bir ailenin açlık
sınırının 2 bin 58.72 TL, yoksulluk sınırının 6 bin 705.94 TL olduğu ülkemizde
yüksek enflasyon emekli maaşlarını günbegün eritmektedir. Geçim sıkıntısı
çeken, zorunlu ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanan emeklilerin, yasa dışı
bir şekilde maaşlarına bloke ve haciz konulmakta, ekonomik sıkıntı nedeniyle
emekli vatandaşlarımız kendini yakarak intihara teşebbüs etmektedir” dedi.





EMEKLİLİKTE
YAŞA TAKILANLAR MAĞDUR





1999
yılında emeklilik yaşının yükseltilmesi, yıl ve prim gün sayısını
tamamlayanların yaş koşuluna takılması nedeniyle büyük mağduriyetlerin ortaya
çıktığını kaydeden Bulut, devletin gençsin gerekçesiyle emekli etmediği, özel
sektörün ise yaşlısın gerekçesiyle iş vermediği emeklilikte yaşa takılanların,
emekliliğe kadar daha güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda
kaldığını ifade etti.





ÜLKENİN
YÜZDE 70’İ BORÇLU





CHP’li
Bulut, En zengin ve en yoksul kesim arasındaki makasın giderek açıldığı
ülkemizde,  zengin kesimin gelirden
aldığı pay artarken, TÜİK’in yaptığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre
ülkenin yüzde 70,4’ünün borçlu olduğu ortaya çıkmıştır. Yine TÜİK rakamlarına
göre nüfusun  %58,3'ü evden uzakta bir
haftalık tatil masraflarını karşılayamamaktadır” dedi.





EMEKLİLER
TOPLUMUN DIŞINA İTİLİYOR





Emeklilerin
yüzde 80'inin nitelikli sağlık hizmetinden yararlanamadığını, emeklilerin
faydalanabileceği sosyal tesislerin, hizmet merkezlerinin, sağlık merkezlerinin
sayısının oldukça az olduğunu kaydeden Bulut, bu durumun emeklileri yalnızca
ekonomik anlamda değil sosyal anlamda da toplumun dışına ittiğini söyledi.





UTANÇ
VERİCİ





Bulut,
“İşçilerin, emekçilerin yaşlılıklarını mutlu, huzurlu refah içinde geçirmesi,
devletin ve toplumun onlara en temel borcudur. Ancak, emeklilerimizin
ömürlerinin son dönemlerinde refah içinde yaşaması gerekirken adeta sefalete
mahkûm edilmesi ülkemiz açısından utanç verici bir durumdur. Ekonominin
büyüdüğü dönemlerde bireye düşen refah payından yoksun olan emeklilerimiz
Anayasamızda yer alan “Sosyal Devlet” ilkesi gözetilmeden açlık sınırının
altında borç içinde yaşamak zorunda bırakılmaktadır” ifadelerini kullandı.





EMEKLİLERİN
REFAH DÜZEYİ ARTIRILMAI





Emekli
aylıklarının yaşam koşullarına uygun hale getirilmesini; emekli aylıklarının
alt sınırının asgari ücretle eşitlenerek asgari ücrete uyumlu bir biçimde zam
oranlarının belirlenmesi gerektiğini kaydeden Bulut,  emeklilerin toplu sözleşmeli sendikal
örgütlenmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. Bulut, emeklilerin
refah düzeylerinin artırılması,ekonomik ve sosyal sorunlarının saptanması ve
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını istedi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°