EMNİYET MÜDÜRÜNE ZİYARET SORUNU ÇÖZDÜ
Manşet Haber 8.01.2019 17:17:23 0

EMNİYET MÜDÜRÜNE ZİYARET SORUNU ÇÖZDÜ

EMNİYET MÜDÜRÜNE ZİYARET SORUNU ÇÖZDÜ






“AVUKATLARIN ADANA EMNİYET BİNALARI GİRİŞİNDE YAŞANAN
SORUN GİDERİLDİ”





Adana Baro Başkanı Av.Veli Küçük ve yönetim kurulu
üyeleri ile Adana Emniyet Müdürlüğü görevine başlayan Zafer Aktaş’ı ziyaret etti,
ziyarette avukatların Emniyet binaları girişinde yaşanan sorunların da
giderildiği açıklandı





Adana Baro Başkanı Av.Veli Küçük ve yönetim kurulu
üyeleri Muş İl Emniyet Müdürü olarak görev yaparken, Adana Emniyet Müdürü
olarak atanan Zafer Aktaş’ı makamında ziyaret ederek hayırlı olsun temennisinde
bulundular.





Adana Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, Baro Başkanı Av. Veli
Küçük, Baro Başkan Yardımcısı Av. Sabahattin Gümüş, Baro Genel Sekreteri Av.
Semih Gökayaz, Baro Saymanı Av. İlknur Önal, Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Timur
Ortatepe, Av. Furkan Kılıç ve Av. Nevzat Elçi’den oluşan yönetim ile görüştü, ziyaretten
duyduğu memnuniyeti dile getirdi.





Adana’nın Türkiye açısından çok önemli bir kent olduğuna
işaret eden İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, terör, uyuşturucu, çeteleşme başta
olmak üzere yurttaşların huzurunu sağlamaya dönük tüm önlemleri alacaklarını
ifade etti.





Baro Başkanı Av. Veli Küçük de, yurttaşın devlete olan
güveninin artması ve adaletin tecelli etmesi için emniyet teşkilatına büyük
görevler düştüğünü, bu süreçte Baro ile Emniyet Müdürlüğünün temasta kalarak
şeffaf ve denetlenebilir hukuk devletinin gereklerinin yerine getirilmesi
gerektiğini kaydetti.









Adana adına yapılan olumlu tüm hizmetlerde güvenlik
güçlerinin yanlarında olduklarını, yaşam seviyesinin artmasına yönelik aynı
paralelde görev aldıklarını ifade eden Baro Başkanı Av. Küçük, kentin
gelişimine katkı koymak için üzerlerine düşen görevi yerine getireceklerini
belirtti.





Baro Başkanı Av. Veli Küçük Adana Emniyet Müdürü Aktaş’a
zorunlu müdafilik görevi ve mesleki faaliyetleri için Emniyet Müdürlüğüne giden
meslektaşlarının, girişte ve otoparktan vatandaş girişine yönlendirilmeleri,
x-ray ve duyarlı kapıdan geçmelerinin istenmesi nedeniyle yaşanan sorunun
giderilmesini istedi. Yapılan görüşme sonucunda avukatların kimlik kartlarını
göstererek emniyet binalarına giriş yapabilmeleri hususunda mutabakata varıldı
ve uygulamanın bu çerçevede yapılacağı ifade edildi.





Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Baro Başkan Yardımcısı Av.
Sabahattin Gümüş, Baro Genel Sekreteri Av. Semih Gökayaz, Baro Saymanı Av.
İlknur Önal, Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Timur Ortatepe, Av. Furkan Kılıç ve Av.
Nevzat Elçi’nin da yer aldığı ziyarette kentin huzur ve refahına yönelik görüş
alışverişinde bulunuldu.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°