EN BİLEN VE HİÇ BİLMEYENLER

EN BİLEN VE HİÇ BİLMEYENLER

En Bilen ve Hiç Bilmeyenler

Toplumlar layık olduğu şekilde yönetilir.

 

Yönetici, yani seçtiği yönetici, seçenin bire bir yansımasıdır, ruh halidir, aklıdır, beğenisidir, olmak istediği kişidir.

 

Hırsızı seçen, cahili baş tacı eden seçmen ile, eğitimli, liyakatlı, bilgili, özgür ve kararlı yöneticileri seçen gruplar arasında bir benzerlik olamaz sanırım.

 

Doğunun sünepe şark kurnazlığı ile batının düellocu şeffaf ve net mantığı da bir olamaz.

 

Batının bireylerden oluşmuş toplum yapısı ile, doğunun feodal bağlarla, ırksal, dinsel, yöresel toplulukları elbette aynı değildir.

 

“Ben bilmem”cümlesinden öte birşey bilmeyen seçici kurulundan beklenen fayda toplumsal olamaz, şahsidir, sahtekarcadır.

 

Demokrasinin olmazsa olmaz tanımlarından “eğitimli toplum” şartını sağlamadan hangi demokrasi beklenebilir ?

 

Ben bilmem diyenlerin var olduğu, biatın, ezikliğin üstünün hamaset nutuklarıyla örtülüp, dava, bedel gibi boş süslü laflarla, goygoyla geçiştirilip, oluşan cehalet ortamından topluma nasıl bir fayda gelebilir ki?

 

Bizim gibi gelişmekte olan bir ülkede, daha net olarak söylersek “geri kalmış” ülkede, politik öncelikler çok farklı, Avrupa’nın batısında iseniz öncelikler çok farklı.

 

Geri kalmış ülkelerde, din-ırk çok önemli bir etkendir, politik tercihlerinizde.

 

Futbol fanatizmi ayarında politik bakış açısı.

Politikayı yenmek yenilmek üzerine kurgulamak, hatta yenilsek de beraber olma hali, topluma faydasız, sadece küçük bir rantiyenin refahına katkı sağlamaktan öte birşey olmuyor.

 

Hata bulma, ilkesellik, gelecek vizyonu gibi objektif kriterlere teğet dahi geçilmeden, dipsiz bir paradoks halinde toplumdan kopuk bir kalabalık temelinde yapılmakta politika.

 

Belçika’da mesela milletvekili olabilirsiniz, belediye başkanı da olabilirsiniz, hatta bir Belçika’lı olarak değil yabancı olarak dahi.

 

Norveç’de başbakan olabilirsiniz, toplu taşıma araçlarını kullanarak evine giden.

 

Çocuğunuzda muhtemeldir ki, sokağın başında ki okula gider, eşinizde evin ihtiyaçları için markete gider tek başına.

 

İngiltere’de görevden ayrılırken, makam odanızı boşaltıp, kolilerini kendi taşıyan bir başbakan olabilirisiniz.

Kışın karla kaplı bahçenizi kürümek için yandaş bulamazsınız, küreği elinize alıp başlarsınız bahçenizi temizlemeye.

 

Sizi alkışlayan kimse bulamazsınız, ne makama gelirken, ne de makamdan ayrılırken.

Veya “seninle gurur duyuyor” çığlıkları atan da çıkmaz, mahkemeye çıkarken, muhtemel yolsuzluklarınızda.

 

Ama bizim gibi toplumlarda, işinize bisikletle giderseniz seçenler sizi zayıf bulur, çantanızı kendiniz taşırsanız seçenler sizi ahmak bulur, işinizi iyi yapmazsanız dahi rantı göreceli olarak az da olsa pay ederseniz, heykellerinizin dikilmesi imkan dahilindedir.

 

Arabanızı kendiniz sürmeyecek, ve asla kapınız kendiniz açmayacaksınız. Çünkü siz geri kalmış bir coğrafyadasınız!

 

Sahtekarlığın, riyakarlığın kol gezdiği, nedense ölenlerin hep genç, hırsızların ise yaşlılardan oluşduğu bir yalan denizindesiniz.

 

Kutsal meslek yoktur. Ne doktorluk ne de askerlik kutsaldır, ne de tersi söz konusu.

 

Modern insan yaşamını sağlamak için mevcut hayatta var olan binlerce meslekten birini seçer, yaşamını temin eder.

 

Güzel ekmek yaptı diye hangimiz fırıncıyı alkışladı ki?

 

Ya da kim alkışlar evinin duvarlarını güzel boyadı diye boyacı ustasını.

* * *

Gelişmiş Batı Medeniyetlerinde politika yapmakla bizim gibi geri kalmış ülkelerde durum farklı.

 

İlk elden uygar dünya, politikaya görev diye bakar, geri kalmış toplumlar meslek diye bakar.

Bizim gibi toplumlar politikayı şahsi çıkar, rant ve hayatta var olabilme şansı diye bakar, oğluna, kızına iş, kendisine hayatta “bir şey oldu” etiketidir.

 

Toplumsal öncelikler, toplumsal kaygılar asla gündemde olmaz.

Bütün planlar, ticaridir, gayri ahlakidir. İdeolojilere inanılmaz, ama popülizmden de asla geri durulmaz.

Dayanışma yoktur, acıyı paylaşma destek olma yoktur, sadece sadece dilek ve temenniler, anlamsız slogan boş laflar vardır.

 

Sanmayın ki bir ülkede salt iktidar suçludur  bütün olanlardan, ölenlerden, çalınanlardan.

 

Hepimiz suçluyuz, ses çıkarmayarak, biat ederek, benden diyerek yanlışa sahiplenerek.

 

Ama bilin ki, sizlerin de zamanı bitiyor...

adanaulus

13.12.2017 15:54:20

YAZARLAR


TZOB MART AYINDA ÜRETİCİ VE MARKET FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİ AÇIKLADI

ZEYDAN KARALAR: HİZMETTE SİYASİ AYRIM YOK

ENERJİSA’DAN "SEÇİM" AÇIKLAMASI

CHP İL BAŞKANI TANBUROĞLU: KAZANIYORUZ

ÇUKUROVA ÖDÜLÜ TYS BAŞKANI ÖZYALÇINER’E VERİLDİ

SEÇİME 3 GÜN KALA HATIRLADI!

“OMUZ OMUZA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ ”

“GAZETECİLER SEÇİM SONUÇLARINA ENGELSİZ ULAŞABİLMELİDİR”

KEREM ŞAHİN TMMOB ADANA İKK SEKRETERİ

DEM EŞBAŞKAN ADAYLARI: ADANA’DA İTTİFAK YOK DEM PARTİ VAR!

TÜRKEŞ: ADANALILAR HİZMETİN EN İYİSİNİ HAK EDİYOR

CUMHUR İTTİFAKI 5’İ BİR YERDE

TEMİZLİK TAKINTISI NEDİR? KİMLER DE GÖRÜLÜR?

İKLİM DOSTU KENTLER İÇİN YEREL YÖNETİM ADAYLARINA ÇAĞRI

OYA TEKİN SEYHAN İÇİN EN BÜYÜK HAYALİNİ AÇIKLADI

DIŞİŞLERİ BAKANI FİDAN: HALİL NACAR’IN YANINDAYIZ

TUİK: KRONIK HASTALIĞI OLAN 65+ YAŞTAKI KIŞILERIN ORANI %78, 7