“ESNAF EKONOMİNİN BEL KEMİĞİDİR”
SİYASET 17.02.2019 16:44:50 0

“ESNAF EKONOMİNİN BEL KEMİĞİDİR”

“ESNAF EKONOMİNİN BEL KEMİĞİDİR”






CHP
Seyhan Belediye Başkan Adayı Akif Kemal Akay, esnafın ve sanatkarın ekonominin
bel kemiği olduğunu söyledi.





Saydam Caddesi esnafını ziyaret eden Akay, sorun dinleyen ve çözüm önerilerini paylaşan Akay, Seyhan’ın çözüm odaklı yönetim yaklaşımını 31 Mart’tan sonra sürdürmeye devam edecekleri mesajını paylaştı.









Sabahın erken saatlerinde dükkânını açan esnafın Anadolu’nun kadim kültürü “Ahi Evran” geleneğinden geldiğini bu davranış biçmini de içselleştirdiğini aktaran Akay, esnafla yaptığı sohbette esnaf ve sanatkârın desteklenmesi gerektiğini kaydetti. CHP Seyhan Belediye Başkan Adayı Akif Kemal Akay,  “Esnaf ve sanatkâr, erken saatte işyerini açar. Halkın en yakın dostudur. Hayatımızda ticaretle ilk tanıştığımız kişi esnafın kendisidir. Esnaf ve sanatkâr o kadar değerlidir ki, anayasada da “devlet esnaf ve sanatkârı koruyacak tedbirler alır” hükmü vardır. Bu anayasa hükmünün etkin şekilde uygulanmasını istiyoruz” dedi.









HALKIN
İÇİNDE OLAN AKAY’A YOĞUN İLGİ





Esnaf
 ziyaretlerinde halkın taleplerini
dinleyen CHP Seyhan Belediye Başkan Adayı Akif Kemal Akay, girdiği her dükkan
ve kahvehanede büyük ilgi gördü, 800 bini aşkın Seyhanlıya içlerindeki sevgi
ile hep birlikte kardeşçe hizmet vermeyi sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°