FİKİR JİMNASTİĞİ
Manşet Haber 29.06.2020 23:37:27 0

FİKİR JİMNASTİĞİ

FİKİR JİMNASTİĞİ


Bulmacaları bilirsiniz. Peki, sever misiniz? Kafa yorarak fikir jimnastiği yapar mısınız?





Hani o “küçücük, fıçıcık, içi dolu turşucuk” denilen cinsten değil.Basit ve sıradan değil, düşündüren, terleten bulmacalardan söz ediyorum.





Örneğin, aşağıdaki bulmacalara yanıtınız ne olurdu?





1. Bir sümüklüböcek 30 metre derinliğindeki bir kuyuya düşmüş. Her gün 6 metre çıkıyor, geceleri ise 3 metre geriye doğru kayıyor. Sümüklüböcek kuyudan kaç günde çıkar?





2. Bir erkek ve bir kadın, gece yarısı ıssız bir sokakta yürürlerken, onları gören bekçi usulca yanlarına yaklaşır ve erkek olana sorar; “Bu kadın senin neyin olur?” Hiç beklemeden cevabını verir erkek:





- Bu kadının annesi benim babamın kaynanasıdır.





Bekçi hiç anlamadığı halde, içinden demek ki yakın akrabalarmış diye yorumlayarak oradan uzaklaşır.





Soru: Kadınla erkek arasındaki yakınlık ilişkisi nedir?





Size sözünü edeceğim “Fikir Jimnastiği”adlı kitap, işte bu tür iki yüze yakın bulmacaya yanıtlar arıyor.





Kitabın yazarı,Makina Mühendisi Sami DEMİRKIRAN.





Sami, İstanbul Teknik Üniversitesi eğitiminden geçmiş,Makina Mühendisliğinin yanında otomatik kontrol konusunda ülkenin sayılı uzmanlarından birisi. Bilgiyi üreten, işleyen sayılı kişilerden birisi.





Kendi meslek örgütü Makina Mühendisleri Odası’nın yanında çok sayıda sivil toplum kuruluşlarında aktif görevlerde bulunmuş bir arkadaşım, dostum.





Sami, sadece bulmaca sormuyor bu kitapta.





Bir yandan yazın oturduğu yayla köyü ve çevre köylerininsosyo ekonomik sorunlarını dile getiriyor,diğer yandan doğa yürüyüşleri,doğada yön nasıl bulunur? vb. konularda eğitim veriyor.





Aklındakileri, bilgi dağarcındakileri toprağa götürmüyor, insanlığa armağan ediyor.





Çok değerli eşi Şaziment hanımla birlikte dokuz yüz metre yükseklikteki Toros köylülerine lavanta yetiştiriciliği eğitimiyle destek veriyorlar.





Ben, Sami’nin kitapta bahsettiği tembel köylülerden biriyim.





Kitap Tanıtımından kısa bir özet:





“Bazı problemler vardır ki, bunların çözümü sadece temel bilgi, sağduyu, sezgi, analitik düşünce gerektirirken bazı problemler ise matematiğin gizli güzelliğinin gizeminde olup bunların çözümü için bazı formüllere ihtiyaç duyulsa da yine aynı temel kavramlara gereksinim olmaktadır.





Yaratıcı fikirlere ve düşünme yeteneğine her kişinin bir potansiyeli olmakla birlikte çözümleme esnasında bu potansiyel kullanılmamaktadır. Yaratıcılığın gerçek gücü bilinçaltında yatar. Farklı tiplerdeki problemlerin çözümleri için yapılan düşünme egzersizleri, beyinin jimnastiğidir.





Kitap, sadece bir bulmaca kitabı değildir, hayattan kesitler, kesitten manzaralar, manzaraları gözlemleyenlerin ortak konusunda paylaşılan ve çözüm bulmaya çalışılan ipuçları ile bütünleşik bilmecelerle donatılmış bir kitaptır.





Kitabın sayfalarında bazen ilköğretim yaşındaki çocuklara, bazen da uzman bilim adamlarına yönelik karmaşık olarak sunulan bazı sorularda yanıtları kendi içinde veya okuyanların çözümlemeleri için yardımcı olunmaya çalışılmış, zorluk derecesine göre kategorize edilmiş ve her sorunun cevabı sonraki sayfalarda açıklamalı olarak çözümlenmiştir. Çözümü yazılmamış tek bir soru var ki, o da yazarı tarafından kitap bedeli iade olarak ödüllendirilmiştir.”





Ve geldik en önemli konuya. Bu kitaptan sağlanacak tüm gelir; ESKADE Eğitime Sosyal Katkı Derneği’nin köy okullarında eğitim gören çocuklara uygulamalı Matematik eğitimi imkanı sağlayan  “KÖY YOLUNDA MATEMATİK” projesinde kullanılmak üzere bağışlanmıştır.





Tekrar özetlersek;





Kitap adı: Fikir Jimnastiği





Yazar: Sami Demirkıran





Baskı Tarihi: Haziran -2020





Yayınevi: Karahan Kitapevi





Sayfa sayısı: 290





Alzheimer olmak istemiyorsanız mutlaka alın bu kitabı.





Ülkenin o kısır çekişmelerle geçen yalan, dolan, seviyesiz politik tartışmalarından biraz olsun uzaklaşıp kafa dinlemek istiyorsanız edinin bu kitabı.





Zihinsel anlamda spor yapmak istiyorsanız okuyun bu kitabı.





Dedeler, baba ve anneler! Torunlarınızla, çocuklarınızla hoşça vakit geçirin hem de onların eğitimine katkıda bulunun.





Hele benim gibi çocuk yetiştirme konusunda özürlü olanların mutlaka alması gereken bir kitap.





29 Haziran 2020





Mahmut TEBERİK



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°