FİKRET YENİ’NİN ÖNÜ AÇILIYOR MU?
Manşet Haber 8.02.2019 20:34:20 0

FİKRET YENİ’NİN ÖNÜ AÇILIYOR MU?

FİKRET YENİ’NİN ÖNÜ AÇILIYOR MU?






Bu
yazı Çukurova Press Gazetesi’nde Sedat Memili’nin köşe yazısında yer alıyor.
Köşe yazısının başlığı “Ayağı Kırık Masa Toplantısı”





Bu
yazı aslında çok şey anlatıyor. En dikkat çeken bölümü ise Adalet ve Kalkınma
Partisi’nin eski il başkanı, Cumhur İttifakının Seyhan Belediye Başkan Adayı
Av. Fikret Yeni ile ilgili bölümü.





Adana
siyasi kulisinde bu yazı dikkatlerden kaçmadı. Sedat Memili’nin “FİKRET YENİ’NİN
ÖNÜ AÇILIYOR MU?” başlıklı bölümü aynen şöyle:





“FİKRET
YENİ’NİN ÖNÜ AÇILIYOR (MU?)





Ben
karar verdim, ben dahil, hepimiz dedikoducuyuz. Üstelik dedikoduları çok
seviyoruz.





Dedikoduyu
kadınlarla eşleştirenler “halt etmiş”. Dedikodu, cinsiyet ayrımı yapmıyor.





Ben
bunları düşünürken bile kulağıma bir dedikodu geldi:





“Yahu
arkadaş, madem Seyhan’ı bu kadar istiyorsun neden Büyükşehir’e aday oldun?
Madem Büyükşehir’e aday oldun, neden elini Seyhan’dan çekmiyorsun…”





Bu
yanlış strateji’den dolayı hembüyükşehirin hem de Seyhan’ın birden kaybedileceği
dedikodusu yok değil…





Yoksa
yoksa, Ömer Çelik ile anlaşma yapıldı da Fikret Yeni’nin önü Zeydan tarafından
mı açıldı?





Ben
değil, konu komşu öyle diyor.





BOMBA
DEDİKODU:





Kim
seçilirse seçilsin, geleceğin Büyükşehir Belediye Başkanı Fikret Yeni…





Çünkü
iradeden üstün bir irade var…





(http://www.cukurovapress.com/ayagi-kirik-masa-toplantisi/)





Sedat
Memili’nin Çukurova Press Gazetesi’nde 7 Şubat 2019 tarihinde yer alan köşe
yazısının tamamı ve gazete yer alan karikatürler de aynen şöyle:





CHP,
HDP İttifakı: “Hüsran, yine bana hüsran var.”





Dedikodu
deyip geçmeyin… İnsanlığın dili açıldığından günden beri “dedikodu” yaptığına
dair kanaatim var. Belki de kullanılan ilk konuşma bir dedikodu idi…





Ben
bu iddianın gerçek olduğunu ispat edemem, ama gerçek olmadığını da kimse ispat
edemez. İşte tam bu durumun konuşulmasına dedikodu denir.





İşte
gerçekliği ve yalan olduğu ispat edilemeyen bir dizi dedikodu.





İTTİFAK
GARANTİ Mİ?





1
Nolu Dedikodu: Hiç kimse CHP – HDP İttifakını garanti zannetmesin.





Taraflar
dört ayaklı bir masanın etrafına oturdular. CHP’ye göre masa çok sağlam. Sohbet
başlayınca, masanın ayağından biri olmadığı fark ediliyor. HDP öyle destek
vermiş ki, masa sağlam zannediliyor. Çaylar kahveler de gelince, masanın bir
ayağının da kırık olduğu fark ediliyor.





Tablo:





CHP
Bozuntuya vermiyor…





HDP,
Kıs kıs gülüyor.





Dayı
ile yeğen bir iş yapıyorlar. Parayı konuşmamışlar.





Dayı:
“İş yaptığım yeğenimdir; para vermesem de olur.





Yeğen:
“İş yaptığım dayımdır; mutlaka bana çok para verir.





İşin
sonu: Yine bana hüsran…





CHP
Dayı diyor ki: HDP zaten aday çıkarmayacağını açıkladı, benim avucuma düştü.”





HDP
Yeğen de: “Açıklamanın ne önemi var. Bu bir varlık / yokluk sorunu… ”





Aha işte masanın kırık ayağı.









“OLUR
OLUR BAL GİBİ OLUR”





2
Nolu Dedikodu





Bir
de masanın olmayan bir ayağı var…





Patagonya
Haber kaynaklarına göre: HDP’nin AK Parti ile bir masaya oturmasını yasaklayan
kural mı var.





“Kim
demiş ki olmaz diye? / Yerer ki sen candan iste





Bir
ışık var gözlerinde / Ötesini hiç düşünme…





Olur,
olur bal gibi olur…”





Asu
Maralman’a selam olsun…





Sahi:
CHP ile ittifak yapabileceği düşünülen HDP’nin, AK Parti ile ittifak
yapamayacağını düşünmenin ne mantığı var…





Diyeceksiniz
ki “Geride söylenmiş sözler…”





Gerinin
geride kaldığını, siyasetin, yarın için bu güne bakmak sanatı olduğunu bilenler
sizin gibi düşünmüyor.





Ben
demiyorum, konu komşu diyor.





*





DEDİKODUNUN
KRALI





Peki
bunun ötesinde?





Beyler!
beyler! Ve kendini bütün beylerin üstünde bey sananlar! : HDP’nin başkan ve
eşbaşkanları bile hazır.





Gerçekte her şey belli, görünürde bir şey belli değil…









*





SEÇİME
GİRENLER VE KAZANANLAR





Bir
uzaylı açıkladı: Allah Allah! İktidar Partisi, kendi İl Başkanını, Büyükşehir
dururken, neden bir ilçeden aday gösterdi?





Dediler
ki…





“Almanya’da
bir söz vardır : ‘Dünyada herkes futbol oynar, maçı Almanya kazanır…”





Yoksa
yoksa, herkes seçime girar ama seçimi AK Parti mi kazanır demek istedi.





Bilmiyorum,
vebali dedikodu yapanları üstüne…





*





NE
OLUYOR LAN…





Düşüncesi,
felsefesi ve ilkesiyle duruşuna saygı duyduğum STK başkanı bir arkadaşım:





“Ne
oluyor lan? Sağcılar, sola oy vereceğim; solcular, sağa oy vereceğim… İyiler,
kötülerle kol kola…





Ak
Parti CHP kazansın diye, CHP” de AK parti kazansın diye uğraşıyor.





Kimin
eli kimin cebinde?





Kimin
niyeti kimin kalbinde?





Herkesin
kafasında görünmez huni… ”





*





İYİLİĞİN
KÖTÜLÜĞÜ





Herkesin
ortak fikri: “CHP’nin Seyhan Adayı çok iyi bir adam…”





Herkesin ortak fikri: “Kötü olan da bu zaten… Fazla iyi…”









*





DEDİKODU’NUN
BOMBASI





Soner
Çetin, “Ben %44 ile belediye başkanı oldum. Şu an esasında buna yakın bir oran
beni yine belediye başkanı yapar. Ama kendim için değil, Adana’nın Sosyal
Demokratlarca yönetilmesi için, Büyükşehir’in Sayın Karalar tarafından yönetilmesi
için Allah izin verirse oyumu %70’e çıkartacağım…”





Ne
güzel değil mi?





Böyle
bir iyi niyet, siyasetin dedikoducuları tarafından bakın ne hale getirilmiş:





“Sayın
Karalar, aklını başına devşir. Seçilip seçilmeme durumun kritik, başkanlığın
biraz da Çukurova’dan gelecek oylara göre belirlenecek… Hatırlatırım…”





Eh
pes yani?





*





ALLAH
İZNİ, HALK İSE OYU VERİR





Biz
adam da işi gücü bırakmış, “Allah izin verirse” cümlesine takılmış:





“iyi
de izni Allah verir ama oyu da halk verir. Sandıklarda Allah’ın izni değil,
halkın verdiği oy sayılır…”





Ne
deyim halk işte…





Sonuçta
“Millet bilir…”





BÜYÜKŞEHİR’E
GİDERKEN SEYHAN’DAN OLMAK…





Bir
Angolalı, İzlanda’ya gitmiş. Bir kafeteryada oturup kara kara düşünüyor:





“Ne
olacak bu Adana’nın hali?”





“Ne
olmuş ki Adana’ya?”





“Ah
ah, Zeydan Büyükşehir’e giderken Seyhan’dan olmuş…”





“Nerden
uyduruyorsun bunu?”





“Seyhan
için çıkardığı adaydan…”





Angolalı,
İzlanda’da öyle diyor… Eğer Adana’da bir Adanalı olsaydı şöyle düşünürdü:





“De
geç lan… Seyhan her halukarda CHP’nin…”





Biri
de onu uykusundan uyandırırdı.





*





FİKRET
YENİ’NİN ÖNÜ AÇILIYOR (MU?)





Ben
karar verdim, ben dahil, hepimiz dedikoducuyuz. Üstelik dedikoduları çok
seviyoruz.





Dedikoduyu
kadınlarla eşleştirenler “halt etmiş”. Dedikodu, cinsiyet ayrımı yapmıyor.





Ben
bunları düşünürken bile kulağıma bir dedikodu geldi:





“Yahu
arkadaş, madem Seyhan’ı bu kadar istiyorsun neden Büyükşehir’e aday oldun?
Madem Büyükşehir’e aday oldun, neden elini Seyhan’dan çekmiyorsun…”





Bu
yanlış strateji’den dolayı hembüyükşehirin hem de Seyhan’ın birden kaybedileceği
dedikodusu yok değil…





Yoksa
yoksa, Ömer Çelik ile anlaşma yapıldı da Fikret Yeni’nin önü Zeydan tarafından
mı açıldı?





Ben
değil, konu komşu öyle diyor.





BOMBA
DEDİKODU:





Kim
seçilirse seçilsin, geleceğin Büyükşehir Belediye Başkanı Fikret Yeni…





Çünkü iradeden üstün bir irade var…







YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°