FİSUNOĞLU EMEKLİ OLDU
Manşet Haber 26.11.2018 18:57:57 0

FİSUNOĞLU EMEKLİ OLDU

FİSUNOĞLU EMEKLİ OLDU

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Mahir Fisunoğlu kurumsal emeklik töreniyle görevine veda etti.

Akif Kansu Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen kurumsal emeklik törenine Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Seyhan Tükel, Prof. Dr. Şeref Erdoğan, dekanlar, akademisyenler, öğrenciler ve Prof. Dr. Fisunoğlu’nun yakınları katıldı.
Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan kurumsal emeklilik töreninde açılış konuşmasını İİBF İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Fatih Cin yaptı. Daha sonra İİBF Dekanı Prof. Dr. Fikret Dülger fakültelerinden 20 bine yakın mezun verdiklerini ifade ederek, bu mezunların eğitimine Prof. Dr. Fisunoğlu’nun büyük katkısının olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Dülger konuşmasına şöyle devam etti;
“Sayın Hocam Prof. Dr. Mahir Fisunoğlu akademisyenliğin bir yaşam tarzı olduğunu, özverili çalışmanın ve sürekli bir yenilenmenin gerektiğini bizlere öğretti. İnsani ve etik değerlere bağlı saygın kişiliği ve duruşuyla her zaman bizlere örnek oldu ve olmaya devam ediyor.”
Prof. Dr. Şeref Erdoğan da Prof. Dr. Mahir Fisunoğlu’nun çok sayıda lisans ve lisansüstü öğrenci yetiştirdiğine dikkat çekerek, Çukurova Üniversitesi’ne büyük katkılar sunduğunu söyledi. Prof. Dr. Fisunoğlu’nun akademisyenlik görevinin yanında yöneticilik vasfıyla da Çukurova Üniversitesi’ne katkılarının olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erdoğan, disiplinli ve sistematik çalışmalarından dolayı Prof. Dr. Fisunoğluna teşekkür etti. Prof. Dr. Fisinoğlu’nn öğrencilere bir rol model akademisyen olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erdoğan emeklik hayatında başarılar diledi.
Rektörlük adına Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Seyhan Tükel ve Prof. Dr. Şeref Erdoğan, Prof. Dr. Mahir Fisunoğlu’na plaket ve çiçek takdim etti. Kurumsal emeklik töreni Devlet Konservatuvarı tarafından mini bir dinletinin sunulmasının ardından Prof. Dr. Mahir Fisunoğlu’nun veda konuşmasıyla devam etti.
Prof. Dr. Fisunoğlu ayrıca “Akademiyi bekleyen Tehdit ve fırsatlar” konulu son dersini de katılımcılara verdi. Kurumsal emeklik töreni Prof. Dr. Fisunoğlu’nun arkadaşları öğrencileri ve yakınlarının konuşmalarının ardından anı fotoğrafı çekilmesiyle son buldu.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°