GENÇLER SEÇİLMİŞLERİ NE KADAR TANIYOR?
GÜNDEM 26.11.2016 01:05:01 0

GENÇLER SEÇİLMİŞLERİ NE KADAR TANIYOR?

GENÇLER SEÇİLMİŞLERİ NE KADAR TANIYOR?

2011 yılında Adana Kent Konseyi için Adana Gençlik Profili araştırması yapmıştık. Bu araştırmayı yapmaya bizi iten şey 300 civarında öğrenciye sınavda bonus olarak Adana Milletvekillerini sormuş ve aldığımız cevaplar karşısında büyük hayal kırıklığı yaşamıştık. Aynı çalışmada Yerel yöneticilerin tanınma oranı biraz daha yüksek çıkmıştı ancak beklentileri tatmin edici sonuçlar çıkmamıştı. Aradan geçen 5 yıl sonra aynı soruları Çukurova Üniversitesi İİBF Fakültesi Maliye ve İktisat bölümü 3 ve dördüncü sınıf öğrencilerine sorup milletvekillerinin ve yerel yöneticilerin tanınma oranlarını tespite çalıştım. Bir yandan da bu soruyla öğrencilerimizin yaşadıkları kentteki seçilmiş kişileri tanıması ve faaliyetlerini takip etmesi konusunda bir farkındalık yaratmak isteği vardı.

Günlük söylemde gençlerin apolitik olduğu yargısı çok yaygındır. Son yıllarda bu yargıya kitap okumayan, sosyal olaylara çok ilgilenmeyen yüz yüze iletişimde başarılı olmayan ve hatta başını telefondan kaldırmayan bir gençlik imajı yerleşmiştir. Ancak internet teknolojisinin sağladığı araçlarında günümüzde çok etkili iletişim ve bilgi aracı olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Gençlerin sanatçı, politikacı, gazeteci, yazar, akademisyen veya ilgi alanlarına giren kişileri sosyal medya üzerinden yakından takip ettiği de bir gerçektir. Aynı şekilde sayılan kişiler yanında pek çok kişi bu ortamda sosyal ve bireysel mesajlarını geniş kitlelere iletmektedir. Toplumla buluşma noktasında siyasetçilerde bu ortamları kullanarak başta genler olmak üzere kitlelere ulaşmak istemektedir.
İkinci ölçmek istediğimiz nokta ise yerel yöneticilerin veya milletvekillerinin tanınma konusunu onlar açısından değerlendirmekti. Değerlendirme öncesi birinci varsayımımınız yerel yöneticiler milletvekillerine göre daha çok tanınırlar çünkü halka yakınlık açısından belediyeler ve belediyelerin içinde de BŞB Başkanının bilinme oranı daha yüksek olur. İkinci varsayımız atanmış Vali seçilmiş belediye başkanlarına göre daha düşük bilinme oranına sahiptir. Üçüncü varsayım ise milletvekilleri içerisinde bakan veya parti üst düzey yetkilisi olmak tanınma açısından bir avantaj teşkil eder. Dördüncü varsayım iktidar milletvekilleri muhalefet milletvekillerine göre daha yüksek tanınma oranına sahiptir. Bu varsayımların ne kadar geçerli olup olmadığını anlayabilmek için 335 öğrenciye yerel yöneticiler soruldu ve doğrudan isimleri soruldu. Aynı şekilde 254 öğrenciye ise Adana Milletvekillerinden isimlerini bildiklerini yazmaları istendi.

Belediye Başkanları arasında en yüksek tanınma oranına sahip kişi BŞB Başkanı Hüseyin Sözlü oldu. Hüseyin Sözlü 335 öğrencinin 314 ü tarafından bilinirken %93,7 gibi çok yüksek bir oranda tanınma yüzdesine ulaştı.  Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar ise % 69,8 tanınma oranı ile İkinci sırada yer alırken öğrenciler Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’i % 60,3 oranında tanıdılar. Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan’ın tanınma oranı %43,2 olurken Üniversite Sarıçam ilçesinde olmasına rağmen Belediye Başkanı Bilal Uludağ öğrencilerin sadece %29,8’i tarafından tanınıyor.

 

ogrenci3

Adana Valisi Mahmut Demirtaş şehre yeni gelmesine karşın % 40,3 gibi önemli bir oranda öğrenciler tarafından bilindiği görüldü.  Bu tablo birinci varsayımı doğrular nitelikteydi. Bu noktada Hüseyin Sözlü, Zeydan Karalar ve Soner Çetin’in sosyal medya ekiplerinin etkin çalışmalarının rolü olduğunu da düşünmekteyiz.  Öğrencilerin toplu taşıma sistemlerinde, duraklarda, otobüslerde, panolarda ve geçit ve köprülerde sürekli Hüseyin Sözlü ismi ile karşılaşması bilinmede önemli bir etmen olmuştur.  İkinci varsayımımız olan Vali seçilmiş belediye başkanlarına göre daha düşük bilinme oranına sahiptir önermesi ise doğrulanamamıştır.

Milletvekillerinin tanınma oranı beklediğimiz gibi yerel yöneticilerin çok daha gerisinde kalmıştır. Milletvekilleri arasında en yüksek oran tanınma oranına % 45,6 ile AB Bakanı Ömer Çelik sahip olmuştur.  Çalışma öncesi varsayımımızda Milletvekilleri arasında Bakan ve Partilerinde üst düzey görev alanların daha yüksek tanınma oranına sahip olacağı vardı. Ömer Çelik’in partide önemli roller alması, sözcülük yapması Kültür ve Turizm Bakanlığı ve ardından AB Bakanlığı görevi yürütmesi tanınma oranında en önemli faktör olmuştur. Bu durum üçüncü varsayımımızı doğrularken Ömer Çelik’i izleyen Milletvekillileri için bu durum doğrulanamamıştır. Örneğin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapmasına rağmen bilinme oranı % 20,4’de kalmıştır.  Tabloda açık ara Ömer Çelik dışında tanınma konusunda başarılı kabul edilebilecek bir milletvekili olmamıştır. İkinci sırada yer alan AKP Milletvekili Tamer Dağlı %26, 3, 3.Sırada yer alan CHP Milletvekili Elif Doğan Türkmen 23,2 ve dördüncü sırada yer alan MHP Milletvekili Muharrem Varlı % 22.8 oranında kalmıştır.

 

ogrenci4

ogrenci1

MHP’de Genel Başkan Yardımcılığı görevi yürüten Mevlüt Karakaya’nın tanınma Oranının %18,5 olması baştaki varsayımımızla uyumlu değildir.  Yine aynı şekilde gençler tarafından en az bilinen üç milletvekiline baktığımızda ise CHP Milletvekili Zülfikar İnönü TÜMER (%11), Talip KÜÇÜKCAN (% 10,6), Mehmet Şükrü ERDİNÇ (% 7,09) olmuştur. Bu tablo başlangıçta iktidar milletvekilleri muhalefet milletvekillerine göre daha çok tanınır varsayımının da geçerli olmadığını göstermektedir.

Genel tabloya bakıldığında iki istisna görülmektedir. Ömer Çelik siyaseten etkili konumu nedeniyle yüksek bilinme oranına sahipken yine iktidar partisi AKP’ne mensup olmasına rağmen Mehmet Şükrü Erdem 100 kişiden sadece 7 kişinin bildiği en düşük tanınma orana sahip milletvekilidir. Elif Doğan Türkmen ( % 23,3) CHP Milletvekilleri arasında tanınma olarak ön plana çıkarken parti tabanının tanıdığı İbrahim Özdiş (% 16,1),  Aydın Uslupehlivan (%11.8) ile genç öğrenciler tarafından fazlaca tanınmamaktadır.

Bu tablo Milletvekili tanınma oranının da Milletvekillerinin bireysel performanslarının etkili olduğunu ortaya koymaktadır.  Sosyal Medya’nın etkili kullanımında Ömer Çelik ve Elif Doğan Türkmen ön plana çıkarken genel olarak diğer milletvekillerinin bu konuda etkili bir iletişim yöntemi olarak kullanma konusunda eksikleri olduğu görülmektedir.  Çoğu Milletvekilinin yaptığı temel hata toplumun her kesimine ulaşmak için bir sosyal medya yönetimi yerine bilindiği, tanındığı ve partili çevresiyle kısıtlı kalmasıdır. Bu hatanın hemen hemen tüm partilerde yapıldığı görülmektedir.

Tablonun ortaya koyduğu en net tablo Milletvekillerinin kenti kentlerindeki üniversite öğrencileri ile olan ilişkilerinin kopuk olduğudur.  Bu tablonun sonuçları sadece gençlerin politikaya ilgisizliği ile açıklanamaz. Milletvekillerinin de gençlere olan ilgisizliği de net olarak ortaya çıkmaktadır. Başlangıçtaki dört varsayımımızın üçünün doğrulanmaması bize siyasette klişeleşmiş yargılarımızın da sorgulanması gerektiğini ortaya koymaktadır.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°