GENELEVİNDEKİ KADINA İŞKENCE
Manşet Haber 21.08.2017 14:02:59 0

GENELEVİNDEKİ KADINA İŞKENCE

GENELEVİNDEKİ KADINA İŞKENCE

Adana Genelevi'nde çalışan bir kadın seks işçisnin geçtiğimiz günlerde işkenceye maruz kaldığı bildirildi..
Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nden konuyla ilgili yapılan yazılı açıklama şöyle:
“Adana Genelevi'nde kayıtlı şekilde çalışan bir kadın seks işçisi, çalıştığı işletmenin sahiplerine ailesini görmek için birkaç günlük izin istediğini ifade etmiştir. İşletme sahibi ve idarecisi olan kişiler ise izin vermemiştir. Seks işçisi kadının, işletme sahibine yüklü miktarda borcu da bulunmaktadır. İzin verilmemesi üzerine seks işçisi kadın, bir müşterisi kendisini ziyaret ettiğinde, müşterisinin telefonu üzerinden 155 Polis İmdat Hattı'nı aramış ve genelev işletmecilerinin kendisini hiçbir şekilde bırakmadığını, alıkonulduğunu ifade etmiştir. Bu bilgi üzerine Adana İL Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği'ne bağlı polisler geneleve giriş yapmış ve kadını korumaya almıştır. Mağdur alıkonulduğu genelevden çıkarılmış ve ifadesine başvurulmuştur. Mağdurun verdiği ifade sonrası, görevli polisler kendisini ailesinin yanına gidebilmesi için Adana Havalimanı'na götürmüşlerdir.
Anlaşıldığı kadarı ile mağdurun çalıştığı evin işletmecisi adına çalışan kişiler, mağduru havalimanına dek takip etmiş ve polisler gittikten sonra mağduru havalimanından zorla geneleve geri getirmişlerdir. Olayı örgütleyen ve kendisi de bir kadın olan işletmeci, alıkonulan seks işçisi kadını yanında çalışan kişilere dövdürtmüştür. Beyzbol sopaları ile ciddi şekilde darp edilen kadın seks işçisi, aldığı darbeler sonucu tuvaletini tutamamış ve olduğu yere yapmak zorunda bırakılmıştır. Mağdura failler tarafından kendi dışkısı yedirilmiştir.
Gördüğü işkence sonrası mağdur kadın seks işçisi, yine işletme sahiplerine ait olan bir köpek kulübesinin içine atılmıştır. Burada birkaç köpek tarafından ağır şekilde saldırıya uğrayan seks işçisi kadın kanlar içerisinde, yine bahsi geçen köpek kulübesinin yanındaki prefabrik bir mekana hapsedilmiştir. Burada saatlerce hapis kalan işkence mağduru kadın seks işçisinin çığlıkları sonucu yoldan geçenler emniyeti aramıştır. Gelen kolluk görevlileri işkence mağduru kadını derhal hastaneye tedavi amacıyla götürmüştür. İfadesi alınan kadın bütün detayları olabildiğince anlatmıştır. İfadede adı geçen failler soruşturma kapsamında gözaltına alınmıştır.
İşkence mağduru seks işçisi kadın koruma altına alınmıştır.
Kırmızı Şemsiye olarak, elimizden geldiğince ve mağdur seks işçisinin üstün çıkarlarına zarar vermemek kaydıyla, olayı takip ettiğimizi, mağdurun desteklenmesi için gereken adımların atılması amacıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile görüştüğümüzü ifade etmek isteriz.
Kırmızı Şemsiye olarak, fail olan işletme sahiplerinin ve faillere yardımcı olan herkesin gerekli cezaları almaları için mücadelemizi sürdüreceğiz. Kırmızı Şemsiye, her zaman olduğu gibi, her türlü şiddet vakasına karşı en önce seks işçilerinin yanındadır.
Kamuoyuna ve ilgili kurumlara saygıyla duyurulur.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°