GÖZ TEMBELLİĞİ İLK 6 YAŞ İÇİNDE TEDAVİ EDİLMELİ
Manşet Haber 8.08.2018 21:05:07 0

GÖZ TEMBELLİĞİ İLK 6 YAŞ İÇİNDE TEDAVİ EDİLMELİ

GÖZ TEMBELLİĞİ İLK 6 YAŞ İÇİNDE TEDAVİ EDİLMELİ

Çocuklarda göz tembelliği, anne ve babaların duyarlılığıyla erkenden fark edilebiliyor. Okul öncesi dönemde göz muayenelerinin büyük önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Sarper Karaküçük “Göz tembelliğinin tedavisi ilk 6 yaş içinde mutlaka yapılmalı. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa alınacak sonuç o denli başarılı olur. 6 yaşından sonra yapılacak tedavilerin etkinliği düşük olabiliyor” dedi.
Göz tembelliği, henüz görsel gelişimin tamamlanmadığı erken çocukluk döneminde bir ya da her iki gözden kaliteli görsel sinyalin alınmamasına bağlı olarak beyindeki görme merkezlerinin gelişememesi sonucu görme düzeyinin düşmesiyle kendini gösteren bir durum. Yüzde 1-4 sıklıkta görülen göz tembelliğinin, küçük yaşlarda tespit edildiğinde tedavisinin de oldukça kolaylaştığını vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı ve Göz Kliniği Direktörü Prof. Dr. Sarper Karaküçük, “Bu nedenle anne-babaların bu konuda son derece duyarlılık göstererek, erken yaşlarda çocuklarına göz muayenesi yaptırmaları çok önemli” açıklamasında bulundu.

Göz tembelliğine sebep olan etmenler ortadan kaldırılmalı

Göz tembelliğinin şaşılık, kırılma unsurları gibi sebeplerin dışında doğuştan katarakt, göz kapağı düşüklüğü, kornea lekesi gibi durumlarda yeterli görsel uyaranın beyindeki görme merkezine ulaşamaması sonucu göz tembelliğinin meydana gelebildiğini söyleyen Karaküçük, “Göz tembelliğinde erken yaşta tanı ve müdahale büyük öneme sahip” dedi. 6 yaşından önce tedaviye mutlaka başlanması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Sarper Karaküçük, “Bu durumla karşı karşıya kalındığında tedavi için göz tembelliğine sebep olan olası nedenlerin bir an önce ortadan kaldırılması ve görme sinirinin uyarılmaya başlanması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Gerektiğinde cerrahiye başvurulabiliyor

Göz tembelliğinin nedenlerinden biri olan şaşılık tedavisinde gerektiğinde cerrahi tedaviye başvurulduğunu ancak ameliyatın tek başına yeterli olmadığı gibi cerrahiden sonra da gözlük ve kapama tedavisine devam edilebildiğini Prof. Dr. Sarper Karaküçük, “Çocukların hangi yaşta olursa olsun hoşuna gitmeyen bir uygulama olan kapama, oyun haline getirilerek uygulandığında daha keyifli sonuçlar verebiliyor” dedi. Gözlük camı üzerinden yapılan kapamalarda çocukların kapamanın yan veya üstünden bakmak isteyeceği için, uygulanacak kapamanın mutlaka gözlük altından ve doğrudan göze yapılması gerektiğini anlatan Prof. Karaküçük, “Bir diğer önemli nokta ise, kapama ile birlikte mutlaka yakın çalışma egzersizleri yapılması. Boyama, resim yapma, kâğıt kesme gibi işlemler öncelikle görsel uyaran sağlamakla birlikte, çocuğu da oyalar” açıklamasında bulundu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°