GRİPTEN KORUNMANIN 10 YOLU
Manşet Haber 25.09.2018 12:41:00 0

GRİPTEN KORUNMANIN 10 YOLU

GRİPTEN KORUNMANIN 10 YOLU

Ani hava değişikliklerinin yoğun olarak yaşandığı mevsimlerinde grip ve nezle gibi üst solunum yolu enfeksiyonları da artış gösteriyor. Alınan basit önlemler ve aşılar ile aslında gripten korunmak mümkün. Mutlaka bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek gerektiğini söyleyen Liv Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Aslı Çurgunlu gripten korunmanın yollarını anlattı.
Güne güzel bir kahvaltı ile başlayın:Her yeni güne düzenli yapılan bir kahvaltı ile başlamak çok önemli. Özellikle kahvaltıda kaliteli proteinlerin yer aldığı yumurta, peynir gibi besinler tabağınızda bulunmalı.
Düzenli egzersiz yapın: Hafif tempolu, haftada 4-5 kere ortalama 30 ila 45 dakika egzersiz yapmayı ihmal etmeyin ve spor yaşam tarzınız olsun.
Yeterli miktarda su tüketin: Havaların soğuması ile azalan sıvı tüketiminizi arttırmayı ihmal etmeyin. Çay, kahve gibi içecekler suyun yerini tutmazlar ve hatta vücudunuzun ihtiyaç duyduğu su gereksiniminin artmasına bile neden olur. Bu sebeple, su içmek için susamayı beklemeyin. Her gün 10-12 bardak su içmeye özen gösterin ve bunu 4 mevsim alışkanlık haline getirin.
Hijyene dikkat edin: Nezle ve gribin bullaşmasını önlemede sık sık sabun ve suyla el yıkamak, enfekte materyele değdikten sonra elin ağız, burun gibi baş bölgesine götürülmesinden önce yıkanması bulaşmayı önlemede çok önemlidir.
Meyve ve sebze yemeye özen gösterin: Mevsimine göre pazara çıkan taze sebze-meyveyi yeterli miktarda ve çeşitlendirerek tüketin. Patlıcan, havuç, ıspanak, taze fasulye, kırmızıbiber, karnabahar, kereviz, portakal, nar, greyfurt, ayva, armut, elma, kivi gibi sebze ve meyveleri sofralarınızdan eksik etmeyin.
Haftada 3 kez balık tüketin: Bağışıklık sisteminiz için yeterli Omega-3 alımına özen gösterin. Omega-3 tüketimi bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Haftada 2-3 kez balık yemek ve her gün herhangi bir ara öğünde 2 tam ceviz tüketmek sağlığa ve mutluluğa katkı sağlayacaktır. Eğer yeterli düzeyde Omega-3 alımı yoksa uzman bir hekimin önerisi ile Omega-3 takviyesi alınabilir. Protein alımı da bağışıklık sistemini güçlendirir. Yumurta en güçlü proteindir. Eğer doğal bulabilirseniz haftada 3-4 gün tüketin.
Yeterli ve kaliteli uyuyun:Düzensiz ve az uyuyanların özellikle çocukların vücut direnci zayıfladığı için hastalıklara daha kolay yakalanırlar. Beyin, karaciğer, akciğerler hatta kaslarının bile sorunsuz çalışabilmesi için sıcaklığı kontrol edebilmesi ve hormonları salabilmesi gerekir. Uykusuz kalmak vücudun bunları yapmasını zorlaştırır.
Grip aşısı yaptırın: Grip aşısı yaptırmadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Özellikle yaşlı, çocuk ve kronik hastalığı olanların grip aşısı yaptırması önerilir. Grip aşısı bağışıklık sistemini çalışmaya teşvik eder. Aşı ile vücudunuz, virüsü nasıl tanıyacağını ve nasıl virüse karşı savaşacağını öğretir.
Gereksiz ilaç kullanımından kaçının: Antibiyotikler sadece bakteriyel enfeksiyonları tedavi eder. Gereksiz şekilde antibiyotik almak sağlığınız için tehlikeli olur ve antibiyotiğe karşı olan direncinizi yükseltir. Doktor önerisi olmadan, gereksiz antibiyotik kullanmayın.
Stresten uzak durun ya da stresi yönetmeye çalışın:Stresliyken vücut stresi yok edebilmek için maddeler üretir ve dengesini şaşırır ve immün sistemde çöküş meydana gelir. Bu nedenle stres dönemlerinde hepimiz daha sık hasta oluruz.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°