HOCALI SOYKIRIMININ 32. YILINDA ADANA’DA ANMA
Manşet Haber 28.02.2024 03:09:00 0

HOCALI SOYKIRIMININ 32. YILINDA ADANA’DA ANMA

Azerbaycan İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneği tarafından Adana’da Hocalı Soykırımının 32. yılı nedeniyle anma etkinliği düzenlendi.

Kız Lisesi’nde düzenlenen anma etkinliği ve fotoğraf sergisinin açılışında konuşan Emekli Öğretmen Ahmet Kaytancı ile Azerbaycan İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneği Başkanı Belkıs Yakıcı yaptıkları konuşmada, 1992 yılında Ru s ve Ermeni askerleri tarafından 106 kadın ve 83’ü çocuk 613 kişinin işkencelerle öldürüldüğünü anımsattı, “2020 yılına kadar işgal altındaki Karabağ toprakları 44 gün süren savaşta Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlanarak bağımsızlığa kavuşmuştur” dediler. 

Kız Lisesi Salonundaki anma ve resim sergisi açılışına Adana Kardeş Kültür Dernekleri Platformu üyeler,  Türkistanlılar Kültür ve Yardımlaşma Dernek Başkanı Osman Beg,  Tüm Adana Kırım Türkleri Derneği Başkanı Ruşen Yalçın, Oğuz Boyları  Derneği Başkanı Mahmut Dalkır, Doğa Sporları Derneği Başkanı Ayhan Binboğa, SEKAD Derneği Başkanı Elife Müftüoğlu, İŞKAD Başkanı Bermen Mantı, YAYA DER Başkanı Nejla Başkan, Adana Eski Fotoğraflar  Grubundan Sabri Gül,  Kadın ve Çocuk Hakları Derneği Başkanı  Çiğdem Akça,  Adana Kız Lisesi Müdürü Fatma Yılmaz, öğretmen ve öğrenciler katıldı.


Anahtar Kelimeler: HOCALI SOYKIRIMININ . YILINDA ADANA’

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°