İMO: ŞANTİYELERDE, MÜHENDİSLERE YÖNELİK ŞİDDET SON BULSUN!
HABERLER 27.03.2024 21:08:00 0

İMO: ŞANTİYELERDE, MÜHENDİSLERE YÖNELİK ŞİDDET SON BULSUN!

İnşaat Mühendisleri Odası , Yapı Denetim Çalışanlarına yönelik saldırıların son bulmasını, yapı denetim sistemindeki sorunların bir an önce giderilmesini istedi.

 

 

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası , Yapı Denetim Çalışanlarına yönelik saldırıların son bulmasını, yapı denetim sistemindeki sorunların bir an önce giderilmesini istedi.

İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, yaptığı açıklamada şantiyelerde meslektaşlarına yönelik saldırıların son bulması için adımlar atılması gerektiğini ifade etti,  şantiyelerde denetim ve yönetim görevini yürüten meslektaşlarının kamu görevlisi niteliğinde sayılmasını talep ettiklerini açıkladı.  Çak, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“Ülke topraklarımızın büyük ölçüde deprem tehlikesi altında bulunduğu bilinen bir gerçektir. Bu gerçekten hareketle, sağlıklı ve güvenli yapıların üretilmesi, yurttaşlarımızın can ve mal güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Başta deprem olmak üzere doğa olaylarının afete dönüşmesini önlemek bilimsel yöntemlerle, mühendislik hizmetlerinin doğru bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür.

6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız, sonuçları itibariyle tarihimizin en büyük depremleri, yapı üretimi ve denetimi süreçlerindeki sorunları bir kez daha gün yüzüne çıkarmış, yapılarımızın güvenliğinin sağlanması için etkin bir yapı denetim sisteminin kurulmasının, yapı üretim sürecinin her evresinin bağımsız bir şekilde denetlenmesinin zorunluluğu, kamuoyunca daha iyi anlaşılmıştır.

Buna karşın, yapı denetim sistemimizin hem mevzuattan hem de uygulamadan kaynaklı sorunları olduğu gibi durmaktadır. 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanununun öngördüğü sistem, denetim hizmetinin “kamusal” niteliğini görmezden gelmekte, denetim hizmetini ticari bir hizmet olarak kurgulamaktadır. Halkın can ve mal güvenliğini yakından ilgilendiren yapı denetim hizmeti serbest piyasanın rekabetçi koşullarına terk edilmektedir.

Yapı denetim sisteminde yapılan düzenlemelerle; 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle yapı denetiminde "e-dağıtım" sistemine geçilerek, hangi yapıda, hangi yapı denetim kuruluşunun görev alacağının elektronik ortamda bakanlık tarafından belirleneceği bir değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle, yapı denetim kuruluşunun müteahhit ile olan ilişkisinin kesilmesi amaçlanmıştır. Düzenleme ile birlikte denetim faaliyetinin müteahhitle parasal ilişkisinin kesilmesi, denetimlerin daha da artmasına önayak olan olumlu bir gelişme sağlamıştır. Yapılan düzenleme, denetimin bağımsızlaştırılarak yapı kalitesinin artırılmasını amaçlamış olsa da yeni sorunları da beraberinde getirmiştir. Yapı denetiminin kamusal bir hizmet olduğu, bu hizmeti veren meslektaşlarımızın da kamu hizmeti verdiği gerçeğinden hareketle meslektaşlarımızı koruyan yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği açıktır.

Özellikle bu düzenlemeden sonra şantiye sahalarında yapı denetimi görevini icra eden mühendislere yönelik şiddet olayları artmış, mühendislere yönelik sözlü ve fiziki şiddet olayları, son dönemlerde ise tırmanışa geçmiştir. 

1 Mart 2023 tarihinde, Uşak’ta yapı denetim mühendisinin numune almasından sonra, gözü önünde betona su katılmış, buna itiraz eden meslektaşımız ve yanındaki stajyeri, inşaatın kalıp ustaları tarafından şiddete uğramıştır.

3 Ağustos 2023 tarihinde yine Uşak’ta yapımı süren inşaatı denetime giden iki meslektaşımız, beton dökümü sırasında betonun vibratörle sıkıştırılmasını isteyince bir inşaat ustası tarafından keserle saldırıya uğramıştır.

23 Ocak 2024 tarihinde, Aydın’da yapı denetimi görevini yürüten meslektaşımıza, demirci ustası tarafından demir levyeyle saldırı gerçekleştirilmiştir.

1 Şubat 2024 tarihinde, Adana’da ilgili şantiyesinde gerekli tespitleri yapıp, eksikliklerin giderilmesini isteyen yapı denetimi görevlisi meslektaşımız, müteahhit ve yakını tarafından silahlı saldırıya uğramıştır.

23 Mart 2024 tarihinde, Denizli’de bir inşaatta temel betonu dökümü aşamasında projenin müteahhidi, yapı denetimi çalışanı meslektaşımıza sözlü ve fiziki saldırıda bulunmuştur.

Resmî rakamlara göre 50 binden fazla canımızı yitirdiğimiz, 11 ilimizde büyük yıkımlara yol açan 6 Şubat Depremlerinin ardından inşaatların yapım süreçlerinde denetim ve kontrollerin önemi net bir şekilde görülmüş olmasına rağmen meslektaşlarımızın görevlerini doğru ve sağlıklı bir şekilde yerine getirmesinin engellenmesi ve şantiyelerde şiddete uğramasına karşı önlem alınmaması kabul edilemez.

Deprem gerçeğiyle karşı karşıya bulunan ülkemizde yapı üretimi ve denetimi süreçleri toplumun can ve mal güvenliğini yakından ilgilendiren süreçlerdir. Dolayısıyla meslektaşlarımızın şantiye sahalarında verdiği hizmet de kamusal niteliktedir. Bu yanıyla meslektaşlarımıza yönelik şiddet, kamu güvenliğini ve sağlığını tehdit etmektedir. 

Şantiyelerde denetim ve yönetim görevini yürüten meslektaşlarımız kamu görevlisi niteliğinde sayılmalı, can güvenliklerinin sağlanması da bizzat kamu gücünün sorumluluğunda olmalıdır.

Önemle vurgulamak isteriz ki, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere şantiyelerdeki şiddete karşı ilgili kurum ve kuruluşlar gerekli tedbirleri almalı, meslektaşlarımıza yönelik şiddet son bulmalıdır.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°