SOSYAL MEDYA MESLEKLERİ DE BELİRLİYOR!
EĞİTİM 16.03.2024 11:44:00 0

SOSYAL MEDYA MESLEKLERİ DE BELİRLİYOR!

Sosyal medya, adayların meslek tercihlerini de belirliyor. Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut’a göre sosyal medya baskısı farkında olarak ya da olmayarak adayın meslek seçimi üzerinde çok fazla etkiye sahip

 

Sosyal medya, adayların meslek tercihlerini de belirliyor. Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut’a göre sosyal medya baskısı farkında olarak ya da olmayarak adayın meslek seçimi üzerinde çok fazla etkiye sahip. Trend mesleklerin irdelenmeden adayın hedefi haline gelebildiğine dikkat çeken Tut, trendlerdeki hızlı değişimin ise adayı kendi alanı dışına itebildiğini, bu sonuçla da alan dışı istihdama yönelebildiğini kaydediyor.

Üsküdar Üniversitesi Eğitim Kurumları ve Rehberlik Hizmetleri Yöneticisi Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, gençlerin mesleki tercihlerini belirlemede toplumsal etkenlerin rolünü anlattı.

“Meslek tercihleri dijital bir dayatma haline geldi”

Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, meslek tercihlerinin özgür bir seçim olmanın dışına çıkarak dijital bir dayatma haline geldiğini ifade ederek, “Sosyal medya baskısı farkında olarak ya da olmayarak meslek seçimi üzerinde çok fazla etkiye sahip. Meslek seçimi yapacak adayın kültürel sermayesi bu yönelimi de belirliyor. Trend olan meslekler ‘rızayla’ dayatma ile çok da irdelenmeden adayın hedefi haline geliyor. Aslında süreç aile ile başlıyor, eğitim sistemi ile devam ediyor son olarak sosyal çevre ve sosyal medya ile şekilleniyor. Adayın özne olmasının önüne geçilerek bu sürecin nesnesi haline gelmesi sağlanıyor.” dedi.

“Toplumsal beklentiler de trend olanın peşinde”

Toplumsal beklentilerin de trend olanın peşinden gittiğini kaydeden Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, “Toplumsal beklentilerden ziyade bireysel beklentiler çok daha önemli hale geldi. Yani şimdiye kadar üzerinde çok da durulmayan birçok öğrencinin listesinde olmayan Uzay Mühendisliği Bölümü muhtemeldir ki ilerleyen süreçte popüler bir hale gelecek. Bunun nedeni Türkiye’nin bu alanda yaptığı çalışmaların uzaya insan gönderme ile sonuçlanması, bu sürecin başından sonuna kadar sosyal medyada çok fazla yer alması. Bu seçimin elbette güzel tarafları var fakat mezun olan kişilerin kaçı kendi alanında çalışabilecek? Üzerinde durulması gereken en önemli soru bu. Kısa süreli popüler olan meslek, o mesleği icra edecek kişilerin kişilik yapısına ne kadar uygun? Bunun üzerinde ne kadar duruluyor? Bu soruların cevabı bilinçli bir meslek tercihi yapılıp yapılmadığını da belirliyor.” şeklinde konuştu.

“Gençler bulundukları sınıftan basamak atlamak istiyorlar”

Sınıfsal olayların da bu sürecin belirlenmesinde önemli rol oynadığını da dile getiren Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, “Yapmış olduğumuz ufak çaplı bir ön çalışmada orta sınıf üniversitelilerin iş yaşamına dair beklentilerinde ortaya çıkan tablo da ekonomik bunalımla paralel oldu. Bir yandan içinde bulundukları sınıftan basamak atlamak istiyorlar, aileleri ile aynı işleri yapmak istemiyorlar fakat bir yandan da mezun olduklarında maaş beklentileri onları aynı sınıfta kalmaya zorluyor. Bu süreç çelişkileri de içinde barındırıyor; mutsuzluk, umutsuzluk ileriye dönük mesleki kariyer planlayamama gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Hatta maaş getirisini bir kenara bırakarak, kendi alanında çalışabilmek bile alanında mezun kişiye kendini şanslı ve başarılı hissettiriyor.” dedi.

“Mezun olunmadan trend değişiyor”

Meslek seçimlerindeki trendlerde değişimin hızına işaret eden Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, şunları dile getirdi:

“Değişim o kadar hızlı ki, trend olan bir bölüm seçiliyor, henüz mezun olunmadan trend değişiyor. Sonra öğrenci kendi alanında yetkinleşmeden kafası karışıyor, ‘Bu değişime ayak uydurabilir miyim’ diye düşünürken süreç kişiyi kendi alanı dışına itebiliyor ve sonuç alan dışı istihdam oluyor. 

“Herkesin her şey olduğu ve aynı zamanda hiçbir şey olmadığı zamanlarda yaşıyoruz”

Bu süreçte sosyal medyanın, ekonomik koşulların dayatması ile bireyselleşmenin, kültürel sermayenin etkileri çok fazla. Örnek olarak; Türkçe öğretmenliği mezunu psikoloji yüksek lisansı yapmaya başlıyor ve sosyal medya üzerinden psikolojik analiz içerikleri üretmeye başlayarak alanda kendini yetkin olarak konumlandırıyor. Bu tip örnekleri çoğaltabiliriz. Herkesin her şey olduğu ve aynı zamanda hiçbir şey olmadığı zamanlarda yaşıyoruz. 

Zamanın ruhu özellikle beyaz yakalı orta sınıf diye tabir ettiğimiz tabaka için iş niteliklerinin ücret bakımından aynılaşması. Genelde orta sınıf ailelerin çocukları kendi sınıflarının yeni ücretli çalışanları oluyor. Aslında bahsettiğimiz hız bir ‘durağanlaşmaya’, ‘tek tipleştirmeye’ de neden oluyor.”

Yurtdışı hayali kuran gençlerin sayısının neden artıyor?

Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, “Ekonomik kalkınma topyekun bir iyileşme süreci ise toplumun her kesimine hitap edebilir, fakat belli bir kesimin kalkınması durumu söz konusu olursa yurtdışı hayali kuran gençlerin sayısının artarak devam etmesi anlamına gelecektir. Üniversitelerde var olan bölümlerin toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda nicelik olarak değil de nitelik olarak arttırılması, mesleki itibarların geri kazanılmasına da katkı sağlayacaktır. Başarı, bu olgunun dert edinilmesi ile sağlanabilir.” dedi. 

 


Anahtar Kelimeler: SOSYAL MEDYA MESLEKLERİ BELİRLİYOR!

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°