Manşet Haber 20.02.2020 18:19:27 0

'HASTALAR İLAÇ BULAMIYOR'

'HASTALAR İLAÇ BULAMIYOR'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut, yaşamsal öneme sahip olmasına karşın eczanelerde ilaç bulamayan yurttaşların feryadını Meclis'e taşıdı. İlaç firmalarının zam beklentisiyle depolara ve eczanelere ilaç sevkiyatı yapmadığını belirten Barut, 'Canının derdine düşen insanımız ilaç ararken, ilaç firmaları para ve yüksek kâr hırsıyla halkın sağlığıyla oynuyor. İlaç rant sağlayan ticari bir ürün değildir' dedi.
Türkiye'nin her yerinde ilaç temininde yaşanan sorunları Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıyan Ayhan Barut, genel kurulda, 'Malum kış aylarındayız. Kış ayları aynı zamanda hastalık ayları olarak da bilinir. Bu dönem soğuk algınlığı, gribal enfeksiyonlar ve solunum yolu gibi bir çok mevsimsel hastalığın yoğun olarak görülüyor. Üstelik şimdi yurttaşlarımız Çin'de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan 'Korona Virüsü' nedeniyle büyük bir tedirginlik yaşıyor' diye konuştu.
Ülke genelinde kış başlamadan grip aşılarının ve bazı ilaçların bulunamaması gibi sorunlar yaşandığını anımsatan Ayhan Barut, şunları dile getirdi:
'Bu sorunları dile getirdiğimizde eksikliğin giderileceğini, benzer sıkıntıların bir daha yaşanmayacağı ifade edilmişti. Ancak ne yazık ki yine eczanelerde bazı ilaçları bulamayan yurttaşlarımız yine şikayetlerini iletiyorlar. Seçim bölgemiz Adana'da eczanelere giden yurttaşlarımız, soğuk algınlığı, grip veya epilepsi ilacı bulamadığından yakınıyor. Kanser ilaçları yok deniyor. Eczacılar depolarda da ilaç olmadığını söylüyor. Bakanlığın ilaç firmalarıyla anlaşmasında sorun olduğu, bu anlaşmazlıktan kaynaklı ilaç bulunamadığı dile getiriliyor. Soğuk algınlığı tedavisinde kullanılan ilaçların bile eczanelerde bulunmadığından yakınan yurttaşların günahı nedir? Nedir bu anlaşma sorunu? Yurttaşları kış aylarında yine mağdur etmeyin.'
'İLAÇ TİCARİ ÜRÜN DEĞİLDİR'
Adana Eczacı Odası Başkanı Mürsel Yalbuzdağ'dan aldığı bilgiyi de paylaşan Ayhan Barut, şunları kaydetti:
'Ülkemizde her yıl belirli dönemlerde ilaç fiyatlarıyla alakalı tartışmalar, yurttaşların ilaca erişimiyle ilgili sorunlar yaşanıyor. İlaç fiyatları, malum olduğu gibi her yıl Şubat ayında Sağlık Bakanlığı ile ilaç firmaları arasında sabitlenecek döviz kuru değeri belirlendiği için fiyat artışı beklentisi ve daha fazla kar isteği nedeniyle ilaç firmaları tarafından sınırlı ya da hiç dağıtım yapılmıyor. Doğal olarak eczanelere gönderilen ilaçlar ihtiyacı karşılamaktan uzak oluyor. Bu nedenle hayati öneme sahip ilaçlara bile erişim mümkün olmuyor. İşin garip tarafı ise fiyat artışı belirlendiği andan itibaren bütün ilaçlar bulunur oluyor. Derhal yurttaşların ilaca erişimindeki sorunlar ortadan kaldırılarak bu sorunun bir daha yaşanmaması için acil çözüm üretilmelidir. İnsan hayatı için yaşamsal önemini bilerek ilacın ticari bir ürün olduğu gerçeği akıldan çıkarılmamalıdır.'
https://wetransfer.com/downloads/fbf3ecea93e76f9ba6e52e1439bf415820200218130600/8c5ede23e14be760677b6793585055bf20200218130600/662829

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°