HEDEF SAYGIN BORSA YÖNETİMİ
GÜNCEL 20.02.2018 01:18:34 0

HEDEF SAYGIN BORSA YÖNETİMİ

HEDEF SAYGIN BORSA YÖNETİMİ

Nisan ayında yapılacak olan borsa seçimlerinde Ali Can Yamanyılmaz listesinde Adana Ticaret Borsası Yönetimine aday olan Cahit İncefikir, üretici lehine projeler üreten ve hakkettiği saygın yeri alacak bir borsa için çalışacaklarını söyledi.
Adana’yı daha geniş bir çerçevede kucaklayan, daha büyük kitleleri içine alan, ortak platformlarda her sektörü dinleyip anlayacak bir borsa şiarıyla hareket ettiklerini ifade eden İncefikir, “Ötekileştirmeyen, elitist olmayan bir borsa kurmak istiyoruz. Bu bağlamda projelerimiz, yapacaklarımız ve nasıl olması gerektiği hakkında çalışmalarımızın dışında, hiçbir negatif stratejimiz olmayacak. Eksik olan, yapılmamış, zorlaştırılmış, bürokrasiye boğulmuş bir borsa planlamıyoruz” dedi.
BORSALAR, OSMANLI’DAN GELİYOR
Ticaret borsalarının tarihsel köklerinin, Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat Dönemi’ne kadar uzandığını belirten İncefikir, “Tarımsal üretimin sürdürülebilir olması üreticiyi tatmin edecek fiyatların oluşabilmesi ile mümkün olur. Üreticiyi koruyan ve üretimin devamını garanti altına alan, tarımsal fiyatların arz ve talep koşullarına göre oluştuğu, tescil ve ilan edildikleri yerler Ticaret Borsalarıdır. Borsaların görevlerinden biri de piyasadaki dalgalanmaları minimize ederek istikrarı sağlamaktadır. Bölgemizde lisanslı depoculuk uygulamasına önem veriyoruz. Zira deposu olmayan üretici hasat sezonu sonunda oluşan fiyat üzerinden ürününü satmak zorunda kalıyor. Hasat döneminde yüksek arz nedeniyle üretici ürününü değerinin altında bir fiyata satmak zorunda bırakılıyor. Bölgemizde uygulamaya geçecek lisanslı depoculuk faaliyeti ile bu negatif durum ortadan kalkacak.’’
BEL ALTINA VURMUYORUZ
Nisan ayında yapılacak seçimler öncesi herhangi bir adayın hukuki ve kişisel durumunu ön plana çıkarmadan çalışma yürüttüklerini ve kimseye bel altı vurmadıklarını belirten İncefikir sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ticaret Borsası seçim çalışmaları süresince hiç kimsenin kişisel, bireysel durumu, yaşadığı hukuki sorunlar bizim gündemimiz olmayacak. Zira mahkemelerin işini yargıya bırakmak, yorum bile yapmamak gerektiğine inanıyoruz. Yargının alacağı karardan önce herkesin masumiyet karinesine saygı duyuyoruz. Dileğimiz hangi makamda olursa olsun kişilerin aklanmasıdır. Seçimler futbolda söylenen “iyi oynayanın kazanması” dileği gibi iyi çalışabilecek, Adana Ticaret Borsası’nı daha ileriye götürecek kadroların, Adana ekonomisine katkı sağlayacak kadroların kazanması dileğimizdir.
Bu seçime girerken Ben kişisel olarak hiçbir oda veya STK’nın arkasına sığınmadım. Kendi adım ve soyadımla bugüne dek yaptıklarım ve söylediklerimle, kişisel olarak kendisine referans olan bir vatandaş olarak aday olmamın dışında görev yaptığım hiçbir STK’dan onay da almadım, sormadım da. Benim kişisel tercihim dışında hiç kimseyi bağlamaz. Ticaret Borsası seçimlerinde aday olan grubumuzda belden aşağı eleştirilere karşı olacağımızı, kişisel eleştiri ve sığ dünya görüşü olmayacağını, bilimsel dünyaya entegre olmuş bir borsa çalışması hedefiyle konusunda yetkin arkadaşlarımızla çalışmaktayız.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°