“HEDEFİNİ KOYACAKSIN, KAYBETMEKTEN KORKMAYACAKSIN”
Manşet Haber 25.06.2017 09:45:20 0

“HEDEFİNİ KOYACAKSIN, KAYBETMEKTEN KORKMAYACAKSIN”

“HEDEFİNİ KOYACAKSIN, KAYBETMEKTEN KORKMAYACAKSIN”

Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü, Girişimcilik Ekosistemi Derneği tarafından düzenlenen “Patronluk Dile Kolay” seminerinde, genç girişimcilere sanayiciliğe başlama hikâyesini anlattı. Küçük yaşlarda atıldığı ticaret hayatında hep sanayici olmayı hayal ettiğini belirten Sütcü, gençlere, “Hedefinizi belirleyin, kaybetmekten korkmayın” tavsiyesinde bulundu.
Türkiye’nin en büyük dokunmuş ve örülmüş plastik ambalaj üreticilerinden Abdioğulları Plastik ve Ambalaj Sanayi A.Ş’nin de yönetim kurulu başkanı olan Bekir Sütcü, Çukurova Kalkınma Ajansı’ndaki seminerde, babasının yanında çuval ticareti ile başlayan ve sanayiciliğe uzanan iş hayatında karşılaştığı zorlukları ve dönüm noktalarını genç girişimcilerle paylaştı.
Ticaret hayatına çok küçük yaşlarda atıldığını, o dönemde iş hayatından büyük beklentileri olmadığını ifade eden Sütcü, “Özellikle belli başlı fabrikaların mal alımlarında bizzat kendim bulunurdum. O dönemde Adana’da Sabancı Holding’in kurduğu bir plastik ve çuval fabrikası vardı. Oraya gittiğimde hep şunu düşünürdüm. Bunlar bu işi nasıl yapıyorlar? İçeriye girerdim, çalışanları izlerdim. Demek ki hep harddiske atmışım” dedi.bekir_sutcu_basari
“BİR FUARLA HER ŞEY DEĞİŞTİ”
Bir fuarla bütün iş hayatının değiştiğini anlatan AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü, şöyle devam etti:
“1995 yılında bazı meslektaşlarımız Almanya’ya fuara gidiyorlar. ‘Ben de geliyorum’ dedim. ‘Öyle kafana göre gidemezsin, önceden hazırlık yapman gerekir’ dediler. Fuarlara 6 ay, 1 yıl önceden hazırlanılıyormuş, sonradan öğrendim. İstanbul’dan bir aracı buldum ve hemen ilk kez pasaport çıkarttım. Vizeyi aldım. Almanya’nın yolunu tuttum. Uçağa bindim ama dizlerim tir tir titriyor. ‘Acaba orada bizi karşılayacaklar mı?’ diye kendi kendime soruyorum. Çünkü biz yıllarca babamızın yanında çalışmışız. Bir şeyler oluşturmaya çalışmışız ama şimdi bambaşka yere gidiyoruz. Ömrünüzde ilk kez yurt dışına çıkıyorsunuz. Aklınızda sürekli soru işaretleri var. Gittim ve 11 gün kaldım. Hayatımda en büyük dersi bu fuarda aldım, gerçek girişimciliği orada öğrendim.”
11 günün sonunda makine siparişi verip yurda döndüğünü belirten Bekir Sütcü, “Makine siparişi verdim ama ne makineleri kuracak yer var ne arsa var ne de ekip var. Benden 2 yaş küçük kardeşim var, düşünüyorum makineleri aldığımı kardeşime nasıl söyleyeceğim? Söylesem ‘ne yapacağız ağabey’ diyecek. 2 günün sonunda söyledim. ‘Bak kardeşim, ben şu şu makineleri aldım’ dedim. ‘Yok ya’ dedi. Ancak, o gün en son teknoloji ne ise o makineyi aldım. Allah rahmet eylesin bir ağabeyimiz ‘Oğlum iyi kötü babanın bir ismi vardı, ondan da olacaksın’ dedi. Biz babamızı 1992 yılında kaybettik. Ben babadan sonra sanayici oldum” diye konuştu.
“SANAYİCİLİĞİ, MAKİNELERİ SİPARİŞ ETTİKTEN SONRA ÖĞRENDİK”
Makineleri sipariş ettikten sonra öncelikle “Sanayicilik nasıl yapılır?” onu öğrendiğini kaydeden Sütcü, “Sanayiciliği sadece fabrikalara girdiğimiz kadar biliyoruz. Sanayicilik nedir? Fizibilite nedir? Nasıl yapılır? Onlardan bir haberiz. Herkesin bir hayali vardır. Benimde hayalim buydu. Organize sanayi nerede? Yolunu bilmiyoruz. İnşaat nedir? Bilmiyoruz. İlk tesisi AOSB’de kurmaya karar verdik. Ve biz 6 ay içerisinde üretime geçtik. Bana hep ‘OSB dağın başı, orada ne yapacaksın’ dediler. Bugün AOSB’nin yönetim kurulu başkanıyım. Tabii o zaman ne elektrik var ne su var” ifadelerini kullandı.
“BİLGİYE VE ÖĞRENMEYE AÇ BİR İNSANIM”
Gençlere tavsiyelerde de bulunan AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü, “En iyi iş, bildiğiniz iştir. Biz alım satımını yaptığımız işin makinelerini alıp kurduk. Ben bilgiye ve öğrenmeye aç bir insanım. Bütün bu yaşadıklarımdan şunu öğrendim. Yeri gelecek kaybedeceksin. Hedefini koyacaksın, cesaretli olacaksın. Yılmadan, bıkmadan, usanmadan yoluna devam edeceksin” şeklinde konuştu.
İş dünyasındaki başarılarıyla isimlerinden söz ettiren Zuhal Mansfield ve Gürtan Ergene’nin de konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, Girişimcilik Ekosistemi Derneği Başkanı Esra Özden tarafından konuşmacılara plaket verildi. Daha sonra, uygulamalı girişimcilik eğitimine katılan 29 kişiye sertifikaları dağıtıldı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°