“HER 8 KADINDAN BİRİ MEME KANSERİ”
Manşet Haber 22.05.2019 20:26:43 0

“HER 8 KADINDAN BİRİ MEME KANSERİ”

“HER 8 KADINDAN BİRİ MEME KANSERİ”

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği, Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay İrkörücü, 1970’li yıllarda her 11 kadından birinde meme kanseri görülürken, günümüzde her 8 kadından birinde meme kanseri görüldüğünü ve yaygınlaşmaya devam ettiğini söyledi.

Prof. Dr. İrkörücü, Adana Emniyet Müdürlüğü konferans salonunda, kadın emniyet mensuplarına yönelik verdiği konferansta,  Türkiye’de  kadınlarda en sık görülen kanserin meme kanseri olduğunu söyledi.

Tedavide erken teşhisin önemine dikkati çeken Prof. Dr. İrkörücü, özellikle birinci derece yakınlarında meme kanseri olan kadınların daha dikkatli olmalarını tavsiye ederek, “1970’li yıllarda her 11 kadından birinde meme kanseri görülürken, günümüzde her 8 kadından birinde meme kanseri görülmektedir.  Meme kanseri için en önemli risk faktörü kadın olmaktır. Erkeklerde de nadiren meme kanseri görülmektedir. Her 100 meme kanserinden sadece biri erkeklerde görülmektedir” dedi.



Meme kanseri belirtilerini bilmenin ve erken evrede yakalamanın tedavinin başarısında en belirleyici unsur olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Oktay İrkörücü, şunları söyledi:

“Meme kanseri belirtileri arasında en belirgini memede ele gelen kitledir. Ele gelen kitle meme dışında koltuk altında da görülebilir. Meme ucunun içeri doğru çekilmesi ya da meme başından gelen kanlı akıntı da meme kanseri belirtisi olabilir. Her kadın 20 yaşından sonra kendi meme muayenesini yapmaya başlamalıdır. Kendi kendine meme muayenesi adet bitiminden 5-7 gün sonra yapılmalıdır. 40 yaşından sonra her kadın iki yılda bir kez mamografi çektirmelidir ve yılda bir kez doktor tarafından meme muayenesini yaptırmalıdır.”

YAŞ İLERLEDİKÇE RİSK ARTIYOR

Prof. Dr. İrkörücü,  meme kanserinin görülme sıklığının yaş ilerledikçe arttığını  ve en çok 50-70 yaş aralığında görüldüğünü belirterek, “Anne ya da kardeşte meme kanseri görüldüğünde hastalığa yakalanma riski toplumun diğer bireylerine göre 1.5 ila 3 kat artmaktadır.  Bu hastalardan özellikle BRCA1 ve BRCA2 genlerinde mutasyon olan kişilerin hem meme hem de yumurtalık kanserine yakalanma ihtimali riski yüksektir. Birinci derece iki akrabasında meme kanseri görülen kişiler hastanelerin genetik bölümlerince değerlendirilmelidir.”

Prof. Dr. İrkörücü, Adana İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın eşi Meryem Aktaş ile kadın emniyet mensuplarının katıldığı konferansta, katılımcıların sorularını da yanıtladı.



 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°