HERKESİN ADAYI OLMAK İÇİN YOLA ÇIKTIM
SİYASET 30.11.2017 19:37:35 0

HERKESİN ADAYI OLMAK İÇİN YOLA ÇIKTIM

HERKESİN ADAYI OLMAK İÇİN YOLA ÇIKTIM

CHP İl Disiplin Kurulu Başkanı Elektrik Mühendisi Muzaffer Mete, Çukurova ilçe başkan adaylığı için çalışmalarını yoğunlaştırdığını söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 10 Aralık’ta yapılacak Çukurova İlçe Kongresi için çalışmalarını yoğunlaştıran CHP İl Disiplin Kurulu Başkanı Elektrik Mühendisi Muzaffer Mete, herkesin ve herkesimin adayı olmak için yola çıktığını söyledi.
CHP’de kongreler yaklaşırken özellikle Çukurova İlçe örgütünde başkanlık için çok sayıda kişinin ismi kulislerde anılıyor. Bu isimlerden birisi de son kongrede İl Disiplin Kurulu’nda yer alan ve başkanlık görevini yürüten Muzaffer Mete. Uzun yıllar Avrupa ve Rusya’da da bulunan İngilizce ve Rusça bilen Muzaffer Mete, Adana siyaset kamuoyunun yakından tanıdığı Rıza Mete’nin kardeşi.
GÜNAYDIN ADANA GAZETESİ Yayın Direktörü Mustafa Özke ile görüşen Mete, ülkenin içinde bulunduğu duruma sessiz kalınamayacağı ve her yurttaşın üzerine görevler düştüğünü belirterek, Adana’daki değişimin Çukurova İlçesi’nden başlayabileceğini söyledi.
AYRIŞTIRAN DEĞİL BİRLEŞTİREN
Partinin delege belirlenmesi dönemlerinde mücadeleden doğan kırgınlıkların olabileceğine dikkat çeken Mete, “Parti içi demokrasinin yerleşmesi için sandığa giden üyelerimiz mutlaka bir tercih kullanıyorlar. Yarışın olduğu böyle bir ortamda da kırgınlıklar oluşuyor. Ülkenin durumunun ortada olduğu bir dönemde bizlerin birleşip kenetlenmesi gerekiyor. Hızla uçuruma doğru yuvarlanan ülkeyi bu durumdan ancak CHP çıkarabilir. Bu nedenle de birbirimizi ayrıştıran, öteleyen değil birleştiren olmalıyız” diye konuştu
ÇEKİNMEDEN SOKAKLARDA OLMALIYIZ
AKP iktidarının baskılarına rağmen CHP’nin korkmadan çekinmeden alanlarda sokaklarda olması gerektiğini savunan Çukurova İlçe Başkan Adayı Muzaffer Mete, “Bizler partiden artık söylemlerimiz ve icraatlarımızla var olmalıyız. Hantal yapıdaki siyaseti bir kenara bırakıp, emekten yana soldan yana söylemler ve hizmetlerle yola çıkmalıyız. İlçe örgütlerinin başarısı partimize Adana’dan başlayıp genele doğru giden iktidarın yolunu açacaktır” diye konuştu.
Adaylık çalışmaları için parti tabanında birçok kesimle görüştüğünü ve kendisine gösterilen ilgiden memnun kaldığını da sözlerine ekleyen Mete, “Çukurova’yı hep birlikte yönetmenin planlarını yapıyoruz. Partimizde hiç bir kesimi dışlamadan hep birlikte buradan bir sinerji ortaya çıkarmak istiyoruz. Tüm parti organlarımız ve üyelerimizle omuz omuza yürek yüreğe iktidar yürüyüşünü hem de hızlı bir şekilde gerçekleştirmek istiyoruz. Gençlerin ve kadınların da içinde yer alacağı kadrolarla, yarınların aydınlık Adana ve Türkiye’si için mücadeleye talibiz. Korkak sinen bir yönetim değil, CHP geleneklerine uygun mücadeleden korkmayan bir yönetim gerçekleştirmek istiyoruz” şeklinde konuştu


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°