HESAP VEREN ŞEFFAF YÖNETİLEN BELEDİYE
Manşet Haber 13.03.2019 12:07:05 0

HESAP VEREN ŞEFFAF YÖNETİLEN BELEDİYE

HESAP VEREN ŞEFFAF YÖNETİLEN BELEDİYE






CHP’nin Seyhan Belediye Başkan Adayı Akif Kemal Atay, Seyhan’sız bir Adana düşünmenin  mümkün olmadığını ifade etti. Akay, “1 Nisan’da çocuklarımız, torunlarımız için daha yaşanabilir, yeşil alanları çok, doğaya saygılı, nefes alınabilir bir Seyhan’ı; hesap veren, katılımcı ve şeffaf yönetilen bir belediye anlayışıyla buluşturmak en büyük hedefimiz ve amacımızdır.” dedi.









2 Şubat 2019 tarihinde Cumhuriyet Halk Partimiz tarafından Seyhan Belediye Başkanlığı’na aday gösterilen Akif Akay, Divan Oteli’nde düzenlediği basın toplantısında 40 gündür mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev gezerek halkın nabzını tutmaya çalıştığını kaydetti. CHP Seyhan Belediye Başkan Adayı Akay şöyle konuştu:









“Geldiğimiz noktada, halkımızın güveni ve teveccühüyle bu
hedefe oldukça yaklaşmış olmanın sevincini ve en yakın rakibimizle olan farkın
günden güne arttığının bilgisini sizlerle paylaşmak istiyorum.





Bu gelişmeler doğrultusunda; 1 Nisan tarihinden itibaren,
Cumhuriyetin kuruluşunda sanayileşme hamlesine öncülük yapan, bereketli
toprakları, iklimi, doğası ve tarihiyle ülkemizin göz bebeği olan Seyhan’ımızı,
eski parlak günlerine yeniden kavuşturabilmenin gayretinde olacağım.





500 yıldan fazla süredir Adana’da yaşayan, dedeleri bu topraklarda müftülük, müderrislik yapmış, bölgeye camiler, medreseler, okullar yaptırarak hizmet eden bir ailenin torunu olarak Seyhan’ın sorunlarına son derece vakıfım.









Bu vesileyle 2013 yılında Seyhan
Belediye Başkanlığı’na adaylığım bile söz konusu değilken kaleme aldığım, yerel
yönetim anlayışımızı yansıtan kitabıma da değinmek istiyorum.





Biraz önce sizlere dağıtılan, kentin sorunlarına ve çözüm
önerilerine kapsamlı bir şekilde yer verdiğim kitabım, Adana’yı ne kadar
önemsediğimizi ve sorunlarının çözümünü ne kadar ciddiye aldığımızı göstermesi
bakımından önemli olduğunu düşünüyorum.





Adana’nın merkezinin dün olduğu gibi bugün de Seyhan olduğu tartışmasız bir gerçektir. Çünkü Seyhan Adana’nın kalbidir ve Seyhan’sız bir Adana düşünmek mümkün değildir...









Ve Adana, 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri öncesinde büyük bir
dönemeçtedir.





Seyhan’ın son 35-40 yıldır Doğu ve Güneydoğu’dan aldığı
göçe, şimdilerde Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle 500 bine yakın Suriyeli
göçü de eklenmiştir. Bu göçün de etkisiyle Seyhan’ın uzun yıllara dayalı
sorunları daha da artmış, devasa boyutlara ulaşmıştır.





Sorunların çözümü gerçekten zordur; ancak imkansız değildir.
Böylesine sorunlarla boğuşmak zorunda kalan bir ilçenin yerel yönetimine talip
olmak hiç kuşkusuz cesaret işidir.  Ve
ben bu sorunları çözebileceğime yürekten inanıyorum.





800 bini aşkın nüfusuyla Türkiye’nin 56 ilinden büyük olan
Seyhan’ın en önemli sorunu işsizlik ve yoksulluktur. Seyhan, yüzde 21.84 oranla
ülkemizde işsizliğin en fazla olduğu yerleşim birimidir. Bu doğrultuda en büyük
hedefimiz, Seyhan’ı her alanda üreten bir ilçe haline getirerek bu probleme
çözüm bulmaktır. Üretimi ve dolayısıyla istihdamı teşvik eden bir yönetim anlayışıyla
çalışacağız. Belediye Başkanlığım döneminde üreten, istihdam sağlayan herkes başımızın
tacı olacaktır.





Yerel yönetim anlayışımız; işleyişinde açıklığı, şeffaflığı
çoğulcu ve katılımcı demokrasi ilkelerini esas alacaktır.





Hedefimiz, vatandaşlarımızı hiçbir ayrım gözetmeden yerel
demokrasinin temeli kabul eden bir sistemin hayata geçirilebilmesidir.





Günümüzde bu kavramları benimsemeyen belediye yönetimlerinin
vatandaşlarda güven duygusu uyandırmadığını görüyoruz.Oysa vatandaşlarımızın
yerel yönetimlerden ana beklentilerini de kapsayan, toplumcu yerel yönetim
anlayışının beş temel özelliğini; demokratik ve özgürlükçü belediye, üretici
belediye, tüketimi düzenleyici belediye, birlikçi ve bütünlükçü belediye,
kaynak yaratıcı belediye sistemleri oluşturmaktadır.





Sosyal belediyecilik ise toplumun tüm yoksul ve ezilen
kesimleri başta olmak üzere, işsizlerin, köylülerin, esnafın, kadınların, çocukların,
gençlerin, yaşlıların, engellilerin, gereksinmelerine öncelik veren, kısaca
insanı merkeze koyan ve çevreye, doğaya, tüm canlılara saygılı bir yapıdır.





Farklı etnik, kültürel, dini, ekonomik, cinsiyet kökenli
insanların bir arada mutlu ve onurlu bir şekilde yaşamasını sağlayabilmek
önceliğimizdir.





Bunun için laiklik, demokrasi, insan hakları, özgürlük, eşitlik
gibi kavramlar temelinde birlikte yaşamayı hedeflemek belediyecilik anlayışımızın
ana noktasıdır.





Sivil toplum örgütleri, akademik çevreler, sendikalar, iş
çevreleri, mahalle temsilcileri, kadınlar, gençler, çocuklar, yaşlılar,
emekliler, engellilerin de temsil edildiği demokratik bir yapılanmayı Seyhan
Belediyemize uygulamanın kesin kararlılığındayız.





Yine sizlere bu toplantı öncesinde dağıttığımız gazetemizin
içeriğinde göreceğiniz gibi, Seyhan Belediye Başkanlığı dönemimde hızla hayata
geçirmeyi hedeflediğimiz projeler ana fikirleriyle birlikte yer almaktadır.





1 Nisan’da çocuklarımız, torunlarımız için daha yaşanabilir,
yeşil alanları çok, doğaya saygılı, nefes alınabilir bir Seyhan’ı; hesap veren,
katılımcı ve şeffaf yönetilen bir belediye anlayışıyla buluşturmak en büyük
hedefimiz ve amacımızdır.





Konuşmama burada son verirken, hepinize saygılarımı sunuyor,
toplantımıza katılarak beni dinlediğiniz için sizlere yeniden şükranlarımı
sunuyorum.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°