HİLELİ GIDA VE İLAÇ ÜRETENLERE VERİLEN CEZALAR ARTIRILSIN
Manşet Haber 19.10.2019 17:28:42 0

HİLELİ GIDA VE İLAÇ ÜRETENLERE VERİLEN CEZALAR ARTIRILSIN

HİLELİ GIDA VE İLAÇ ÜRETENLERE VERİLEN CEZALAR ARTIRILSIN


CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, hileli gıda üretenlere verilen cezaların artırılması için bir Kanun Teklifi hazırladı. Mevcut cezaların caydırıcılıktan uzak olduğunu kaydeden Bulut, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu yıl açıkladığı ürünlerle ilgili bilgiler piyasada tüketicinin sağlığının ne kadar büyük tehlike altında olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur” dedi.
CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, hileli gıda üretenlere verilen cezaların artırılmasıiçin hazırladığı Kanun Teklifini TBMM Başkanlığına sundu. Mevcut cezaların caydırıcılıktan uzak olduğunu kaydeden Bulut, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda değişiklik yapılmasını isteyen Bulut,. Bulut, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilâçları satan, tedarik eden, bulunduran kimseye üç yıldan dokuz yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası verilmesini istedi. TCK’da hali hazırda bu ceza bir yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeş yüz güne kadar adlî para cezası verilerek uygulanıyor.
EN AZ 1 YIL ÜRETİMDEN MEN
Hileli gıda satan işletmenin en az 1 yıl üretimden men edilmesi yönünde TCK’da değişiklik teklif eden Bulut, “Her yıl Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından taklit ve tağşiş listesi yayınlamakta, halkı sağlığıyla oynayan firmalar ve gıda ürünlerinin listesi kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Bu yıl açıklanana 618 firmaya ait bin 211 parti ürünle ilgili bilgiler piyasada tüketicinin sağlığının ne kadar büyük tehlike altında olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur” dedi.
HER ÜRÜNDE TAĞSİŞ YAPILIYOR
Sıvı yağlar, et ürünleri ve süt ürünlerinden bala, takviye edici gıdalardan, çikolata ve enerji içeceğine, kahve ve pekmezden bitki çayına kadar birçok gıdada taklit ve tağşiş yapıldığını kaydeden Bulut şöyle devam etti:
Zeytinyağı ve ayçiçek yağına daha ucuz fiyatlı yağları karıştırıp satılmakta, et ve et ürünlerinde kırmızı ete tavuk gibi başka hayvanların eti karıştırılmakta, sucuk ve kavurma gibi ürünlerde firma at ve eşek eti kullanılmakta, et döner ve köfte diyerek tüketicilere domuz eti yedirilmekte, bala glikoz katılmakta, halka gıda boyalı baharat ve gıda boyalı biber salçası tükettirilmektedir. Peynir, yeniden eritilip kullanılmakta, tereyağına bitkisel yağ, yoğurda jelatin, tulum peynirine nişasta, eritme peynirine bitkisel yağ katılmaktadır. Süt ve süt ürünlerine raf ömrünü uzatan insan sağlığına zararlı kimyasallar konulmaktadır.
KALP KRİZİNE YOL AÇAN İLAÇLAR KULLANILIYOR
Çikolata, enerji içecekleri ve meyveli gazozlara çocuklarda ve gençlerde kalp krize geçirmesine yol açabilen cinsel gücü artıran sildenafil ve tadalafil gibi ilaçlar konularak tüketicilerin sağlığının hiçe sayıldığını kaydeden Bulut, “Gıdada hile ve tağşiş yapan firmaların açıklanması ve ağır para cezaları verilmesi caydırıcı olmadığı için hileli gıda satan bu firmalar, zaman zaman isim değişikliği yaparak aynı usulsüzlüğü işlemeye devam etmekte, büyük bir halk sağlığı sorunu oluşturan tağsiş ve taklit gıda üreten firmaların ve hile yapılan ürünlerin sayısı her yıl artmaktadır. Ayrıca hileli gıda üreterek, piyasaya süren firmalar haksız rekabete yol açmaktadır” ifadelerini kullandı.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°