'Hudutsuz ve Allahsız' bir baş olabilmek

'Hudutsuz ve Allahsız' bir baş olabilmek

Bazı şiirler, ideolojik-politik yaklaşımınızı özetler. Nazım’ın TKP Genel Sekreteri İsmail Bilen için yazdığı şiir bunlardandır. Bir dizede toplumsal yaşamın nasıl düzenlenmesi gerektiği resmedilmiştir.



Resmi alıp bugüne taşırsak, bizlere dayatılan sorunların çözümüne rahatlıkla ulaşabilir, etnik ve dini hassasiyetler temelinde yaratılan saflaşma ve gerginliği, sahici bir bölünmeye, yani zengin yoksul-sömüren sömürülen çatışmasına tahvil ederek köklü çözüme kavuşturabiliriz.

Bunun adı devrimdir.

Devrim, Nazım’ın tılsımlı dizesiyle bize göz kırpmaktadır: “Hudutsuz ve Allahsız bir baştı o/ yoldaştı o.”

Eğer devrimimizi “ihmal” edersek, yani etnik ve dini hassasiyet ve taleplerden oluşan zemini, neredeyse tek mevzu haline getirme gafletinde bulunursak ki maalesef genel durumumuz budur, mevcut güçsüzlüğümüzü ve etkisizliğimizi, etnik ve dini safların doğal bileşeni olmadığımız gerçeği ile kolaylıkla izah edebiliriz.

Bu durumu kolay izah edebiliriz lakin kör gözün parmağına misali, toplumsal hayatın dini kurallara göre düzenlenmesine karşı tepkisizliğimizi kendimize dahi açıklamakta zorlanırız.

Bakalım son yıllardaki düzenlemelere: toplumsal hayatın muhafazakârlaştırılması, eğitimin gericileştirilmesi, okulların imam hatibe dönüştürülmesi, okullarda ve kamuda türbanın serbest bırakılması derken iş, mesai saatlerinin cuma namazına göre ayarlanmasına gelip dayandı.

Laiklik lime lime edilirken biz ne yaptık peki? Cılız bir iki gösteri, birkaç basın açıklaması dışında kocaman bir hiç.

Türbanı “özgürlük” olarak görenlerimiz, eğitim müfredatının İslamileştirilmesine parmak kaldıranlarımız, cuma namazı düzenlemesine destek verenlerimiz derken iş, hiç oralı olmama noktasına gelip dayandı.

Yani laiklik mevzu bahis olduğunda kulağımızın üstüne yatıyoruz.

“Cuma namazı düzenlemesi” ve diğer İslami uygulamalar, inanç özgürlüğü bağlamında gerekçelendirildiği için olabilir mi bu akıl tutulması?

Olabilir. Neden olmasın ki? Sola “özgürlükçü laiklik” garabeti bulaştığından bu yana, “özgürlük”, dendiğinde akan sular duruyor nasıl olsa!

Açık olmakta yarar var. Siz kalkıp parti programına “özgürlükçü laiklik” diye not düşerseniz, cuma namazı düzenlemesine itiraz edemezsiniz, “adet yerini bulsun” diye ederseniz de inandırıcı olmanız ve harekete geçirmeniz mümkün olamaz. Ne de olsa “özgürlükçü laiklik”, insanların ibadet, inanış, giyim ve yaşam tarzlarında serbestliği içermektedir; serbestlik “tanındıktan” sonra türban, dini eğitim, cuma namazı edası vb. taleplerin önünde engel kalmayacaktır.

Açık olmakta yarar var. Devrimin “kurucu ilkesi” olan laikliğe açıktan saldırılmaktadır. Kamusal alanın korunmasının garantisi olarak laiklik parça parça ortadan kaldırılmaktadır.

Bugün “ama”sız, “fakat”sız, “lakin”siz, tumturaklı tartışmalara boğulmadan ve illa devrimci bir tarzda laikliği savunma görevi ile karşı karşıya bulunuyoruz. Bunu bugün yapamazsak, yarın yapma şansımız kalmayacaktır.

“Hudutsuz ve Allahsız”lar görev başına!



Not: İsmail Bilen'in öldüğüne dair cezaevine gelen telgraf üzerine Nazım 'Gece gelen telgraf' şiirini yazmış, lakin bir süre sonra haberin yanlış olduğu anlaşılmıştır.

adanaulus

8.01.2016 23:59:35

YAZARLAR


KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI

“AYÇİÇEĞİNDE ÜRETİM TÜKETİM KADAR ARTMIYOR”

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ PAYDAŞ TOPLANTISI