“İHTİYAÇ KADAR ZİRAAT MÜHENDİSİ YETİŞTİRİLMELİ”
GÜNCEL 9.01.2018 10:22:24 0

“İHTİYAÇ KADAR ZİRAAT MÜHENDİSİ YETİŞTİRİLMELİ”

“İHTİYAÇ KADAR ZİRAAT MÜHENDİSİ YETİŞTİRİLMELİ”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sayıları 35’i bulan ziraat fakültelerinden her yıl yaklaşık 5 bin ziraat mühendisinin mezun olduğunu bildirerek, “onbinlerce ziraat mühendisinin mesleklerini icra edememesi, başka alanlarda çalışması, işsiz olması ülkemiz için bir kayıptır” dedi.
Bayraktar, 10 Ocak 1846 tarihinde Mekteb-i Zirai Şahane’nin kurulmasıyla başlayan tarım öğreniminin 172’nci yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, 1980 yılında 5 olan ziraat fakültesi sayısının günümüzde 35’e yükseldiğini belirtti. Bu okullardan her yıl 5 bine yakın ziraat mühendisi mezun olduğunu ancak bu genç mühendislerin mesleklerini icra etmekte zorlandığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“On binlerce ziraat mühendisinin mesleklerini icra edememesi, başka alanlarda çalışması, işsiz olması ülkemiz için bir kayıptır. Bunun planlaması iyi yapılmalı, ihtiyaç kadar ziraat mühendisi yetiştirilmeli ve bunların mesleklerini icra etmesi sağlanmalıdır.
Bu bağlamda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, ziraat odalarında ve üretici birliklerinde çalışan teknik personeli, ‘Tarımsal Yayın ve Danışmanlık Hizmetleri’ kapsamında desteklemesi çok yerinde bir karardır. Bu kapsamda sadece ziraat odalarında 450 tarım danışmanı istihdam edilmektedir. Geçmişte Ziraat Odalarında 8’e kadar tarım danışmanı istihdam edilebiliyordu. Bu rakam 5’e indirildi. Ziraat odalarında ve üretici birliklerinde istihdam edilen tarım danışmanı sayısı artırılmalıdır. Böylece daha fazla tarım danışmanı istihdam edilir. Her tarım danışmanı için verilen desteğin artırılması, üretici birlikleri ve ziraat odalarında istihdam edilen tarım danışmanlarına kadro verilmesi danışmanlık hizmetlerini daha verimli hale getirecektir.”
Tarımda kırsal kalkınmayı gerçekleştirecek, tarımsal geliri istikrarlı bir şekilde artırarak hayat standardını yükseltecek, kaynakların daha etkin, ekonomik ve verimli kullanılmasına imkân sağlayacak tarım politikalarının başarıyla uygulanması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, “bunun için de iyi yetişmiş akademik kadro ile dünyanın ve ülkemizin geleceğine yön verecek, sektörün talebini karşılayacak, bilgilerini sahaya ve çiftçilerimize aktarabilecek donanımdaki ziraat mühendislerine ihtiyaç vardır” dedi.
Tarımsal eğitimin tarımda verimliliği artıran en başta gelen unsurlardan biri olduğunu vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Hızla gelişen teknoloji tarımı da etkilemektedir. Bu tür yenilikleri takip etmek ve çiftçiye aktarmak gereklidir. Bitkisel üretimde, toprağın yapısı, iklim, yağış, tohum, gübre, hastalık ve zararlı ile mücadele, hayvansal üretimde ise hayvanın damızlık değeri, yemin kalitesi, hayvan barınaklarının teknik ve hijyenik özellikleri gibi pek çok faktör verimliliği ve kaliteyi etkilemektedir. En önemli konuda bilgidir. Alanında yeterli bilgiye sahip çiftçi, her zaman diğer çiftçilere göre daha avantajlıdır. Bilgiye ulaşmanın yolu ise eğitimden geçer.
Birliğimiz için eğitim en önemli konudur ve faaliyetlerin önemli bir bölümünü eğitime ayırmaktadır. Ziraat odalarımızdaki teknik elemanlar ile çiftçilerimizin eğitimlerini her şeyin üzerinde tutuyor ve bu bilinçle çalışıyoruz. Türkiye genelinde, ziraat odalarımızda çalışan teknik elemanlar ve tarım danışmanları çiftçilerimize bire bir danışmanlık hizmeti vermektedir.”
Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, bu amaçla Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Aile ve Sosyal Politikalar, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu gibi kurumlar olmak üzere ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak eğitim projeleri hayata geçirdiklerini bildirdi.
Bu kapsamda ‘Kadın Çiftçi’, ‘Genç Çiftçi’, ‘Sürü Yönetimi Elemanı Benim’, ‘SGK Bilgilendirme’, ‘Güvenli Traktör Kullanımı’, ‘Tarım Danışmanları’, ‘Zirai Mücadele İlaçlarının Güvenli ve Sürdürülebilir Kullanımı’, ‘Bitki Sağlığı ile ilgili çiftçi eğitimleri’, ‘Ceviz Budama’, ‘Ziraat Odaları Otomasyon Sistemi’, ‘Mevzuat’, ‘Sulama’ eğitimleri kapsamında toplam 78 bin 199 çiftçiye eğitim verildiğini belirten Bayraktar, “bu eğitimlerden ‘Kadın Çiftçi’, ‘Genç Çiftçi’, ‘Sürü Yönetimi Elemanı Benim’, ‘Zirai Mücadele İlaçlarının Güvenli ve Sürdürülebilir Kullanımı’, ‘Bitki Sağlığı’ ile ilgili çiftçi eğitimleri devam etmektedir” dedi.
Çiftçilerimizin büyük ilgisi nedeniyle eğitimlerin, 2018 yılında da 81 ilde tüm hızıyla devam edeceğine dikkati çeken Bayraktar, tarımsal öğretimin 172. yıl dönümünü kutlarken, çağın koşullarına ve ülke gerçeklerine uygun olarak yetişen ve yetişecek, tarımsal teknolojiye hakim ziraat mühendislerinin, çiftçi ile yan yana çalışarak Türk tarımına büyük katkı sağlayacağına inandığını belirtti.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°