İŞSİZİ ANLADIK MI?

İŞSİZİ ANLADIK MI?


İİnsanın, ‘iş için’ kapı çalması neden yadırganır, anlamıyorum!





Soymak için değil,





Haksız kazanç için değil,





Daha çok kazanmak için değil,





Birinin ekmeğiyle oynamak için değil,





Yan gelip yatmak için değil…





Çalışmak için ‘iş arayan’ birine…





***





Olduğumuz yerin tüm yanlarına bakalım…





Öyle değerler, öyle ‘önem’ sayılacaklar zamanında ‘çalışacakları’ bir ortam oluşturamadıklarından dolayı omuzlarını içe çekmişler ki!





O birileri gibi yalvarmadığından,





O birileri gibi her dönem ‘ayrı’ sapaklarda olmadığından,





O birileri gibi el ovmadığından,





O birileri gibi ‘ilk’ gemiyi terk etmeyeceğinden,





O birileri gibi yüze gülüp, arkadan oyun kurmadığından…





Çaldığı kapıları açılmamış…





Açılan kapı yüzüne bakmamış…





Gün bulmuş, gün yemiş; hepsi o kadar!





Kapı çalmaktan usanmadan…





***





Şu konuşuluyor:





Yıllardır CHP Adana’da Anakent belediyesinden uzak…





Çok kolay, yapılabilecek ‘sorunlarında’ bile çekinerek çaldılar kapıları.





Bir ruhsat almak için,





Gecikmiş emlak borçlarını bekletmek için,





İnşaatlarına su alabilmek için,





Arsalarına imar alabilmek için…





İş için, aş için ne kapı çalabildiler, ne de bu tür kapı çalmaları için fırsatları vardı…





Yılların birikmişliği ile,





Yıların doyumsuzluğu ile,





Yıların çekinceleri ile,





Önlerindeki şimdi ‘umut’…





***





Birçoklarını biliyorum…





Daha başta Başkan Zeydan Karalar’da altını çizgi;





Anakentteki ‘zorluklardan’ söz etti.





Birikmiş-günü geçmiş borçtan, yeni oluşturacağı kadroya değin…





Yeni bir ‘isim’ var artık…





Öyle ki, ‘ideoloji’ bakımından da birçok konuya ‘yanıt’ verebilecek bir ‘isim’.





Taşıdığı ‘ideolojinin’;





İnsana,





Emekçiye,





Sanata,





Kent yaşamına,





Gençliğe, emekliye hangi ‘iletiyi’ vereceğini seçebilen bir ‘isim’.





***





Otuz yıldır, çaldığı kapıları açamayan ‘işsiz’, bu kez çalacak…





Yaşama tutunabileceği, gereksinmelerini sağlayabileceği, emeğiyle yapabileceği, hak ettiği işi edinebilmek için…





Kapı ne denli aralanacak,





Aralanan kapıdan ne denli olumlu yanıt alacak,





İşsizliğin bilinen ‘umudu’ bu!





Kapıları bırakın çalsınlar, ‘kapıları birer birer’…





İşsizliğin her mevsimini ‘umut’ yapacak olgu bu…





ŞU İSTANBUL SEÇİMLERİ…





Türkiye gibi hem hayvancılığın, hem tarımın rahatça yapılacak coğrafi yapısı olun bir ülkenin;





Her yıl biraz daha ekim alanları daralıyor,





Her yıl biraz daha hayvancılık terk ediliyor,





Her yıl biraz daha girdi alımları zamlanıyor,





Her yıl biraz daha üreticiler zorlanıyor,





Her yıl biraz daha tüketimde dışa bağımlı kalınıyor,





Her yıl biraz daha bu alandaki üreticiler işsiz kalıyor,





Her yıl biraz daha bu nedenle kırsal bölgeler terk ediliyor,





Her yıl biraz daha kendi yazgılarına bırakılıyorsa eğer…





Çok uzaklara gitmeye gerek yok! Onyedi yıldır ‘iktidar’ olanlara bakmak gerek!





İşsizliğin genç nüfusta yüzde yirmialtıyı zorlamasında ‘iktidarı’ sorgulamak gerek!





Bununla birlikte, son onyedi günde, yaşanan onlarca olayın ‘anlaşılmasının’ istenmemesi nedeniyle, ‘iktidarın’ tüm yurdu İstanbul anakent belediyesine yönlendiğini de bilmek gerek!





Yenilenecek bir seçimin ‘sonucunun’,  bundan daha sert bir ‘uyarı’ olma olasılığını da görmek gerek!



Oktay EROL

19.04.2019 00:14:20

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI