“ KADIN ÇİFTÇİLERİMİZ, TARIMIMIZIN BELKEMİĞİDİR”
Manşet Haber 7.03.2019 18:41:59 0

“ KADIN ÇİFTÇİLERİMİZ, TARIMIMIZIN BELKEMİĞİDİR”

“ KADIN ÇİFTÇİLERİMİZ, TARIMIMIZIN BELKEMİĞİDİR”






Türkiye
Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çalışan kadınların
4’te 1’inin tarımda olduğunu bildirerek, “Günde 16-17 saat çalışan kadın
çiftçilerimiz, tarımımızın belkemiğidir. Tarımda çalışan 2,2 milyona yakın
kadın, ev işlerinin yanı sıra tarımsal üretimin de merkezinde yer almaktadır”
dedi.





            Bayraktar,
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, 2018 yılı Kasım ayı
itibarıyla tarımda çalışan 5 milyon 23 bin kişinin 2 milyon 178 binini, bir
diğer ifadeyle yüzde 43,4’ünü kadınların oluşturduğunu belirterek, çalışma
hayatının her alanında yer alan kadınların tarımda da yaptıkları katkılarla çok
önemli roller üstlendiğini vurguladı.





Kadınların,
Türkiye’de büyük bir çoğunluğu küçük işletmelerden oluşan aile tarımının da
kalbi olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:





            “Türk
tarımı, ancak kadınların potansiyelini açığa çıkarabildiği ve kadınların
toplumsal refahtan pay alabildiği ölçüde tarımsal, ekonomik ve sosyal açıdan
gelişmiş bir ülke konumuna gelebilir.





            Küçük
ve orta büyüklükteki işletmelerde emek yoğun işleri çoğunlukla kadınlar
üstlenmektedir ve iş yükleri genellikle erkeklerden fazladır. Günde 16-17 saat
çalışan kadın çiftçilerimiz, tarımımızın belkemiğidir. Dünyada ve Türkiye’de
tarımsal üretim, gıda güvenliği ve beslenmede kadınlar en önemli rolü
oynamaktadır. Tarlada, bağda bahçede, ahırda ve ağılda bitkisel ve hayvansal
üretimin iş gücünü sağlayan kadın çiftçilerimiz, bunların yanı sıra; ev
işlerini, hasta, yaşlı ve çocukların bakımını da yapmakta ve aile beslenmesinde
en önemli görevi üstlenmektedir.”





Tarımda
çiftçiler, özellikle de üstlendikleri fonksiyonlar dolayısıyla kadın çiftçiler
eğitilmeden verimliliğin sağlanamayacağını işaret eden Bayraktar, “Bu
düşünceyle ülke çapında ‘Kadın Çiftçi Eğitimi’ programını sürdürüyoruz” dedi.





            Bayraktar,
2012 yılında, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında imzalanan “Kadın
Çiftçi Eğitim İşbirliği” protokolü çerçevesinde eğitimlerin
gerçekleştirildiğini belirtti. Şemsi Bayraktar, bu çerçevede kadın çiftçilere,
sosyal güvenlik, kooperatifçilik, girişimcilik ve liderlik, kadın hakları,
toplumsal cinsiyet eşitliği, iklim değişikliği ana eğitim konuları yanında, her
türlü tarımsal faaliyetlerle ilgili eğitim verildiğini vurguladı.





            Eğitimlere
katılan kadın çiftçilerin, önümüzdeki yıllarda, yaşadıkları toplumun kırsal
kalkınmasına katkı sağlayacaklarına olan inancını vurgulayan Bayraktar, “174
bin 267 kadın çiftçiye eğitim verdik, vermeye devam edeceğiz. Şu gerçek çok iyi
bilinmelidir ki, sağlıklı nesiller yetiştirebilmenin yolu kadınları eğitmekten
geçer” dedi.





Tarımdaki
kadınların sadece yüzde 10,9’unun işveren ve kendi nam ve hesabına yani kadın
çiftçi olarak, yüzde 8,9’unun ise ücretli ve yevmiyeli olarak çalıştığını,
büyük çoğunluğu olan yüzde 80,2’sinin ise ücretsiz aile işçisi olarak hizmet
verdiğini bildiren Bayraktar, kadınların yüzde 92,7’sinin sosyal güvenlik
sistemine kayıtlı olmadığını belirtti.





            Bayraktar,
şunları kaydetti:





            “Bu
kadar ağır bir yükü taşıyan kadın çiftçiler, pozitif ayrımcılığı hak ediyor.
Pozitif ayrımcılığı hak eden kadın çiftçilerimizin sosyal güvenlik sistemine
katılımının desteklenmesi için teşvik edici önlemler alınmalıdır.





            Kadın
çiftçiler, çalıştıkları her yıl için ilave 90 gün, 4 yılda 1 yıl yıpranma
almalıdır.





            Bu
yıl 26 gün olarak uygulanan, 2023 yılında 30 güne çıkacak olan Tarım Bağ-Kur
prim ödeme gün sayısı, 2008 yılında olduğu gibi 15 güne indirilmelidir.





            Tarımda
çalışan kadınlar, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle, hizmet
borçlanması yapılabilmelidir.”





            Bayraktar,
kadın çiftçilerin sorunlarını her platformda dile getirmeye devam edeceklerini
bildirerek, başta alın terini esirgemeyen kadın çiftçiler olmak üzere tüm
kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladı.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°