Kadınların adalet arayışı

Kadınların adalet arayışı

Kadınların adalet arayışını 'iş yükü' olarak göremezsiniz!

Kadınlara karşı suçların, suç olmaktan çıkarılması:

“Pazarlık”, “arabuluculuk/uzlaştırma”, “erteleme”, “paraya çevirme”, “ön ödeme” ile geçiştirilmesi kabul edilemez!

16 Temmuz 2015 günü basında yeralan haberlerden, Adalet Bakanlığı’nın 5 yıla kadar hapis cezasını gerektiren suçlarda şüpheliler ile savcılık arasında 'pazarlık' ile cezanın 1 yıla indirilmesi, ertelenmesi, para cezasına çevrilmesi ya da kamu hizmeti gibi seçenek yaptırımlar uygulanmasını sağlayacak bir yasa taslağı hazırlandığını öğrenmiş bulunuyoruz.

Taslağa göre, pek çok suçun yanı sıra; hakaret, tehdit, şantaj, yaralama, sarkıntılık, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz gibi kadınları yakından ilgilendiren suçlar da, bu “pazarlık usulü”ne tabi tutulacak. Pazarlık konusunda mağdurun onayı alınmayacak; failin talebi yeterli olacak ve failin mahkeme önüne çıkması bile gerekmeyebilecek.

Ayrıca, halen üst sınırı 3 ay olan suçlardaki “önödeme” sınırı 2 yıla çıkartılarak, her gün için 20 TL üzerinden bulunacak miktarı ödeyenlere dava açılmayacak. Böylece suçlulara, parası neyse ödeyip cezadan kurtulma yolu açılacak.

Öte yandan, “alternatif çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi” bahanesi ile halen Ceza Yargılaması Yasası’nda, şikâyete bağlı olsalar dahi, cinsel dokunulmazlığa karşı suçların (102, 103, 104 ve 105. maddeler) uzlaşmaya tâbi olmaması kuralı tahrip edilecek.

Kamuoyuna hatırlatmak isteriz ki, kadınlar olarak tüm itirazlarımıza rağmen, TCK’da 2014 yılında yapılan değişiklik ile cinsel suçlarda “sarkıntılık” kavramı geri getirilmiş ve kimi cinsel suçlarda 5-10 yıl arası olan ceza; 2-5 yıla indirilmişti. Böylece kadınlara ve çocuklara karşı cinsel suçlarda bir “gizli af” getirildi. Şimdi bir yıl sonra, 2015’te bir adım daha ileri gidilmekte ve bu suçlarda uzlaştırma/parasallaştırma ile ikinci bir büyük af ve suç olmaktan çıkarma operasyonu yapılmaktadır!

Kadınlara karşı suçlar; adım adım, konu konu suç olmaktan çıkarılmaktadır.

Oysa ki, kadına karşı şiddetle ilgili 6284 sayılı yasa ve 1 Ağustos 2014 tarihinde Türkiye’de yürürlüğe giren, Avrupa Konseyi Ev İçi Şiddet ve Kadın Yönelik Her Türlü Şiddetin Önlenmesine Dair Sözleşme’nin (İstanbul Sözleşmesi) 3. maddesi gereğince “Kadınlara yönelik şiddet, ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma anlamına gelir ve bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi”dir.

Ve İstanbul Sözleşmesi 48/1 maddesinde, psikolojik, fiziksel, cinsel ve ekonomik, kadına karşı tüm şiddet biçimleriyle ilgili olarak “arabuluculuk ve uzlaştırma da dâhil olmak üzere zorunlu alternatif çatışma çözüm süreçlerini yasaklamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri” alma görevi yüklemektedir.

(Ayrıca hatırlatmak gerekir ki, İstanbul Sözleşmesi 48/2 maddesinde, “Taraf Devletlere, suça karşı bir para cezası emredildiği takdirde, failin mağdura karşı mâli yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceğini göz önünde bulundurmak üzere gereken yasal ve diğer tedbirleri alma” görevini de yüklemektedir. Oysa bu taslakta, kadınlara karşı yaralama, cinsel suçlar dahil birçok suçta para cezası getirilirken, İstanbul Sözleşmesi’nin bu gereği de unutulmuştur).

Günde en az beş kadının öldürülmekte olduğu bir ülkede, siyasi iktidarların şiddeti daha başladığında, kadınlara karşı ilk hakaret, ilk tehdit, ilk şantaj, ilk yaralama vb. suçlarda daha etkin cezalar getirerek çözmesi gerekirken; bu suçları daha da yaptırımsız hale getirmeye çalışması dehşet verici bir girişimdir.

Adalet Bakanlığı, 32 maddeden oluşan bu 'Ceza Muhakemesinde İş Yükünün Azaltılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı'nı, 10.07.2015 tarihinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına göndermiş.

Ama bu taslak, ne AKP hükümeti ile müzakere/mücadele ile 2005 TCK reformunu sağlayan

“TCK Kadın Platformu”na; ne de 2012 tarihli 6284 sayılı Kadına Karşı Şiddet Yasası için mücadele eden, Türkiye kadın hareketi temsilcisi 251 kadın örgütünün oluşturduğu “Şiddete Son Kadın Platformu”na gönderilmedi.

Demokratik bir ülkede, bu tür yasa tasarıları, ilgili hükümet dışı örgütlerle birlikte hazırlanır; onların görüşleri, onayları alınmadan yasalaştırılması hayallerinin kurulması bile düşünülemez.

Sonuç olarak bizler, Türkiye kadın hareketini/LGBTİ hareketi dışlayarak hazırlanan hiçbir yasayı kabul etmeyeceğiz. Çünkü:

Kadın-erkek, ülkedeki tüm yurttaşların hayatlarını yakından ilgilendiren konularda siyasi iktidarlar, tek başlarına hiçbir konuyu belirleyememelidirler.

2005 TCK’sı ve devamında getirilen sistem, suç ve ceza adaletinde ciddi sorunlar yaratmıştır. Kadın/erkek bireye karşı işlenen tüm “hafif” sayılan suçlar, hükmün açıklanmasının ertelenmesi, paraya çevrilmesi, olmadı takdir/iyi hal indirimi ile neredeyse “cezasız” bırakılmıştır.

Getirilmek istenen bu yeni ceza sistemi ile bir adım daha ilerlemek ve adeta bireylere karşı suçlar, suç olmaktan çıkartılmak istenmektedir. Ayrıca hukuk sistemine sokulan ve adeta iktidarca atanan “arabulucular/uzlaştırmacılar” kategorisi ile yargı daha da “özelleştirilmektedir”.

Özetle:

Kadın ya da erkek, herhangi bir bireye karşı, hakaret, tehdit, şantaj, yaralama, eziyet, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, çevrenin kirletilmesi, imar kirliliğine neden olma, bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti gibi suçlar, bir toplum halinde yaşamayı tehdit eden önemli suçlardır. Devlet bu suçları cezasız bıraktığında, daha büyük suçları teşvik ediyor demektir. Kadına tehdit suç olmadığında, ardından gelen “cinayet” de yargı sistemince meşru olmaktadır!

Biz kadınlar olarak, bu yeni TCK taslağının, sadece “CEZA YARGISI” yükünü hafifletme, sadece “CEZAEVLERİ”ni boşaltma amaçlı olmadığını biliyoruz.

Bu nedenle:

- Kadınlara karşı suçları, suç olmaktan çıkarmaya;

- Kadınları saldırganları ile barıştırma/uzlaştırma girişimlerine;

- Kadın/erkek tüm yurttaşların haklarına, güvenliğine ve onuruna karşı suçları, halktan “yeni bir vergi toplama yöntemi” haline getirmeye;

- Hukuk sistemini (iktidar atamalı) arabulucular/uzlaştırmacılar olarak parça parça özelleştirmeye;

- “Müstehcenlikle mücadele” ve “çocukları koruma” bahanesiyle özgürlüklerimizin daha da kısıtlanmasına;

- Yargıç kararı bile olmadan, “terörle mücadele” bahanesiyle, şirket, dernek, parti, vakıf iletişiminin tespiti, dinlenmesi, gizli soruşturmacı (ajan) görevlendirilmesi ve teknik araçlarla izleme yapılmasına;

Dair son TCK taslağınızı tümüyle reddediyoruz.

Ayrıca, 7 Haziran seçimleri sonrası kullanmakta olduğunuz “geçici hükümet” pozisyonunuzda bile, bu kadar “saldırgan” bir yasa değişikliği düşünebiliyor olmanızı kınıyor;

7 Haziran seçimlerinde % 60 Meclis temsili ile yasama gücü elde etmiş bulunan muhalefetin, en azından bu TCK değişikliği çabasını boşa çıkarmasını diliyoruz.

Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ)

adanaulus

27.07.2015 18:35:12

YAZARLAR


ZEYDAN KARALAR: HİZMETTE SİYASİ AYRIM YOK

ENERJİSA’DAN "SEÇİM" AÇIKLAMASI

CHP İL BAŞKANI TANBUROĞLU: KAZANIYORUZ

ÇUKUROVA ÖDÜLÜ TYS BAŞKANI ÖZYALÇINER’E VERİLDİ

SEÇİME 3 GÜN KALA HATIRLADI!

“OMUZ OMUZA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ ”

“GAZETECİLER SEÇİM SONUÇLARINA ENGELSİZ ULAŞABİLMELİDİR”

KEREM ŞAHİN TMMOB ADANA İKK SEKRETERİ

DEM EŞBAŞKAN ADAYLARI: ADANA’DA İTTİFAK YOK DEM PARTİ VAR!

TÜRKEŞ: ADANALILAR HİZMETİN EN İYİSİNİ HAK EDİYOR

CUMHUR İTTİFAKI 5’İ BİR YERDE

TEMİZLİK TAKINTISI NEDİR? KİMLER DE GÖRÜLÜR?

İKLİM DOSTU KENTLER İÇİN YEREL YÖNETİM ADAYLARINA ÇAĞRI

OYA TEKİN SEYHAN İÇİN EN BÜYÜK HAYALİNİ AÇIKLADI

DIŞİŞLERİ BAKANI FİDAN: HALİL NACAR’IN YANINDAYIZ

TUİK: KRONIK HASTALIĞI OLAN 65+ YAŞTAKI KIŞILERIN ORANI %78, 7

İMO: ŞANTİYELERDE, MÜHENDİSLERE YÖNELİK ŞİDDET SON BULSUN!