KADINLARIN KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURMALI
YEREL YÖNETİM 15.01.2018 23:44:12 0

KADINLARIN KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURMALI

KADINLARIN KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURMALI

Kadınların kendi ayakları üzerinde durmasını istediklerini ve bu nedenle kadınların mesleki eğitimine önem verdiklerini belirten Başkan Zeydan Karalar, anneliğin çok kutsal olduğunu ama kadılara sadece annelik görevini yükleyen zihniyete karşı olduklarını söyledi.
Adana’da Seyhan Belediyesi bünyesinde hizmet veren kadın istihdam merkezi olan Seyhan Belediyesi Mesleki Eğitim Merkezi SEYMER’de 13 farklı noktada binlerce genç ve katına eğitim veriliyor. Bu merkezleri tek tek ziyaret eden Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, kurum koordinatörlerinden çalışmalar ile ilgili bilgi aldı. Başkan Karalar, merkezlerin eğitmen ve öğrencileri ile de uzun uzun sohbet edip yapılan el işi ürünleri inceledi.
Kadının kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini belerten Başkan Zeydan Karalar, anneliğin çok kutsal bir görev olduğunu belirterek kadına sadece annelik görevini yükleyen zihniyete karşı olduklarını söyledi. Başkan Zeydan Karalar, “Kadının işi erkelerden daha zor. Her işe kadınlar koşuyor. Buralar sizlerin stres atacağınız, 4 duvara hapsolmayacağınız, kendi yeteneklerinizin ön plana çığıracaksınız ve bunları ekonomiye dönüştürebileceğiniz yerler. Ben ayakları üzerinde duran kadın istiyorum. Annelik çok kutsal bir görev ama kadına sadece annelik görevi yükleyen bir zihniyete de karşıyız” ifadelerine yer verdi.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°