KARPUZ TARLADA KİLOSU 10 KURUŞA DÜŞTÜ
EKONOMİ 6.07.2019 16:57:34 0

KARPUZ TARLADA KİLOSU 10 KURUŞA DÜŞTÜ

KARPUZ TARLADA KİLOSU 10 KURUŞA DÜŞTÜ

CHP Adana Milletvekili ve Grup Yönetim Kurulu üyesi Orhan Sümer, fiyatı tarlada 10 kuruşa kadar düşen karpuzu TBMM gündemine taşıdı. Plansız ve programsız tarım politikasının çiftçiyi büyük zarara uğrattığını belirten Sümer, yetkilileri göreve çağırdı.
Adana’daki karpuz üreticilerinin TBMM’deki sesi olan Sümer, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada hiçbir plan içermeden yürütülen tarım politikasının çiftçilerin emeklerinin boşa gitmesine ve ciddi maddi kayıpların olmasına neden olduğuna dikkat çekti.
Adana’da aşırı sıcaklar ve şiddeti rüzgarların karpuz üreticisini zarara uğrattığını belirten Sümer, “Bunun üzerine diğer kentlerde de karpuzun piyasaya sürülmesiyle birlikte arz fazlası oluştu. Adana’da tarla fiyatı 10 kuruşa kadar düşen karpuz, İstanbul’da marketlerde tam 35 kat fazlasına yani 3 buçuk liraya satılıyor” dedi.
Sümer, plansız, programsız ve envantere dayanmayan tarım ve ekonomi politikasının sonucu olarak çiftçinin ürününün tarlada kaldığını, tüketicinin de sebze ve meyveye ancak yüksek fiyatlarla ulaşabildiğini belirterek şöyle devam etti:
“Bu plansızlık son bulmadıkça dalında çürüyen sebze ve meyveleri fazla fiyata yemeye devam edeceğiz. Bunların olmaması için artık tarımda planlamaya, istatistiğe ve envantere önem veren politikaları yaşama geçirmek zorundayız. Tarım Bakanlığı yetkililerini çiftçinin bu mağduriyetine önlem almaya devam ediyorum.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°