KELEBEK GAZETESİ
Manşet Haber 29.09.2019 14:10:06 0

KELEBEK GAZETESİ'NE ANLATTI

KELEBEK GAZETESİ'NE ANLATTI






CHP’den 5 yıl Seyhan Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra 31 Mart’ta Adana Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Zeydan Karalar, 5 yıl sonra neler yapacağını Hürriyet Gazetesi’nin Kelebek Eki’nde Çınar Aksoy’açarpıcı açıklamalar yaptı. Kelebek Karalar ile yapılan röportajı “Siyasetin yeni fenomeni Zeydan Karalar ile bereketli sular üzerinde” başlığı ile verdi. Karalar 2 şirketinin olduğunun altını çiziyor, şirketi çocuklarının yönettiğini dile getiriyor. Çınar Aksoy’un “ Devrimci miydiniz?” sorusunu, “ Demokratik solcuydum. Hep CHP çizgisindeydim, ne ileri ne geri.” Şeklinde yanıtlıyor. Zeydan Karalar iş yaşamı ile ilgili “ Sonra iş hayatı...” sorusuna “ÇUKOBİRLİK’te, AEG’de çalıştım. Okan Tekstil’de genel müdürlük yaptım. Sonra kendi şirketlerimi kurdum. Biri Ankara, diğeri Adana’da.” Diye yanıt veriyor. “ Duruyor mu şirketler?” sorusunu ise “ 2010’da il başkanı, 2014’te Seyhan Belediye Başkanı oldum. Şirketleri oğullarım yönetiyor.” Biçiminde yanıtlaması dikkat çekiyor.





Zeydan Karalar ile yapılan röportaj şöyle:





Adana sokaklarını ağzım açık geziyorum. Ankara’da
mıyım, Beyrut’ta mı? Nehir kenarında palmiyelerin koynuna zarifçe uzanan
oteller, Seyhan’a bakan villalar Miami’yi andırıyor. Taş Köprü’nün güzelliği,
etrafının yoksulluğuysa Bağdat’ı... Kıkır kıkır gülen başörtülü kızlar, hemen
arkalarında bir başkası, sanki ankara escort Selena Gomez ve sokakta klip çekiyor.
Dükkânların önünde, modifiye arabalarda artist gibi oturan gençler
Bollywood’dan mı fırlamış, Kolombiya’dan mı? Ayrı bir gezegen burası. Adanalı
tanıdıklarımın neden böyle delidolu olduğunu anlıyorum içimden gülerek. Alev
alev yanıyor bu şehir. Biraz aşağısı sıcacık Akdeniz, yukarısıysa Toroslar’ın
gürül gürül akan alüvyonlarıyla yıkanmış Çukurova... Orhan Kemal’in ‘Bereketli
Topraklar’ı. Yaşar Kemal’i de püskürtmüş Antalya escort dünyaya, Yılmaz Güney’i de. Adana uzun
zamandır ilk kez bir siyasetçisiyle gündeme geliyor. Tamam, son seçimlerin esas
yıldızı Ekrem İmamoğlu’ydu, sonra Mansur Yavaş atağa kalktı. Şimdi bu gruba bir
isim daha eklendi: CHP’li Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar. Belediye
meclisinde, “Ne bakıyon ters ters” demesi, canı sıkılınca “Yeter lo!” diye
kesip atması gerilimden illallah eden pek çok insanın yüzünü güldürdü. 26’ncı
Uluslararası Altın Koza Film Festivali’ni bahane edip Zeydan Karalar’ı ziyarete
gittik. Siyasetin bu yeni fenomenini ve Ataköy escort Türkiye’nin en matrak kentini yakından
tanıdık.





Hakiki Adanalısınız galiba, çocukluğunuz burada mı
geçti?

- 1958’de Seyhan’da doğdum. O zaman en uç mahalleydi. 10 çocuklu bir ailenin
altıncı çocuğuyum. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversiteyi Adana’da
okudum.

 Ne okudunuz?

- Çukurova Üniversitesi’nde makine mühendisliği. İki oğlum da mühendis oldu,
kızım doktor... Eşim fen bilgisi öğretmeni, sağ olsun, her zaman yanımızdadır.

 Siyaset nasıl başladı?

- 1980 öncesi gençlik kolları, efsane gençlik kollarıdır CHP’de. Daha
ideolojik, idealistti her şey. Teorik olarak iyi yetiştik. Çok kitap okurduk,
çok önemli isimler yetişti. Biz de onlardan biriyiz.

 Devrimci miydiniz?

- Demokratik solcuydum. Hep CHP çizgisindeydim, ne ileri ne geri.

 Sonra iş hayatı...

- ÇUKOBİRLİK’te, AEG’de çalıştım. Okan Tekstil’de genel müdürlük yaptım. Sonra
kendi şirketlerimi kurdum. Biri Ankara, diğeri Adana’da.

 Duruyor mu şirketler?

- 2010’da il başkanı, 2014’te Seyhan Belediye Başkanı oldum. Şirketleri
oğullarım yönetiyor.















‘Güzel kız bulduk,

kaptırmayak’ dedik

 Adana’dan hiç kopmamışsınız. Eşiniz de Adanalı mı?

- 23 yaşındayken evlendim. Annesi Adanalı, babası Hataylı. Üniversiteyi kazanıp
gelmiş buraya. 18 yaşındaydı. “Güzel kız bulduk, kaptırmayak başkasına” dedik.

 O zamanki Adana farklı mıydı?

- Almanya’dan 30 sene sonra gelen insanlar, “Hiç değişmemiş” der. Çukurova
bölgesi 1980’den sonra yapılandı, ‘yeni Adana’ dendi. Ama Güney ve Orta Adana
pek değişmedi. Adana büyük bir köy olarak anılır ne yazık ki. Oysa tarihi, çok
çok eski bir kent.

 Dün sabahtan akşama kadar yürüdüm şehirde. Çok biricik bir yer. Bazı eksikler
olsa da nostaljik, tatlı bir hayat devam ediyor. Diğer şehirlerdeki
tıpatıplaşma burada yaşanmamış.

- Yatay yerleşimin hâkimiyeti bu. Dikey yerleşimde yardımlaşma, komşuluk,
arkadaşlık ilişkisi bitiyor. Şehirleşme, modernleşme demek ama bir yandan o
güzelim değerleri kaybediyorsunuz. Adana’nın büyük bölümü yatay yerleşim alanı.
Adanalı dostluğu, yardımseverliği sevdiği için bu duygu hâlâ var. Biraz sert
görünümlüdür, yiğittir, delikanlıdır. Tabiri caizse kıl aldırmaz ama çok ciddi
dost, arkadaştır ve yardımseverdir.

 Peki ama biraz da şey var mı... Esnafın tavırları, trafikteki insanlar,
park etme biçimleri filan... Nasıl söylesem...

- Açık konuş açık.

Biraz tatlı delilik var gibi. Adanalı arkadaşlarımın deli damarını burada
sokakta gezerken anladım. “Marquez’in Barranquilla’sı gibi Yaşar Kemal’in de
Adana’sı varmış” dedim. Rengârenk, acayip değişik bir insan dokusu var. Biz bir
üçüncü sayfa haberini görünce, yeri okumadan anlarız mesela olayın Adana’da
olduğunu, “Böyle bir şey sadece Adana’da olabilir” deriz. İşte bugün okudum,
hastanede sıra gecesi yapılmış. Meğer sıra gecesini doktorlar düzenlemiş!
Buranın havasında, suyunda bir şey mi var?

- (Gülüyor) Sıcakkanlıdır, tezcanlıdır, tepkisini hızlı gösterir. Bir adamın ne
düşündüğünü bilirsiniz, saklamaz. Ölçüp biçerek konuşmaz. Görmüşsünüzdür zaten.
Ama Adana en muhafazakâr, en milliyetçi, en uç sol kesimlerden göç almasına
rağmen barışçıl biçimde, kardeşçe yaşatır insanları. Bu olsa olsa güneşinden,
suyundan ve verimli topraklarındandır. Sihirli bir şey var burada.

Adana çok delikanlı

üretti ama

mafyavari değildi

 Bazı altkültürler de çıkıyor. ‘Benim Varoş Hikayem’ belgeselinde, ‘Sıfır
Bir-Bir Zamanlar Adana’da’ dizisinde gördük. İzlediniz mi?

- Yok, izlemedim ama ’Sıfır Bir’i oğlumun arkadaşları yaptı.

 Bu diziler kentin varoşlarını, işsiz, dövmeli, façalı gençleri anlatıyor.
Biraz Meksika, Kolombiya ya da Brezilya favelaları gibi.

- Teksas, Teksas!

 Böyle bir durum mu var? Buna nasıl bakıyorsunuz?

- Adana çok delikanlı üretti ama mafyavari değildi. Onlar uyuşturucu ve kadın
ticaretiyle uğraşmazdı. Yiğit, haksızlığa dayanamayan ve gerektiğinde mağdurun
yanında olan bir kültür vardı. Çok göç alınca ve şartlar kötüye gidince yeraltı
oluşmaya başladı. Bir yeraltı hâkimiyeti söz konusu değil ama kötü gidiş devam
ederse olabilir. Engellemek lazım.

 Var yani böyle bir tehlike?

- Başladı. Suriyeliler olağanüstü kötü şartlarda ve kullanılmaya müsait
durumdalar. Ticaret ve uyuşturucu mafyası bu insanları kullanmaya başladı.

Avrupalı, Amerikalı

turistleri ağırlayacağız

 İşsizlik de yüksek. Türkiye’de ikinci galiba?

- Birinci. Bir Hakkâri çıkar, bir biz.

Ne yapacaksınız?

- Ciddi bir tarih ve kültür sanat kenti burası, gördünüz. Sinema deyince akla
Adana ve Altın Koza gelir. Bir lezzet diyarı, kebap dışında
da... Marmara’daki lüferin, kalkanın dışında lezzetli balıkların hepsi buradan
çıkar.

Öyleymiş. Kazancılar Çarşısı’nda birçok zıpkıncı, balık avı dükkânı görünce
sordum. Meğer Adana civarı balık cennetiymiş. İnsan Adana’yla balığı yan yana
getiremiyor.

- Adanalı da bilmez. İşte gittik, şehrin ortasından nehir geçer. Boğaz gibi bir
gölümüz var. İstanbul Boğazı’ndan farksız, dünya harikasıdır. Bunlar
değerlendirildiğinde olağanüstü bir güzellik çıkacak. Sonraki aşamalarda
Avrupalı, Uzakdoğulu, Orta Asyalı, Amerikalı turistleri ağırlayacağız.

 İstihdamı böyle mi sağlayacaksınız?

- Şu anda çare turizm, evet.

Burası bir tarım cenneti değil mi? Yaşar Kemal ırgatlık yapmış, Orhan Kemal
‘Bereketli Topraklar Üzerinde’yi yazmış. Koca Çukurova’da tarım bitti mi yani?

- Ülke genelinde tarım arazilerinin önemli bölümü değerlendirilmiyor.
Ekiyorsunuz, biçtiğinizde kârlı satamadığınız için, ya devletin verdiği
teşvikle geçiniyorsunuz, ya kiralıyorsunuz ya da ekmiyorsunuz. Ama organik
tarımla, özel tarımla, tarıma dair sanayiyi geliştirerek, onları ürüne
dönüştürerek satmayı becerebilirsek ciddi girdi sağlayabiliriz. Biz ilçelerde
tarıma destek oluyoruz. Paketleme tesisi, soğuk hava deposu kuruyoruz. Kirazı
bir ayda topluyorlar. Satıldı, satıldı. Bir ürün ne kadar çoksa fiyatı o kadar
düşüyor. Bir soğuk hava deposu olsa koyar, üç-dört ayda satar, fiyatı düşmeden
değerlendirir.

















Kadının eşit olmadığı bir toplumun uygar olma şansı yoktur

Adana’da kadınların özgüveni dikkatimi çekti. Anadolu’nun diğer kentlerinden
farklı, İzmir gibi burası.

- Atatürk’ün vasiyetini uyguluyorlar. Kadının eşit olmadığı bir toplumun uygar
olma şansı yoktur. Burası modern ve laik bir kent.

 Siz de diyorsunuz ya, “Adanalı merttir, yiğittir” diye. Sevdiği için her
şeyi yapar ama sevmediğini hiç sevmez vs. Bu Türkiye’ye hâkim olan tipik erkek
kültürü aslında. İyi tarafları var ama bir yandan da ‘Kurtlar Vadisi’ kültürü
bu. Tahammülsüzlüğe hatta şiddete yatkın bir yanı da var. Bu kültürü de
tartışmak gerekecek mi bir noktada?

- Ekonomik şartlar bozuldukça ‘Kurtlar Vadisi’ kültürü oluşmaya başlıyor. Ama
bu dar kapsamlıdır. Tüm Adana’ya hâkim olamaz. Modern, laik ve Atatürkçü duruş
değişmez Adana’da.

Sabancı, Has, Sabuncu gibi ailelerin

kente dönüp ciddi yatırım yapmaları gerekiyor







Siyasetin yeni fenomeni Zeydan Karalar ile bereketli sular üzerinde










Edebiyatta Yaşar Kemal, ‘İnce Memed’, sinemada ‘Umut’, ‘Yol’la Yılmaz Güney...
Sanatın zirvesi Adana’dan çıkmış.

- Böyle bir ruhu, damarı var.

Bunun kaynağı ne? Çok büyük bir zenginlik ama bir yandan büyük bir ezilme var
sanki. Neyi görüyorlar da böyle bir sanatsal patlama çıkıyor Adana’dan?

- Tam da bunu. Yaşar Kemal’i besleyen pamuk işçileri, sınıf çatışması.
İngiltere, Fransa ve Amerika’nın devreye girmesiyle tarımda sanayileşme,
sonraları da işçiyle çatışma başlıyor bu

yörede.

 Buranın zenginleri de iddialı. Sabancıların yaptırdığı cami damga
vurmuş şehre.

- Buradan çıkıp büyük işinsanı oldular. Sonra şu veya bu nedenlerle
yatırımlarını azalttılar.

 Şehirle ilişkileri sürüyor mu?

- Eski fabrikanın yerine AVM yapıyorlar. Sabancı, Has, Sabuncu gibi ailelerin
kente dönüp ciddi yatırım yapmaları gerekiyor. Bence Adana bir sorumluluk çünkü
geriliyor.

 Seyhan kıyısında acayip lüks villalar gördüm.

- 2006-2007’de okudum; sanıyorum, kişi başına düşen gelirde Adana, İstanbul’dan
sonra ikinciydi. Maalesef çok geriye düştük.

Kebabı hiç tartışmamak lazım

Altın Koza Film Festivali’nin açılış konuşmasında “Cannes’dan sonra Adana
gelecek” dediniz. Berlin, Venedik ve Antalya’yı da atladınız. Bu kadar iddialı
mısınız gerçekten?

- Türkiye’de festivalde bizimle yarışan olmaz.

 Neden?

- Sinemada Adana kadar değer üretmiş kent var mı? Ali Şen, Şener Şen, Yılmaz
Güney...

 Son yıllarda Antalya biraz gözden düşünce Altın Koza popülerleşti ama bu
iddia epey büyük. Ne gibi hamleler var aklınızda?

- Ne dedik? Cannes’dan sonra Altın Koza! İşi ehline teslim ederek en büyük
hamleyi yaptım. Sinema sanatçılarını işin başına getirdim. En önemli
yapımcılardan Timur Savcı, Menderes Samancılar, Nebil Özgentürk.
Koordinatörümüz Gökhan Mutlay bu işin piri. Cüneyt Cebenoyan elim bir trafik kazasına
kurban olmasaydı o da olacaktı.

 Sinema gibi bir kozunuz da yeme içme. Rakı Günü vardı, ne oldu?

- Şalgam ve Kebap Günü oldu. Ama biz ne dersek diyelim, insanlar ‘Rakı ve Kebap
Günü’ diyor.

◊Yapılmasın diye panzerler çıkmış meydana. Ama insanlar onları aşmış galiba.

- Bir kesim buna çok karşı olduğu için güvenlik tedbirleri oldu, doğrudur. Her
şeye rağmen insanlar geliyor yine vallahi, dinlemiyorlar.

 İçki konusunda rahat burası sanırım.

- Bunlar kişisel tercihlerdir. İçmek isteyen içecek.

Baskı yok yani?

- Yok. Burada bir kadın gece 01.00, 02.00’de rahatça gezebilir. Bu yönüyle
İzmir’e benzer. Kimse kimseye karışmaz. Bu özgürlük ruhu sayesinde Adana,
festivaller kenti oldu. Altın Koza, Portakal Çiçeği Karnavalı, Lezzet
Festivali, Şalgam ve Kebap Festivali... Dünya Dans Yarışması’nın merkezi de
olacak bu yıl, sponsor olduk.

 Peki, hazırsanız en can alıcı konuya, kebaba gelelim. Yanı başınızda
Antep var, Antakya var. Çok dişli, esaslı rakipler. Adana bu rekabette kaçıncı
sırada?

- Ben üç şehrin de lezzet diyarına katılacaklarını, UNESCO Yaratıcı Şehirler
Ağı’na gireceklerini düşünüyorum. Bu üç il yemek konusunun
önderi, en iyileri.

















Adana, Antep, Antakya:

3A’yı istiyoruz

 Bir başvuruda bulunuyorsunuz UNESCO’ya. Bu ortak bir girişim mi?

- Muhtemelen Lütfü Bey de (Savaş), Fatma Hanım da (Şahin) gelip destek
olacaktır bize Lezzet Festivali’nde. Bir ayrılık veya dargınlığımız yok.
Tersine 3A’yı istiyoruz: Bir turist geldiğinde; Adana, Antep, Antakya, hepsini
gezsin.

 Bu üç mutfağın farkı ne?

- Antep’in tatlısı, baklavası, katmeri işleyiş biçimi iyidir.

 Kebapta fark ne?

- Yani kebap Adana kebabı, onu hiç tartışmamak lazım.

 Centilmenlik bir yere kadar diyorsunuz. Sizinki niye iyi Antep
kebabından?

- Orada kebap demiyorlar ki ona. ‘Simit’ diyorlar, ‘simit kebabı’.

Peki en güzel Adana kebabı böyle bir yerde mi yoksa evde mi yenir?

- Buralarda da yenir ama benim gibi kebapçı olanlar evde yapar, yer.

 Nasıl?

- Ben kebapçıyım zaten. Böyle yerlerde çalıştım, ocak başındaydım. Okurken
çalışarak öğrendim bu işi. Günde 1000 şiş ciğer şişlerdim ben.





(https://www.kucuksaat.com/karalarin-31-mart-secimlerinden-sonra-verdigi-en-kapsamli-roportaj-2010h.htm)

















Sabah ya ciğer

ya kelle paça...

Demin gördüm, el hareketleriniz ondan böyle rahat...

- Esas soğan doğrasaydım görürdün.

 (Burada eşi Nuray Karalar giriyor söze): Kemal Bey’e (Kılıçdaroğlu)
elleriyle yaptı kebapları Ankara’da. Adana Günleri olmuştu. Orada ne yenir, ne
yenir düşündük, sonunda götürdük kebabı!

Evde Zeydan Bey mi yapıyor? Siz müdahale ediyor musunuz?

Nuray Karalar: 37 yıllık evliyiz, bir şişe elimi sürmedim. Bulaşık kalır
bana ama mangal ve balık işleri ona aittir.

 Burada sabahtan akşama kadar et mi yeniyor? Kahvaltıda bile ciğer var.
Mesela mısır gevreği istesem ne olur?

Zeydan
Karalar
: ‘O ne’ diye sorarlar, bilmezler. Ya ciğer isteyeceksin ya
kelle paça.

 Ciğeri sabah kaçta yiyorsunuz?

- 07.00’de.

 Öğlen?

- Öğlen kebap.

Akşam yine mi kebap?

- Yani olabilir (gülüyor).

 İnsanların sağlığı nasıl bu şehirde?

- Bomba gibiyiz. Çok yeşillik ve soğan yeriz, sağlıklıyız.

Başarılı olursak genel iktidar

konusunda ciddi faydamız olacak

CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı bir WhatsApp grubu kurmuşsunuz. Adı ne bu
grubun? Amacı ne?

- Dayanışma, destek olma... Fikirleşme, yardımlaşma, önemli projelerin
iletilmesi.

 Kimin fikriydi?

- Hepimizin.

 Neler konuşuyorsunuz? Bugün mesaj geldi mi mesela?

- Yok, gelseydi gösterirdim sana (gülüyor). Her gün icraat yapmıyoruz.

Grupta kim hangi konuda iyi? Nasıl bir rol dağılımı var?

- Mansur Yavaş avukattır. Hukuki konularda, “Şuna dikkat edin” diyebiliyor. Ben
mühendisim, “İcraatlarda şöyle olursa daha iyi olur” diyebiliyorum. Ama
arkadaşların tümü deneyimli olduğu için öngörüye sahipler.

Kimle en yakınsınız?

- Hepsiyle.

◊ Yaşça onlardan büyük müsünüz?

- Yok canım. Yılmaz Abi (Büyükerşen) var, Osman Gürün var. Üçüncü ben geliyorum
herhalde.

 Bu başkanlar CHP’nin yeni A takımı mı?

- Siyasette, ilçelerde de A takımına girebilecek insanlar var. Ama şu bir
gerçek: 1989 sonrası CHP belediyelerinin ağır başarısızlığı bizi iktidardan
etti. AKP, belediyeler aracılığıyla iktidar oldu. Başarılı olursak genel
iktidar konusunda ciddi faydamız olacak.

AKP’nin belediyelerden iktidara gelişinde tabanda etkili bir örgütlenme vardı.
Halkın farklı katmanlarıyla yakın temas söz konusuydu. CHP’de böyle kökten
gelen bir basınç var mı?

- Adana’da ne gördüyseniz, bütün şehirlerde aynı şey var.

 Başkanlara sevgi ve destek var. Ama tabandan yükselen politik bir enerji
var mı CHP’de?

- Halkın teveccühü halka çok yakın olmaktan kaynaklanıyor. Belediye başkanları
seçimde hep sevgi, kardeşlik, barış dilini kullanır. Yeni bir siyaset diline,
uzlaşmadan yana tavra ihtiyaç var. Bütün saldırılara rağmen bu dili
değiştirmedik. Demokratik bir ülkede birinin kazanınca delicesine sevinip,
diğerinin kaybedince “hayat bitti” diye düşünmemesi gerekir. Kaybeden kendini
güvencede hissetmeli. Bunu yapmayanlar kaybedecek, biz kazanmaya devam
edeceğiz.

Demokrasilerde sindirme vardır,

kaybedenin saygı duyması,

ön tıkamaması gerekir

“Bütün belediyeler batık durumda” dediniz. Nasıl bir çözüm düşünüyorsunuz?

- Kısa sürede çözme şansı yok ama kemer sıkıyoruz. Giderimiz 155-160 milyon
TL’ydi, geçen ay 18 milyon TL düşürdük. Bu ay biraz daha düşüyor. Ocakta artı
veren bir bütçe olacak. Yetmez, fazla veren bütçe lazım. Hükümetin, Ankara’nın
yardım etmesi gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir toplantı yaptınız. Olumlu geçti
galiba. CHP’li belediye başkanlarıyla Ankara verimli çalışabilecek mi?

- Biz olumlu olmasını istiyoruz, öyle de geçti.

◊Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekrem İmamoğlu için, “Topal ördek olacak, iş
yapamayacak” demişti. Fikrini değiştirdi mi?

- O sözler seçim sathı mahallinde bir söylemdi. Cumhurbaşkanımız da memleketini
seviyordur, kötülüğünü istemez. Dolayısıyla yardımcı olacaktır. Olmalıdır çünkü
biz de bu millete hizmet ediyoruz.

 El değiştiren belediyelerde engellemeler, yokuşa sürmeler var mı?
Belediye meclisinden canlı yayın yaptınız siz de. Etkili oldu mu bu?

- Bugün için oldu diyemem. Ama vatandaşın her şeyi bilmeye hakkı var.
Demokrasilerde sindirme vardır, kaybedenin saygı duyması, ön tıkamaması
gerekir. Biz geçmiş yönetimlerin icraatlarına neredeyse yüzde 95 oranda destek
verdik, borçlanma dahil. Muhalefette bunu yaptık. Onlar yapılması gereken
işlere onay vermiyorlar. Halkın buna büyük tepkisi var.

Mecliste tatlı-sert bir tarzınız var: Meşhur “Ne bakıyon ters ters” sözünüz
gibi. İşe yarıyor mu bu tarz?

- Bakalım, göreceğiz.

 ‘Adana: 1, israf: 0’ diye bir sloganınız var. Pankart asmışsınız.
Adana’da da epey otomobil çıkmış. 4 milyon TL tasarruf edilmiş. Nedir bu
belediyelerdeki araba sevdası?

- Sadece binek araba değil, bir sürü iş makinesi var, onları çektik.
Çalışmayan, gelmeyen insanlarla, huzur bozanlarla, emekliliği gelenlerle
yollarımızı ayırdık.

Türkiye’nin artık kavga diline ihtiyacı yok

 Peki neden bu kadar araç alınıyor?

- Plansızcadır, yönetim zafiyetidir. ASKİ’yle (Adana Su ve Kanalizasyon
İdaresi) ilgili 61 milyon TL gereksiz ödeme tespit ettik.

Bir ara kuyular buldunuz. Hayali kuyu gibi... Kapağı var ama kendisi yok.

- 76 kuyu açılsın diye ihaleye çıkılmış. Firma kuyu açmaya çalışmış, güya su
yok diye kapak koymuş. Biz beton kapağı çıkarıp altını kazdığımızda 35 kuyuda
çalışma yapılmadığını tespit ettik. Bir firmaya da gereksiz yakıt parası
ödenmiş.

Yine de eski dönemle ilgili olumsuz ton kullanmıyorsunuz. CHP’li belediyelerin
genel tutumu yumuşak. Bu bir strateji mi?

- Birbirimizle konuşmadan aynı tavrı sergiliyoruz. Türkiye’nin artık kavga
diline ihtiyacı olmadığını düşünüyoruz. Gerginlik ortamını kaldırmanın zorunlu
olduğunu düşünüyoruz. Ama yanlışları söylemek hakkımız.

 Suç duyurusunda bulunuyor musunuz?

- Kamu zararı varsa bulunuyoruz. Kuyuları, fazla ödemeyi savcılara veriyoruz.
İhaleye fesatı veriyoruz. Niye vermeyelim? Ama bağıra bağıra söylemenin anlamı
yok. ASKİ’de olanlarla ilgili basın toplantısı düzenledim. Büyükşehirle ilgili
incelememiz var. Gelecek ay anlatacağız.

1 milyar 300 milyon TL maliyetli bir su isale projesi varmış.

- Sugözü-Yedigöze Barajı.

Beşte birine mal edilebileceğini duyurmuşsunuz.

- Sekiz kilometre tünel var. Buna ihtiyaç olmadığını, tekniğinin gereksiz
olduğunu gördük. Usulünü, yolunu değiştirdik, 285 milyon TL’ye çıkacağını
tespit ettik.

Ekonomi inşaata dayanıyor. Bu projeler birçok kişiye gelir mi sağlıyor?

- Öyle olsa bir tür sosyal yardım gibi düşünürsünüz.

Bir tür sosyalizm!

- Ama öyle değil. Bir iş 100 liraya bitecekse ona 500 lira veremezsiniz.

O 500 lira nereye gidiyor?

- ‘Para kazandirizm’ oluyor o artık.

















“Seyhan Belediye Başkanı’yken Adana’nın futbol takımlarına kendi gücümde destek
oldum ama yetmiyor. O dev ekonominin yanında anlamlı rakamlar olmuyor.
Büyükşehir olarak ekonomimiz düzeldikçe birinci lige çıkmaları konusunda destek
sağlayacağız.”

 İnsanlar sizi sevdi. Bundan sonraki hedefiniz ne? Hep Adana’da mı
kalacaksınız?

- Dedim ya, kebapçılık yaptım diye. Bir kebap dükkânı açmayı, kalfa olmayı hiç
düşünmedim. Ciğer saplıyorsam en iyi şekilde saplamayı düşündüm. Mühendis
oldum, şu şefin ayağını kaydırıp şef olayım diye hiç uğraşmadım. Bir sene sonra
şef yaptılar. Müdür transfer oldu, altı şeften beni müdür yaptılar. Fabrika
müdürlüğü boşalınca sekiz teknik müdürden beni yaptılar. İş hayatımı büyükşehir
belediye başkanı olarak noktalamak istiyorum. Çok başarılı olmak istiyorum
çünkü Adana’nın buna ihtiyacı var. Ne başka bir şeye çalışırım ne bir şeyin
hazırlığını yaparım. Bütün hedefim, enerjim, ruhum, beynim buna ait.

 Adana’yı nasıl görmek istiyorsunuz bundan beş yıl sonra?

- İşsizliği çözmüş, modern, yaşanabilir... Herkes Eskişehir’i örnek gösteriyor
ya. Öyle, örnek gösterilen bir şehir, bir dünya kenti olsun istiyorum. 30 sene
önce işi, aşı olan, mutlu insanların kentiydi. Tekrar öyle olsun istiyorum.



YAZARLAR

35.2° / 19.1°