KESNİZANİLER

KESNİZANİLER

21 Mart 2003. Amerika, “Kimyasal silah kullanıyorsunuz,” dedi ve Irak’ı işgal etti. Pek de ciddi bir direniş görmeden, Bağdat’ı ele geçirdi. Dünya kamuoyu hem şaşkın, hem de merak içindeydi. Nasıl olmuştu bu?
Araştırmalar uluslararası arenada pek bilinmeyen bir dini cemaati ortaya çıkardı:Kesnizani. CemaatinIrak’ın direnmeden teslim olmasında önemli rol oynadığı belirlenince, dünya kamuoyunun ilgisini çekmeye başladı.
Kesnızani, Kürt aşiretlerindenmiş. Aşiret liderleri aynı zamanda Kadiri tarikatı şeyhleri. Liderin adı Muhammed El Kesnizani. Tarihi, 1800’lü yıllara kadar uzanıyormuş.O yıllarda tekke kurulmuş, tebliğ ve davet çalışmaları yapmaya başlamışlar.
İngilizler Irak’ı işgal ettiğinde tarikatın lideri Şeyh Abdulkadir hutbe ve vaazlarla halkı İngiliz işgaline karşı direnmeye davet etmiş. İngilizler de Şeyh’in köyünü basarak, halkı katletmiş. Şeyh kaçmış ve ailesiyle birlikte İran’a sığınmış, vefatına kadar İran’da yaşamış
Sonra tarikatın başına Şeyh Hüseyin geçmiş, 1938 yılında vefat edene kadar tebliğ ve davet çalışmalarına devam etmiş. Şeyh Hüseyin’den sonra yerine günümüzdeki Şeyh’in babası olan Şeyh AbdulkerimEl Kesnizani geçmiş.
Kesnizani vefat edene kadar, özelde Kürt coğrafyası, genelde ise bütün Irak’ı kapsayacak şekilde tebliğ ve davet çalışmaları yapmış, Irak’ı yöneten Baas rejimine karşı silahlı mücadele vermiş,1978’de de vefat etmiş ve yerine oğlu Şeyh Muhammed El Kesnızani geçmiştir.
1980’li yıllardan itibaren devletin içine yerleşmeye başlamışlar.Hatta söylenenlere göre göre tarikat, Saddam Hüseyin’in yatak odasına kadar hakim olmuş. Eşi Sacide Hayrullah, oğlu Uday, yardımcısı İzzet El Duri ve üst düzey birçok generalŞeyh Muhammed’in müridi olmuş. Saddam Hüseyin’in aldığı her karardan tarikatın haberi oluyormuş.
Şeyh Muhammed’in işgalden önce, ABD ile anlaşarak Iraklı askerlerin işgal güçlerine karşı direnişini engellediği söyleniyormuş. Saddam durumdan son anda haberdar olmuş ama iş işten geçmiş.
İşgalden sonra kurulan yeni düzende de tarikat liderinin oğlu Nehru El Kesnezani, Irak Ulusal Birlik Partisini kurarak, 2018’de seçimlerinde, Vataniye Koalisyonu çatısı altında seçime girmiş,ve hükumette görev almışlar.
Yetmemiş, Bağdat’ta Dünya Tasavvuf ve Maneviyat Araştırmaları Merkezi ve Şeyh Muhammed El Kesnezani isminde bir üniversite kurmuşlar.
Kürt kökenlilermiş ama öyle güzel çalışıyorlarmış ki, Türkmen ve Araplar arasında da müritleri durmadan çoğalıyormuş. Ayrıca yüzlerce de tekkeleri varmış,
VALLAHİ SİZİ BİLMEM AMA BEN HAYRAN OLDUM.
• TEŞKİLAT BABADAN OĞULA, YA DA ÇOK TANIDIK BİRİNE GEÇİYOR.

• HEM DİN TEBLİĞİNDE, HEM DE DÜNYA İŞLERİNDE BECERİKLİLER.

• HEM VATANDAŞLARI TAPIYOR, HEM GAVURLARLA İŞBİRLİĞİ İÇİNDELER.

• HEM SARAYDA YAŞIYORLAR, HEM SARAYI DIŞ GÜÇLERE GAMMAZLIYORLAR.

• HEM TİCARETİ BİLİYORLAR, HEM EĞİTİMDE ÜNİVERSİTE SEVİYESİNDE BAŞARILILAR.

• HEM ÇAĞDAŞLAR, HEM DE YÜZLERCE TEKKELERİ VAR.

İÇİMDE DE SANKİ;

• YAKIN KOMŞULARINA DA ÖRNEK OLMUŞLAR GİBİ BİR HİS VAR.

HELAL OLSUN.

25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

18.11.2019 11:08:27

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI