KINALI ELLER ÜRETİYOR DESTEK BEKLİYOR
Manşet Haber 12.02.2020 18:07:22 0

KINALI ELLER ÜRETİYOR DESTEK BEKLİYOR

KINALI ELLER ÜRETİYOR DESTEK BEKLİYOR

Kınalı Eller Kadın Hareketi Salmanbeyli Kadın Kalkınma Kooperatifi Kurucusu Hüsniye Gül, yöresel ürün ve tatların sürdürülebilirliği, kuşaktan kuşağa aktarımının ancak kadın kooperatifleri ile mümkün olacağını söyledi.


Kadın kooperatiflerinin sağladığı imkanların yanında, yerel kalkınmada da önemli bir görev üstlendiğini ifade eden Gül, yerel kadın gruplarının kendi ihtiyaç ve önceliklerine uygun olarak kooperatif çatısı altında binlerce kadının hem kendileri hem de çevreleri için yaşamı yeniden üretiğini, toplum yararına çalışmalar yürüttüğünü belirtti.


Kooperatiflerin ortaklarının ekonomik menfaatlerini, meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma suretiyle sağlayıp korumak amacıyla kurulan bir işletme modeli olduğunu kaydeden Gül, paylaşmanın, dayanışmanın yardımlaşmanın, güçlü sermaye karşısında rekabet edebilmenin önemli bir yolu olduğunu belirterek şöyle konuştu:


“Kınalı Eller bölgemizde kadın hareketini başlatarak kendileri ile aynı süreci paylaşan kadınlara kooperatif kurmaları için rol model olmuştur. Üstlendiği bu önemli misyon ile Kınalı Eller bir anlayışı bir bakış açısını temsil ederek bölgemizdeki kadınlarımıza ışık ve umut olmuştur.


Kırsalda ki kadınlarımız tarım sektörünün her alanında olmalarına rağmen hak ettikleri emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar. Kınalı Eller Kadın Hareketi ile birlik olmanın, güç birliğinde bulunmanın önemini kavradılar.


Proje çalışmaları sonucunda kadınlar ortak bir ruh oluşturdu, beraber hareket etmeyi, sorunları beraberce çözmeyi öğrendi. Kadınlar burada ticareti öğrenmeye başladılar. Aldıkları eğitimlerden sonra toplumsal olaylara bakış açıları değişti. Artık birbirlerine olan davranışları, eşleri, aileleri ile olan ilişkileri daha güçlü, daha bilinçli.”


DAYANIŞMAYA DESTEK OLUN


Kooperatifleri, diğer işletme türlerinden ayıran gönüllü, demokratik kontrol, ortakların ekonomik katılımı, özerklik ve bağımsızlık, eğitim, öğretim, bilgilendirme, kooperatifler arası işbirliği ve topluma karşı sorumlu olma gibi özelliklerine de vurgu yapan Gül, tüm Adanalı hemşerilerini bu dayanışmaya destek vermeye davet etti.


 



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°