KIZILAY’A BAĞIŞ YAPAN BAŞKENT GAZ’A VERGİ İNCELEMESİ YAPILMALIDR
EKONOMİ 9.02.2020 22:21:58 0

KIZILAY’A BAĞIŞ YAPAN BAŞKENT GAZ’A VERGİ İNCELEMESİ YAPILMALIDR

KIZILAY’A BAĞIŞ YAPAN BAŞKENT GAZ’A VERGİ İNCELEMESİ YAPILMALIDR

Torunlar Gayrimenkul Yatırım Anonim Ortaklığı kuruluşu Başkent Gaz TarafındanKızılay’a yapılan 8 milyon Dolar bağışın Ensar Vakfı’na oradan da New York’ta kurulan Türken Vakfı’na aktarıldığı Kızılay tarafından açıklanmıştı. CHP AmerikatemsilcisiYurter Özcanda Amerikan yetkililerinden aldığı yazılı bilgiye göre; paranın izine rastlanmadığını açıklanmıştı. İyice karmaşık hale gelen bu durum yapılacak bir vergi incelemesi ile açıklığa kavuşturulması gerektiğine dair görüşlerimdir.

BAŞKEN GAZ VERGİ İNCELEMESİNE ALINMALI

Başkent Gaz ile ilgili çok tartışılan konular var. Hergün bir iddia ileri sürülmektedir. Vergi mahremiyeti sabah akşam ihlal edilmektedir.

Türkiye’nin önemli bir şirketi siyasetçiler tarafından alenen tartışılmaktadır.

Bu kurum ile ilgili mahrem olan bilgiler de ortaya saçılmış bulunmaktadır. Yani Başkent Gaz da bu süreçten zarar görmektedir.

Anlaşıldığı kadarıylaiktidarın siyasi baskı ile kurum usulüne uygun olmayan bir bağışa işlemine zorlanmıştır.

Basına yansıdığı kadarıyla kurum o dönemde zarar beyan etmiştir. Zarar beyan eden kurumun bu bağışı beyanname üzerinde vergi matrahından indirmesi mümkün değildir.

Bunu giderlerine yazıp izleyen yıllarda zarar mahsubuyapmasıda, izleyen yılın vergisini azaltması da mümkün değildir.

Bütün bu yazılan çizilen konuların bu kurumun bir vergi incelemesine tabi tutulması ile gün yüzüne çıkabilecektir.

Kızılay’a bağış yapan Başkent Gaz’ın bu bağışı vergi matrahından indirmesi vergi mevzuatına uygun olmadığı görülmektedir.

Zaman aşımı için de dikkatlı olmak gerekir. Bilindiği gib vergilerde zaman aşımı 5 yıldır. 2017 yılında olan yapılan işlem için zamanaşımı süresi 31 Aralık 2022’dir.

YASAL DÜZENLEMELER

Vergi Kanunlarımızda bağış ve yardımlarla ilgili olarak;

  • Vergi Usul Kanunu’nun 3’cü,

  • Gelir Vergisi Kanununun 40 ve 89’ncu,

  • Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı

  • Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/2-b ve 30/a ve 32’nci


Maddelerinde yasal düzenlemeler bulunmaktadır.

Yukarıdaki kanuni düzenlemelerden gelir, kurumlar ve katma değer vergisi düzenlemeleri doğrultusunda konuyu inceleyelim.

BAĞIŞIN İÇERİĞİ KANUNA UYGUN OLMALIDIR

Vergi Usul Kanunu’nun 3’cü maddesinde; ‘’vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade edeceği, lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanacağı belirtilmiştir.’’

Vergilendirmede; ‘’vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu,

vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve alışılmış  (mutad) olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa ait’’ olacağı hükme bağlanmıştır.

Kanunun bu açık hükmünde anlaşıldığı üzere, gerçek mahiyet yani içerik önemlidir. Kanunun ‘’dili’’ yani ‘’lafzı’’ ile ‘’ruhu’’ yani ‘’özü’’ ile birlikte hüküm ifade eder.

Verginin ‘’özü’’ ihmal edilerek bu bağışın yasal olduğu söylenemez. Hukuken sakat olan bu mantığın kanunun ruhuna da aykırıdır. Bu söylem siyasi bir demagoji yaratmıştır.

Birkaç gündür sürdürülen ‘’Vergi kaçırılmadı.’’, ‘’Vergiden kaçınıldı’’ söylemi olayın üstünü örtmekten başka bir işe yaramaz.  Olayda vergiden kaçınma değil açık bir vergi gizleme ve kaçırması söz konusudur.

Açık bir şekilde; Devlete verilecek vergi adeta vergi kanunu hükümleri dolanarak, ‘’hülle’’ ile ‘’hille’’ ile bağış adı altından üstü örtülerek yurt dışında aileye ait bir vakfa aktarıldığı açık bir şekilde görülmektedir.

Böylece bağış içeriği itibariyle yasal değildir.

İlginç olan da her türlü yöntemleri birlikte geçmişte kullanan iktidarın, sıkıştığı her yerde FETO bahanesi ile olayın sorumluluğunda kurtulması da çabası.

VERGİ İNCELEMESİ SONUNDA NE OLUR?

Yukarıda açıkladığım üzere bağış içeriği itibariyle yukarıda saydığım gelir, kurumlar ve katma değer vergisi düzenlemelerinde belirtilen hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığından basit şekli ile bu bağış vergi kayıtlarında çıkartılmalıdır.

Öncelikle bu kurumun vergi beyanı bilinmelidir. Bunu bilmiyoruz. Kurumun bağış yapıldığı dönemde kar mi, zarar mi beyan ettiğine göre konu farklı hale gelmektedir.

Dönemi kar ile kapatmış ve bağışı vergi matrahından düşmüş ise normal bir vergi incelemesinde; Başkent Gaz’a vergi ve vergi ziyaı cezası kesilmelidir.

Vergi matrahı yaklaşık olarak 8 milyon doların o günkü kur olan yaklaşık 4 lira ile çarpılması suretiyle bulunacak 32 milyon(önceki dönemlere göre 32 triliyon) matrah farkı ve bağlı olarak da 3 kat ya da 1 kat vergi ziyaı cezası, geciken her ay için de gecikme faizi hesaplanarak tahsil edilmesi gerekmektedir.

Zarara rağmen gider yazılmışsa bu takdirde izleyen yılın vergisini azaltmaması için indirilen bağışın kurum kayıtlarından çıkartılarak vergi matrahı yeniden düzenlenmelidir.

Maliye’nin özelgeleri ve yargının kararları da bu yöndedir.

Türkiye’de ‘’hakimler var’’ denildiği gibi ‘’maliyeciler’’ de olmalı. Göreceğiz.

Sabri Arpaç

sabriarpacymm@gmail.com

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°