KORONAVİRÜS’TEN YAŞAMINI YİTİRENLERİN SAYISI 2 BİN 706 OLDU
Manşet Haber 25.04.2020 19:56:46 0

KORONAVİRÜS’TEN YAŞAMINI YİTİRENLERİN SAYISI 2 BİN 706 OLDU

KORONAVİRÜS’TEN YAŞAMINI YİTİRENLERİN SAYISI 2 BİN 706 OLDU






Türkiye'de
ilk günden bugüne kaydedilen vakalar son 24 saatte 2 bin 861 kişi daha artarak
107 bin 773'e yükseldi. Koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı
son 24 saatte 106 kişi daha artarak 2 bin 706 oldu.Topam iyileşen sayısı bugünkü
verilerle birlikte 25 bin 582 olarak kayıtlara geçti.





Sağlık
Bakan Fahrettin Koca'nın açıkladığı verilere göre, Türkiye'de koronavirüs
nedeniyle yoğun bakımda yatan hasta sayısı bin 782 olarak aktarıldı,
entübe hasta sayısı tabloya 900 olarak yansıtıldı.





Fahrettin
Koca'nın Twitter üzerinden yaptığı açıklama ise şu şekilde:





'Son
24 saatte 3.845 hasta taburcu edildi, 2.861 yeni tanı kondu. Taburcu olanların
sayısı yeni hastaların sayısından 984 fazla. Şifa bulanların toplam sayısı ise
25.000'i geçti. Testlerin pozitif çıkma oranı azalıyor. Bu tabloya tedbirle
destek şart. '



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°