DEPREMİN YARATTIĞI ACI HALEN TAZE. YAŞAMSAL SORULAR DEVAM EDİYOR. GELECEĞE YÖNELİK DERS ÇIKARILMAMIŞ GÖZÜKÜYOR

DEPREMİN YARATTIĞI ACI HALEN TAZE. YAŞAMSAL SORULAR DEVAM EDİYOR. GELECEĞE YÖNELİK DERS ÇIKARILMAMIŞ GÖZÜKÜYOR



Depremin Değil, Çürük ve Yanlış Yapılanmanın Yıktığı Binaların Altında Kalan Acılarımız Halen İçimizi Yakıyor

Acısı halen 6 Şubat saat 04 17’gibi , mezarlıklarda yan yana kabirlerin taşlarının başucunda ağıt yakan her renkten ve kültürden insanların acıları, duyguları ve talepleri hap aynı. Ağıt yakana annelerin ve yakınlarının duygularını yakından dinleyince hepsinin yaşam hikayeleri hep aynı. Japonların 'deprem değil, çürük bina öldürür' sözü sanırım bu büyük felaket depremi için söylenebilir. Evet, çoğunluğu depremin değilse de çürük binaların yıkıntıları altında günlerce yardım alamadıkları için ölenlerin kaderleri birbirine ne kadar da benziyor.
On binlerin acısı halen çok taze ve zaman geçtikçe giden onca canlar, kaybolan anılar ve yaşanmış geçmişlerin ağır yükü zihinleri allak bulak ediyor ve yürekleri dağlıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor ancak ateşin yaktığı alanın genişliği ülkeyi toptan yakıyor.

Depremin Yaraları Sarıldı mı? Bölgenin Halen Çok Sayıda Yaşamsal Sorunu Bulunuyor
Hafta sonu Maraş ve Antep’teydim. Her yönü ile çevreye baktım, köylüler ile konuştum. Gerçekten acılar bir tek kaybettikleri ile değil, kalanlarda ölüler ile birlikte perişan yaşıyorlar. Depremde yıkılan evler yerine çadırlarda, konteynerlerde kalanlar halen aynı ortamdalar. Hasarlı evler, bozulmuş alt yapı sorunu ve yetersiz gelir durumu. Helen yıkılan evine ve kaybolan işine geri dönememiş çok fazla insan var. Yapımı devam eden TOKİ evleri, vatandaşların kendi çabaları ile yapmaya çalıştıkları evler ile yaşama tutunma çabası devam ediyorlar ancak bin bir zorlukla. Kahramanmaraş ve Pazarcık’ta kentlerin yıkılan yapılarının imarı konusunda çok da yol alınmamış.
Belki de ciddi bir planlama ve alt yapı için acele edilmemesi önemli, ancak bir çok konuda ağır işleyen bir yapı görülüyor. Halen yer yer kaldırılmamış yıkıntı ve molozlar var.

Çiftçiler Çok Derli ve Ciddi Talepleri Var
Bölgedeki vatandaşın en çok yakındığı sorunlar: Çok sayıda çiftçinin depremde ölmesi, bir kısmının bölgeden ayrılması, bir kısmı iş makine ve ekipmanını kaybettiği için tarımsal üretimin yapılmadığı durumlar mevcut. Bazı yerlerde tarlada çalışacak işletecek kimse bulunamamaktadır. Deprem ile yıkılan binaların altında kullanılamaz duruma gelmiş iş makineleri ve ekipmanlarının henüz sağlanamaması ayrıca üretimin yapılmasını etkilediği belirtiliyor. Bu arada deprem ile birlikte çok sayıda çiftçinin küçük miktarda da olsa, hayvancılık ve tarla tarımından koptuğu görülmektedir.

Çoğunlukla depremin etkisinin şiddetli olduğu yerleşim yerlerinde çok sayıda ev yıkıldığı için geçici işçi ve mevsimlik işçi sorunu da yaşanmaktadır. Başta narenciye bölgesinde hasat yapacak iş gücünün olmaması ve ürününde pazarlanamaması sonucu meyvelerin hasat edilememesi ve meyvenin dalında kalmasına neden olmaktadır. Dalında ve toprak yüzeyine dökülen meyvelerin kabuklarının ve sularının toprak yüzeyinde yaratacağı hastalık etmeni ayrıca ilerisi için problem yaratacaktır.
Deprem bölgesinin üretimi ağırlıklı olarak tarımsal üretime dayalı oluğu için artan maliyetler sonucu çiftçi üretim yapamaz duruma geldiğini belirtiyor. DSI tarafından yıllık ürün bazlı sulama maliyetlerindeki artış, mazot, gübre, ilaç ve tohum fiyatlarındaki fahiş artış çiftçilerin en çok şikâyet ettiği konuları arasında yer almaktadır.
En azından deprem bölgesi için sulama ücretlerinin, mazot ve gübreden KDV’nin minimum düzeyde alınması ile çiftçinin üretim yapması sağlanabilir. Tarım Bakanlığı özel teşviklerinden öncelikler deprem bölgesine sağlanabilir.

Sorunlarda Ders Çıkardık mı?
Evet, 6 Şubat, 04 17’nin acıları halen çok taze ve ağıtlar yürek yakıyor. “Sesimi duyan var mı?” çığlığı halen kulaklarda çınlıyor. O anın korku, panik ve dağınıklığı gitmiş ancak halen yaşamsal sorunlar/sıkıntılar yaşanıyor. Umarım ülkemiz bunan ciddi ders çıkarır ve yeniden yaşamı deprem geçeğine göre şekillendirir. Bir deprem ülkesi olan ülkemizde 6 Şubat sonrası yaşanan irili ufaklı on binlerce deprem ve artçı depremler halen uygularımızı kaçırıyor. Uzmanlar uyarıyor depremin büyüğü Marmara Bölgesinde yaşanacak ve yüzbinlerce binanın yıkılması ve yüzbinlerce insanın ölümü ve yaralanması yaşanacak. Ancak halen bu tehlikeye yönelik çözüm önerilerinin gelişilmediği her gün hatırlatılıyor

Kaybettiğimiz tüm insanlarımıza çalışma arkadaşlarımızı, öğrencilerimizi rahmetle anıyoruz… Tekrar ülkemize, bölgemize geçmiş olsun.
Umarım bu deprem bizlere ders olmuştur. Liyakatsizliğin, rüşvetin, kayırmacılığın, adam sendeciliğin olmadığı, bilim ve teknolojinin öngörüsü ekseninde deprem gerçeğine uygun, jeoloji, jeofizik ve inşaat mühendisliğe bilimin gereklerine uygun yapıla oluştururuz. Bizde Japonlar gibi depreme dayanıklı yapılar yaparak insanımızın canının para ve ranttan kıymetli oluğunu insanımıza yaşatırız. Umudumu korumak istiyorum.
Prof. Dr. İBRAHİM ORTAŞ
Çukurova Üniversitesi/ Ziraat Fakültesi / Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü. Adana
iortas@cu.edu.tr;ibrahimortas@gmail.com
05337692415


SALİH ONUR BAŞKAN

6.02.2024 12:27:36

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI