BAKIMLI BİR KENTTE YAŞAMAK İÇİN

Ben burası şöyledir burası böyledir demiyorum. Herkes nerede yaşadığını, yaşadığı yerlerin ne gibi sorunu olduğunu biliyor.

 

Her şehrin alışveriş yapmak, gezmek, dinlemek, yürüyüş ve spor için belli merkez ve alanları vardır. Çarşılar, pazarlar, tarihi mekânlar, parklar, sahil ve piknik yerleri bunlar arasında yer alır. İnsanlar çalışma saatlerinin dışındaki zamanının büyük bölümünü evlerinin yanı sıra buralarda geçirir.

Bu nedenle toplumun geniş kesiminin belli gün ve saatlerde yoğun olarak bulunduğu yerlerin daha düzenli, daha rahat hareket edilebilen, gürültüden patırtıdan uzak olması gerekir. 

İnsanların topluca kullandıkları kaldırımlar, araçlarını koydukları otoparklar, oturdukları parklar daha düzenli olmalı, rahatsızlık veren her şeyin bertaraf edilmesi gerekir.

Örneğin sahil kesiminde yürüyüş yapanların rahat hareket etmesi için yerlere döşenmiş olan parke taşlarının yerlerinde sağlam durması, yürüyenlerin takılıp düşmemesi için uçlarının kalkık olmaması, yağmurlu günlerde üstlerine basınca altlarında biriken çamurlu suların kişilerin üzerine sıçramaması gerekir.

Seyyar satıcı varsa, mesela simitçi, kuruyemişçi, süs eşyası ya da giyim eşyası satanların belirli yerlerde durması, insanların yolunu kesmeden, bağırıp çağırıp gürültü yapmadan, radyo ya da müzik çaları sonuna kadar açmadan satış yapması gerekir.

Bunun için belediye görevlilerinin devamlı olarak buralarda kontrol yapması, insanların günlük yaşamını olumsuz etkileyen, her ne varsa ortadan kaldırması ve engellenmesi gerekir.

Buna benzer bazı olumsuz şeyler her nedense kimse sesini çıkarmadığı, şikayet etmediği ya da edilse de umursanmadığı için ne yazık ki yaşadığımız yerlerde varlığını devam ettiriyor. Bu da kentlerdeki insanların yaşam kalitesini düşürüyor, günlük hayatı zorlaştırıyor.

Ben burası şöyledir burası böyledir demiyorum. Herkes nerede yaşadığını, yaşadığı yerlerin ne gibi sorunu olduğunu biliyor. 

Yerel yöneticiler, onların mahiyetindekiler nerelerden ve nelerden sorumlu olduklarını biliyor. Bunları onlara hatırlatmaya gerek yok.

Yeter ki omuzlarında o kentin sorumluluğu olan bu görevliler, sıradan insanların kullandığı yolu kullansın, kaldırımı parkı ve vatandaşın kalabalık halde bulunduğu yerleri gezip, görsün. O zaman nerede ne eksik, ne yanlış, neler insanların günlük yaşamını zora sokuyor bilir ve düzeltme yoluna giderler. 

Burada dikkat çekmek istediğim bir şey daha var. Hani bir atasözü vardır: “aslan yatağından belli olur” diye… İşte bir yerde yaşayan insanlar da, kamuoyunun kullanımına tahsis edilen yerlerdeki her türlü şeyi adabına uygun şekilde, kırmadan, dökmeden, bozmadan kullanmasını bilmelidir.

Ve bozuk olanı, yanlış olanı, eksik olanı da oranın sorumlusu herkimse, hangi kurumsa bildirip, düzeltilmesini istemelidir. 

“Bananeci” bir yaklaşım: bozuk yol, kırık-dökük kaldırım, temizlenmeyen, bakımı yapılmayan parklar ve çirkin bir şehir yaratır.

Etrafımıza şöyle bir bakalım. Bizim oradaki vatandaşlık sorumluluğumuz nedir görelim. Ve güzel ve bakımlı bir kentte, sorunsuz yaşamak için kişisel olarak ne yapıyoruz düşünelim.


Tuncay DAĞLI

27.03.2024 23:07:00

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI