BALKAN GÜLÜ

Mustafa Kemal otuzlu yaşlarda. Bulgaristan’da Osmanlı’nın askeri ataşesi. Bazılarına göre, görev bir kızak ve Mustafa Kemal’i İstanbul’dan uzak tutmak amacıyla yapılmış bir atama.

Mustafa Kemal otuzlu yaşlarda. Bulgaristan’da Osmanlı’nın askeri ataşesi. Bazılarına göre, görev bir kızak ve Mustafa Kemal’i İstanbul’dan uzak tutmak amacıyla yapılmış bir atama.

Elçilikte kendisine küçük bir oda verilmiş ama burada gerektiği gibi bir çalışma yapması mümkün değil. Sonunda kirasını kendi maaşıyla ödeyerek bir ev tutuyor ve Sofya’yı, Bulgaristan’ın sosyal hayatını öğrenmeye çalışıyor. Bu arada Sofya’da kaldığı sürede İstanbul’a 139 rapor gönderiyor

1913  Kasımı. Hava buz gibi. Sofya karlar altında. Mustafa Kemal bir baloya davetli. Yabancı diplomatlar, Bulgar işadamları, Sofya’nın zenginleri baloda.

Herkesin gözü 20 yaşında genç bir kızın üstünde. Kızın adı Dimitrina Kovaçeva. Kısaca “Miti” diyorlardı ona. ya da “Balkan Gülü.”  Gül yaprakları gibi narin, bir gül rengi gibi pembe yanaklı. Bulgar ordusunun ünlü generali, Savunma Bakanı Stylian Kovaçeva’nın kızı.

İsviçre’de eğitim görmüş, üç dil bilen, piyano çalan ve çok güzel dans eden biri. Bir ara Strauss’un ”Güzel Mavi Tuna” valsi çalmaya başlıyor ve herkes eşiyle dansa kalkıyor. Mustafa Kemal bir anda içinden gelen bir duyguyla, Miti’yi dansa davet ediyor. Piste çıkıyorlar ve müzik bitinceye kadar dans ediyorlar. Hiç bitmemesini dileyerek. O anlarda kıvılcımlar çakıyor ikisinin yüreklerinde. Adına aşk denilen insanlığın en yüce duygusu.

O geceden sonra sık sık buluşuyorlar, bazen bir kafede çay kahve içiyor, bazen buz pateni yapıyor, sanat, tarih, edebiyat, bazen de siyaset konuşuyorlar. Kültürler birbirine hitap ediyor, birbirlerini anlıyor.

Sofya’da yaşanan aşk herkesin dilinde. Evlenmeye karar veriyorlar. Mustafa Kemal kızı babasından istiyor. Baba ”Hayır,” demiyor ama ağzından “Evet” anlamına gelen bir söz de çıkmıyor.

Bulgar Sarayı rahatsız Aileye büyük baskı var. Osmanlı’ya karşı savaşmış bir general kızını bir Osmanlı subayına mı verecekti, yani? Olur muydu? 

Derken I. Dünya Savaşı “Geliyorum,” diyor ve Mustafa Kemal İstanbul’a dönüyor. Ardından hemen, Miti’yi bir mühendisle evlendiriyorlar. Sevgisiz ama düzeyli bir evlilik bu. Üç çocukları oluyor. 

 

İkisi de yıllarca unutamıyor birbirini. İmkansız aşk yıllarca sürüyor.

 

Miti son nefesini vermeden önce rüyasında Mustafa Kemal’i görüyor ve ablasına, “Dün gece rüyamda Kemal’i gördüm. Galiba artık kavuşuyoruz,” diyor. 

RUHLARI İSTEDİYSE MUTLAKA KAVUŞMUŞLARDIR.

NOT: Bu büyük aşk Bulgaristan’da kitap oldu, filim oldu, belgesel oldu. Yıllar sonra Miti’nin mezarı Türkiye’den gelen ziyaretçilere açıldı.


25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

26.03.2024 20:29:00

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI