“BU KARDEŞİNİZİ KAPIYA BIRAKTILAR”

Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’in, CHP’nin “kapıya koyuşu” ardından düzenlediği  “on yılda yaptıklarım, beş yılda yapacaklarım” toplantısı seçmen için, özellikle de CHP için çok önemli. “On yılda” neler yapmıştı Çetin, bundan sonra “neler” yapacak, sokağa çıktığında nasıl karşılanıyor, Çukurova’nın pazarcıları, esnafları, kadınları, gençleri neler diyordu acaba? Elbette “en çok” konuşulan da “neden CHP’den” ayrıldığı, “neden İyip’den” aday olduğu sorusuna verdiği yanıttı…

Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’in, CHP’nin “kapıya koyuşu” ardından düzenlediği  “on yılda yaptıklarım, beş yılda yapacaklarım” toplantısı seçmen için, özellikle de CHP için çok önemli. “On yılda” neler yapmıştı Çetin, bundan sonra “neler” yapacak, sokağa çıktığında nasıl karşılanıyor, Çukurova’nın pazarcıları, esnafları, kadınları, gençleri neler diyordu acaba? Elbette “en çok” konuşulan da “neden CHP’den” ayrıldığı, “neden İyip’den” aday olduğu sorusuna verdiği yanıttı…

Dışarıda çiseleyen bir “mart ortası” yağmuru, salonda yüzleri gülen bir kalabalık. Günün ortasında salonda bulunanlarda ne bir telaş/ sıkıntı, ne bir şaşırmışlık, ne de bir hırs gözlemlemedim! Yüzler gülüyor, salonda bulunanlar Çetin’in gelmesini bekliyor, geçmiş “on yılda” yaptıkları göz önünde olsa da, gelecek “beş yıl” için yapacaklarını duymak istiyor daha çok…

***

Salona girişi, “o giriş” sırasında sunucunun kulakları yırtan sesini “çok kez” duydum, tümünde de yadırgadım! Başta salonu dolduranlar “kim için” orada olduklarını biliyor olmalılar, öyleyse bu denli “çığlığa” ne gerek duyuluyor, bu güne değin anlamadım/ bundan sonra da anlamayacağım!

Herkes yerinde, iki ayrı video izletildi salonda; ilki, bu güne değin yapılan çalışmalar, açılan kreşler, sanatsal etkinlikler, emekliyi düşünmeler, kadın öncelikli çabalar… İkincisi, gelecekte yapmak istedikleri, ikiyüzellibin nüfuslu/ yeni bir kent, yağmur suyu düzenlemesi, geçmiş dönemde yapılanların daha da ileri düzeye ulaştırılması… 

***

Video gösteriminin ardından Başkan Çetin’in “gösterimi” ayrıntılaması bekleniyordu; öyle yapmadı! Hep öyle gördük ya; bir yandan koca ekrana “görseller”, yanına da kısa açıklaması konuldu, konuşmacıya elindeki sopayla gösterilerek okutuldu! Çetin, öyle bir şey yapmadı! Hiç onlarla saatlerce oyalanmak, şu oruç ayında gelenleri sıkmamak adına, giriş sözleri “biraz önce videoyu izlediniz, yaptıklarımız/ yapacaklarımız orada, ayrıntılarla yeniden zamanınızı almak istemiyorum, benim asıl üzerinde duracağım konu ‘buraya nasıl” geldiğimiz” biçiminde yorumlanabilir!

Çetin’in, konuşması sırasında “genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu” demesi, aslında her şeyi anlatıyor! Kırgınlığı o denli belliydi ki, sözünün bir yerinde “CHP’yi ben bırakmadım, bu kardeşinizi kapıya bıraktılar” dedi. Aday belirlenme sürecinde yaşadıklarını anlatırken, parti içerisinde yıllardır birlikte yürüdükleri, birlikte karar verdikleri isimlerin “kapıya bırakma” girişimini yapanlar olmasını düşünemiyor, haklı yananını göremiyor, gerekçesini düşünemiyordu. Çukurova’da geçmiş dönemde yaptıklarını anımsatarak “hizmet yapan birini böyle kapıya koymak insafsızlık” diye tanımlıyordu!

***

CHP’de bunca yaşananlardan, “kapıya konulma” öyküsü gerçekleşmesinden sonra, Meral Akşener’in partisine çağırmasına, Çukurova’dan aday göstermesine de saygısını belirtiyor! Ancak bir yanında “CHP’nin basiretsiz” yöneticilerine ayrı bir yer açıyor! Çukurova’da seçimin “çantada keklik” ya da “odunu koysak kazanır” olmadığını, başta Çukurova’yı çok iyi bilmek gerektiğini/ semt pazarlarını karıştıran bir adayla yola çıkılamayacağını Çukurovalıların değerlendireceğini söylüyor!

Gerek videoları izlerken, gerekse Çetin’i dinlerken, sözüne “ek” yapacak bir şey düşünmedim! Sahnede geçmiş/ gelecek üzerine konuşurken çok rahattı! Sabahın beşinde sokağa çıkması, herkesi dinlemeye çalışması, üretebileceği çözümleri düşünmesi sandıkta yer bulacak! Belli ki Çukurova’yı kale bilenler de, bu yaşananların bedelini ödeyecek! 


Oktay EROL

20.03.2024 19:27:00

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI