Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 2024 yılının 1 Mayıs İşçi Bayramını İstanbul’da Taksim Meydanında kutlama kararı aldı. Bunu da ilan etti.  Bu bir anayasal hak:

Anayasa’nın “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı başlıklı” 34. Maddesine göre “Herkes önceden İZİN ALMADAN silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.    

Dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak için yetkili makamlardan izin almak gerekmez!

Anayasa’nın bu hükmüne karşı İstanbul Valiliği her yıl “Taksim’de 1 Mayıs olmaz” diyor.

Oysa bu karar valiliğin tasarrufunda değil işçi sendikalarına ait bir karardır. Valiliğin bu tavrı 2023 Aralık ayında DİSK’in başvurusu sonucu Anayasa Mahkemesi tarafından “Hak İhlali” olarak kabul edildi.

Yani AYM dedi ki: Taksim Meydanını işçilere yasaklayamazsınız!

Bu durumda kim “yasa-dışı” konumda?

Bir yanlışlık olmasın devlet kurumlarından söze diyoruz, Murat Kurum’dan değil!

Devletin yasaları devlet kurumlarını bağlar.

2008 yılında İstanbul Valisi Muammer Güler idi. 1 Mayıs için öylesine abartılı önlemler aldık ki, İstanbul’da hayatı felç etti. Boğaz Köprüsü üzerinden Rumeli yakasına geçecek olanları vukuatlı kimlik kontrolüne tabii tuttu.

Bunun nasıl bir işkence olduğunu yaşayanlar bilir. Nüfus kâğıdının üzerindeki tüm bilgiler görevli memur tarafından el yazısıyla bir deftere yazılır. Bir kişi için en az 5 dakikaya ihtiyaç ortaya çıkar. Gazeteciler o gün için tarihi bir tespit yaptılar:

“İstanbul’a 1453’ten bu yana en büyük kuşatma!”

Doktorlar ameliyatlarına gidemediler. Ortaya çıkan tepkiler üzerine Vali Güler şu “zavallı” açıklamayı yaptı:

-Beni eleştiriyorsunuz ama işçiler ya Taksim’e çıksalardı?!!

Aradan iki yıl geçti. 2010 yılında Taksim engellemelerine son verildi. Alana “Taksim 1 Mayıs Meydanı” adını veren işçiler dört yıl burada kutladılar İşçi Bayramını… Devlet, polisi işçilere saldırmaktan alıkoydu. Hiçbir olay çıkmadı.

Taksim’de DİSK’in düzenlediği son 1 Mayıs İşçi Bayramı 1978’de idi. 2010’da 32 yıl geçmişti engellemeler, tazyikli sular, biber gazları, yerde sürüklemeler,  gözaltılar, tutuklamalar ve ardından açılan davalarla dolu…

1 Mayıs 2010 günü alandan canlı yayın yapmayan televizyon yoktu. Ben de “kıdemli 1 Mayısçı” olarak hepsinin konuğu oldum. Bunlardan birinde 2008’i hatırlattım. Vali Güler’in savunmasını tekrar ettim:

-Vali iki yıl önce ‘ işçiler ya Taksim’e çıksalardı ne olurdu?’ demişti. Dönüp şu meydana bakalım şimdi. İşte böylesi düğün bayram olurdu. Bakın şurada Vali yanında İstanbul Emniyet Müdürü var. İşçiler onlarla ilgilenmiyor farkında bile değiller!

Eğer devlet “yaptırmam” diye işçilerle inatlaşmıyorsa olay falan da çıkmıyor.

Devlet yurttaşları ile inatlaşmaz, onların hayatlarını kolaylaştırır, güçlük çıkarmaz yardımcı olur!

Ayrıca Taksim iktidar cenahındakilere her daim açık… 15 Temmuz darbesi esnasında AKP’li Cumhurbaşkanı herkesi sokaklara meydanlara davet etmişti. Bir ayı aşkın süre sakallı cübbeli erkekler, takkeli çocukları ve türbanlı eşleriyle gece yarılarına kadar Taksim’de konser dinleyerek “demokrasi mücadelesi” verdiler! Devlet aynı demokratik tutumu işçilere karşı da göstermelidir.

Devlet Anayasa’nın 34.maddesini okusun.

Sonra Anayasa Mahkemesinin kararını görsün.

Yasaların en üstüne bulunan Anayasa’ya uysun:

-Devlet işçilere saygı göstersin 1 Mayıs huzur içinde kutlansın!