İtibar, başkalarının bizim hakkımızda sahip olduğu düşüncelerin tamamıdır. Bireyler gibi kurumların da itibarı vardır ama biz burada bireysel itibar üzerinde duracağız.
İnsanlar davranışlarıyla, konuşmaları sırasında ortaya koyduğu jest ve mimikleriyle, düşüncelerini anlatırken kullandığı kelime üslubuyla, etrafındakiler arasında bir saygınlık uyandırabilir. Ya da bunu tamamen tersi olabilir ve tüm çevresini kendisinden uzaklaştırır.
İnsanların kendini gerçekleştirme sürecinde, Maslow’un beş basamaklı “İhtiyaçlar Hiyerarşisini” bilmeyen yoktur. Bu beş ihtiyaç, bir hiyerarşi içinde sıralanır ve biri diğerinin yerine geçemez. Tabandan tavana doğru sıralanan bu ihtiyaçlardan bir alttaki gerçekleştirilmeden, bir üst basamağa geçilemez.
Öncelikle bu beş ihtiyacı sıralayıp özetleyelim, sonra tekrar itibara döneriz.
İtibar; saygın ve güvenilir olma, şan, şöhret ve ün kavramlarını içinde barındıran önemli bir değerdir. Bu değere sahip olmak, maddi değerlere sahip olmakla sağlanamaz. Bir arabanız varken sağladığınız itibarı, beş araba daha alarak, beş katına çıkaramazsınız. İnsan olarak sahip olduğunuz itibarı kendinize köşkler, saraylar yaptırarak, katlayamazsınız.
Lütfen çok yakın zamandaki belediye başkan adaylarını, ya da seçimi kaybeden mevcut başkanlarını hatırlayın. Bir adaya 700 dairesi var diye daha çok mu saygı gösterdiniz? Odasını saraya dönüştüren hırsızı, altın varaklı mobilyası var diye af mı ettiniz yoksa tiksindiniz mi? Beş yüz metre ötedeki belediyeye dünyanın en pahalı makam arabasıyla giden hırsızın iki tane de uçağı olsa sizin için daha mı itibarlı olur?
Yemek yediğiniz restoranda, yemek bedelinin yarısı kadar da bahşiş verince gördüğünüz muamele itibar değil, verdiğiniz rüşvetin karşılığıdır.
İtibar insanın sahip olduklarıyla değil, kimliği, kişiliği, karakteri ve toplum içindeki saygınlığıyla ölçülür.
Bu saydıklarımız ışığında, tasarruf etmeniz gerekse, neleri feda edebilirsiniz?
ANLATMAYA ÇALIŞTIM AMA