TEK SEÇENEK “SEÇMEKSE” EĞER…

Bir gariplik yok mu? Ekonomi büyüyor, nüfus artışı önceki yıl binde yedi gerçekleşmesine karşın geçtiğimiz yıl binde bire geriliyor, gıda ürünlerinin ederine ulaşılamıyor, et/ süt/ yumurta gibi hayvansal besinler dar gelirlilerin sofralarından uzaklaşıyor,

Bir gariplik yok mu? Ekonomi büyüyor, nüfus artışı önceki yıl binde yedi gerçekleşmesine karşın geçtiğimiz yıl binde bire geriliyor, gıda ürünlerinin ederine ulaşılamıyor, et/ süt/ yumurta gibi hayvansal besinler dar gelirlilerin sofralarından uzaklaşıyor, adaylar yerel seçim nedeniyle gerçekleştirdikleri kampanyalarda billboard savurganlığını/ şatafatını sürdürüyor, yerel seçim öncesinde birbiriyle yarışan “beş yılda yakacaklarım” listesine her gün yenisi ekleniyor!

Gerçekten, bunca yaşanan “gereksizlikleri” garipseyenlerden değil misiniz? Halkın “yaşamına” dokunup/ dokunmadığı, geleceğine katkı yapıp/ yapmayacağı hiç önemli değil nedense! Jean-Paul Sartre’ın “eğer insan açlıktan ölüyorsa, seçim hakkının ona ne yararı olabilir” diye sorması haksız mı? “Seçmen” adı verilen yurttaşa, “özgür istencine” göre belirlemetmedikleri “adayların” biraz daha doyabilmesi uğruna ne gariplikler yaşatılıyor böyle umursamaza, görgüsüzce…

***

Sayı, her söyleyene göre değişkenlik göstersede, onbeş milyon emeklinin varlığından söz ediliyor! Yapılan bir araştırmaya göre de, Türkiye’de yaşayan emeklilerin yaşamlarının nitelik, gönenç, sağlık bakımından “en gerilerde” olduğu, ayrıca Türkiye’deki emeklilerin gelir bakımından dünyada sonuncu sıralarda yerini aldığı belirtiliyor!

Yalnız onbeş milyon emekli değil, buna asgari ücretlileri; Tüik’in belirlediği “açlık sınırı” altında kalan tüm dar gelirlileri eklediğinizde sayı nüfusun büyük çoğunluğunun nitelik, gönenç, sağlık bakımından gerilerde olması “iktidarı” da, “muhalefeti” de düşündürmesi gerekmiyor mu?

***

Ülke ekonomisi büyürken, yoksulluğun da büyümesine tanık oluyoruz! Geçtiğimiz günlerde, emeklilerin yaşamlarını iyileştirmek için atılacak “bazı adımların”, ülkede tüm yatırımları durduracağı ileri sürüldü! Sözüm ona emeklilerin, dargelirlilerin yaşamlarının “iyileştirilmemesi” uğruna, ülke nüfusunun “küçük bir katmanının” büyümesinin sağlandığı/ yeğlendiği vurgulandı! 

Çeşitli kentlerde yerel seçim öncesi alanları dolduranların, “beş yılda yakacaklarım” listesi anlatılanların aynı “dargelirliler” olduğu, gözden uzak tutuldu! Sıkça yineliyorum; bağışlayın! “İktidarın”, yirmiiki yıllık serüvenini unutarak “yapacaklarım” diye kuracağı tümcelerin “inanılır” yanı var mı? Ülkede bunca sorunların yaşanmasına neden olan, yirmiiki yıllık “iktidardan” başka kim? Nüfus artışının belirgin biçimde gerilemesinin, gıda ürünlerin yerinde durmamasının, birçok mevsimsel ürünlere dargelirlinin “alım gücünün” yetmemesinin nedenini “iktidar” bilmemek garip gelmiyor mu?

***

Eğer yirmiiki yıldır, yaşanan tüm sıkıntılara karşın “iktidar” partisi ülkenin “en büyüğü” olmayı sürdürüyorsa, orada “muhalefet” sorunu var, demektir! Pazarda, sokakta, mutfakta herkesin gözleri önünde oluşan gelişmelerin “muhalefetçe” işlenemediği, seçmene sunulamadığı sonucunu çıkarıyor!

İnsanlar “iktidardan” uzaklaşmak istiyor, ancak karşılarında “iktidardan” farklı eylem planı olduğuna inandığı bir “muhalefet” yok! Bir de üstelik, kendilerini “iktidardan” ayrı tutmak için elle tutulmayacak “reklamlar” peşinde koşuşturuyorlar! Yurttaşın önünde “seçmek” gibi, “seçmeme” seçeneği olduğuna da inanmak istemiyorlar! Öyle mi dersiniz? 


Oktay EROL

6.03.2024 16:00:00

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI