İlhan Arsel’in kitaplarıyla ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum ama ilk okuduğum kitabı hala baş ucu kitaplarımda biridir: Şeriattan Kıssalalar. Sonra da hangi kitabını bulabildiysem okudum. Hepsi son derece açık anlaşılır, sağlam fikirlere dayanan, her iddiasını kaynak, sayfa, belge ve kıyaslarla ispatlayan akıl dolu kitaplar.
Turan Dursun’la abi-kardeş ilişkilerini ve birbirlerine yazdıkları mektupları okudum”
Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden “Bakanların Siyasi Sorumlulukları ve Lordlar Kamarası” adlı çalışmasıyla “hukuk doktoru” unvanını aldı. Otuz yıl Ankara Üniversitesi’nde Anayasa Hukuku dersleri verdi.
1955 yılında, Ankara Üniversitesi ile New York Üniversitesi arasında yapılan “Öğretim Üyesi Mübadelesi Sözleşmesi” gereğince iki yıl New York Üniversitesinde çalıştı.
1960’ların sonuna doğru, Türkiye’nin şeriat felaketine doğru sürüklendiğini görünce, öğrencilerine, “Bu ülkede artık anayasa hukuku öğretimi yapılamaz,” diyerek derslerine son verdi.
1960 ihtilalinden sonra Ord.Prof. Sıddık Sami Onar başkanlığında “Anayasa Ön Tasarısı” hazırlamakla görevlendirilen heyette görev aldı. Daha sonra “Kurucu Meclis Ön Tasarısı”nı hazırlayacak beş kişilik bilim komisyona üye seçildi.
1966 yılında, Ankara Polis Enstitüsü’nde görevliydi. Bir gün aniden istifa etti. Gerekçesi enstitü yöneticilerinin iki öğrencinin düşüncelerini özgürce ifade etmelerine engel olmalarıydı.
1966’da Cevdet Sunay tarafından Cumhuriyet Senatosu’na “Kontenjan Senatörü” olarak atandı.
1969 yılında, bu sefer Ankara Üniversitesi’ndeki görevinden istifa etti. Gerekçesi yine aynı idi. Öğretim üyelerinden pek çoğu, toplum sorunları karşısında suskun kalıyor, ülkenin şeriat karanlığına sürüklenmesine ses çıkarmıyorlardı.
Ayrıldı Türkiye’den ve New York Üniversitesinde “Dünya Ülkeleri Anayasaları” adlı çalışmalara katıldı.
Her zaman özgür düşüncenin, cumhuriyetin ve laikliğin savunucusu oldu. İslam şeriatını bilim ve akılla eleştiren düşüncelerin öncülüğünü yaptı. Ancak dinler konusundaki bilimsel ve eleştirel yaklaşımları, yobaz kesimlerin tepkisine sebep oluyordu. Ölüm tehditleri çok sıklaşmıştı. Gitti Amerika’ya yerleşti ve ne yazık ki, son nefesini çok sevdiği vatanından uzakta verdi. 7 Şubat 2010.
Ona “Türkiye’nin Lutheri “ diyenler haksız mı? İrticanın gemi azıya aldığı, tarikatların holdingleştiği, merdiven altındaki sıbyan mekteplerinin kolejleştiği, orta dereceli okulların cami imamlarının insafına bırakıldığı şu günlerde Cumhuriyet’in devrimci ruhunu şahlandırmak için İlhan Arsel gibi mangal yürekli insanlara o kadar ihtiyacımız var ki.
Şu maskaralığa ve iki yüzlülüğe bakar mısınız? Kuran bir çok dile çevrilerek dağıtılıyor. Amaç dinsizlerin okuması ve Müslüman olmaları imiş. Ama buna karşılık Kuran’ın Türkçeye çevrilmesi günah. İnternette bir yobaz bar bar bağırıyor, “İslamın ana dili Arapçadır. Türkçe ondan sonra gelir. Arapçayı öğrenmeden, Türkçeyi öğrenmemelisiniz,” diye
AH, İLHAN ARSEL AH,
