MAVİ GÖZLÜ DEV

MAVİ GÖZLÜ DEV

Paul Newman…Küçük yaşta babasını kaybetti. Bir yandan babasından kalan dükkanı işletirken, bir yandan da okumaya çalışıyordu.
Pilot olmak istedi. Ama renk körü olduğu ortaya çıkınca, o da donanmaya katıldı. II. Dünya Savaşının en kızgın günleriydi. Okinawa’ya çıkacaklardı. Ekibin başı hastalanınca gidiş ertelendi. Bu da Paul Newman’ın hayatını değiştirdi.
Bu sırada ilk eşi JacquelineWitte ile tanıştı. Dükkanı sattı, tiyatrocu olmak için ActorsStudio’ya kaydoldu. Güzel yüzüyle hemen dikkatleri çekti. İlk filmi “Gümüş Kupa” kötü bir denemeydi. Bu filmi hiç sevmedi ve etkisinden de uzun sürekurtulamadı.
“Yukarıda Biri” isimli bir film çevrilecekti. Başrolde James Dean oynayacaktı. Ama James aniden bir trafik kazasında ölünce, rolü Paul’e verdiler. Bu film onun hayatındaki dönüm noktalarından biri oldu. Ardından, William Falkner’ın bir hikayesinden filmleştirilen “Uzun Sıcak Yaz”Paul’ü klasikler arasına soktu.
Bu filmi çevirirken rol arkadaşı JoanneWoodward’aaşık oldu. Ama Joanne için Paul güzel bir yüzden başka bir şey değildi. Üstelik Paul evliydi. Ama, ”İlk karımı terk ettiğim için kendimi hep cehennemde hissettim. Suçluluk duygusu beni ömür boyu terk etmedi,” demesine rağmen, boşandılar ve Joanne ile evlendi. Birini anmak diğerini de anmaktı. Çünkü artık tek kişi olmuşlardı. Ölünceye kadar ayrılmadılar. Gece hayatı hiç olmadı. “Evde biftek varken, neden dışarıda hamburger yiyeyim,” diyordu.
Yıldız oldu. Dünyanın zirvesine çıktı. Akademi, Altın Küre, Cannes ve Emmy ödülü sahibi oldu.Mavi gözleriyle bütün kadınların hayalindeki sevgiliydi. Sayısız ve sanat değeri olan film yaptı. Dünyanın parasını kazandı.
Hayır, burada onun filmlerinden ve sanatından bahsetmeyeceğim. Ben İNSAN ve ADAM Paul Newman’ı hatırlatmak istiyorum. Filmlerini istediğiniz yerde bulabilirsiniz.
Paul, en zor durumlarda bile sesini çıkartmaktan, inandığını söylemekten korkmayan bir ADAMDI. Vietnam Savaşına karşı çıktı. Yıllarca siyahların haklarını savundu. Sosyal haklar ve yoksulluk için savaştı. Martin Luther King’e açıktan destek verdi. Yaptıkları, dönemin Amerika’sında cesaret işiydi. Tehditler aldı, umursamadı. Başkan Nixon’ındüşmanları listesinde 19.sıradaydı. Bundan korkmak yerine, gururla kabullendi.
Baba mesleğine döndü. Sinemadan kazandığı parayla, “Newman’sOwn” adlı büyük bir gıda şirketi ve bir vakıf kurdu. Çok karlı bir işti. Bütün kalbi ve ruhuyla “Daha İyi Bir Dünya” için çalışıyordu. Kazandığı bütün parayı hastalar, yoksullar, yardım kuruluşları, Güney Afrika’da acı çeken insanlar, çevre ve tiyatrocu gençler için harcadı.
Sigara tiryakisiydi. Akciğer kanserine yakalandı ama mücadelesine hiç ara vermedi. İnsanlara yardımı 83 yaşında, son nefesini verinceye kadar sürdürdü.
Hayalindeki mezar taşında, “Burada yatan Paul Newman’dır. 43 yaşında gözleri maviden kahverengiye döndüğü için yaşamını yitirdi,” yazılsın istiyordu. Çünkü sadece mavi gözleriyle dikkat çekmemek için hep güneş gözlüğü kullandı.
SİNEMA VE TELEVİZYON İÇİN AYIRACAK ÇOK VAKTİM YOK. AMA…
• O MAVİ GÖZLÜ DEVİN BİR FİLMİNİ NEREDE GÖRSEM, SOLUKSUZ İZLEMEYE ÇALIŞIRIM.

• BİR FİLM YILDIZI VEYA BİR FİLMDEN ZİYADE, BİR İNSANI SEYRETMEK VE
BİR ADAMI HATIRLAYIP SAYGI SUNMAMA VESİLE OLMASI İÇİN.

25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

20.02.2020 19:12:56

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI