“MESLEK İNSANLARI SÜREKLİ KENDİNİ YENİLEMELİDİR”
Manşet Haber 26.03.2017 18:32:52 0

“MESLEK İNSANLARI SÜREKLİ KENDİNİ YENİLEMELİDİR”

“MESLEK İNSANLARI SÜREKLİ KENDİNİ YENİLEMELİDİR”

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi, İnşaat Yönetimi Çalıştayı düzenledi. İMO Adana, Antalya, Gaziantep, Hatay, İzmir, İstanbul, Manisa, Mersin ve Samsun Şubelerinden, Niğde ve Elbistan temsilciliklerinden katılan çok sayıda inşaat mühendisi, gün boyu süren çalıştayı ilgiyle takip etti..imo_calistay_cemal_gokce (2)
İMO Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe, bilginin ve teknolojinin sürekli kendisini yenilediği bir dünyada yaşadığımızı belirterek bu yeniliklere ayak uydurabilmek için iyi bir eğitim sürecinin yanı sıra meslek insanlarının kendilerini yenilemeleri gerektiğini ifade etti. Can ve mal güvenliği ile ilgili olarak hizmet üreten inşaat mühendisliği mesleğinin mensupları olarak yeni bilgilere ulaşılması ve bu bilgilerin kullanılır hale getirebilmesi için çalışmalar yürüttüklerini vurgulayan Gökçe, “Adana’da düzenlenen İnşaat Yönetimi Çalıştayı’nı bu nedenle önemsiyoruz. Düzenlediğimiz sempozyum, çalıştay ve kongreler, inşaat sektörünün farklı yanlarını tartışmamıza, kendimizi yenilemeye aracılık ediyor” dedi.
Cemal Gökçe ayrıca, inşaat mühendislerinin analitik düşünen, bilimsel doğruların öncülüğünde hareket eden insanlar olduğunu ve bu nedenle tek adam değil parlamenter sistemden yana olduklarını vurguladı.
“İŞBİRLİĞİ SAĞLAMALI”
İMO Adana Şube Başkanı H. Çağdaş Kaya ise dünyada, özellikle 2000‘li yıllardan sonra yaşanan teknolojik gelişmelerin sonucunda, inşaat projelerinde kullanıma uygun, oldukça etkin yönetim araçları geliştirildiğini ve çalışmaların devam ettiğini belirtti. Bu gelişmelerin ortaya çıkardığı, bilgi ve vizyonun ülkemizde etkin kullanımını sağlamanın odalarına ve inşaat mühendislerine düşen bir görev olduğunu belirten Kaya, bugünün yaşam koşullarında teknolojik olanakların yanı sıra, tasarım ve uygulama aşamalarında; sosyolojik, psikolojik, ekolojik ve kültürel etkileşimlerin de değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.imo_calistay_cemal_gokce (3)
Kaya, “Üniversitelerde inşaat yönetimi eğitiminin niteliğinin artırılması ve konuyla ilgili akademik çalışmaların, bilginin ve araştırmaların paylaşılması önemlidir. Bu nedenle; Oda, üniversite ve inşaat sektörü işbirliğinin sağlanması yönünde çalışmalar yürütülmelidir” diye konuştu.
Seyhan Belediyesi Hukuk ve İdari İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Türkan Eşli’nin moderatörlüğünde yapılan çalıştayda, İnşaat Mühendislerinin hukuksal alanda karşılaştıkları konulara ilişkin Avukat Mustafa Çinkılıç ve İnşaat Yüksek Mühendisi Batu Atagündüz yer birer sunum yaptı. İnşaatlarda İş Sağlığı ve İş Güvenliği konusundaki ikinci oturumda, İnşaat Mühendisi Beste Ardıç, İnşaat Mühendisi Cem Kafadar ise Şantiye Tekniği ve Planlanmasını anlattı.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°