MUHALİFLER  OLAĞANÜSTÜ KURULTAY ÇAĞRISI BEKLİYOR
Manşet Haber 13.08.2018 16:44:42 0

MUHALİFLER OLAĞANÜSTÜ KURULTAY ÇAĞRISI BEKLİYOR

MUHALİFLER OLAĞANÜSTÜ KURULTAY ÇAĞRISI BEKLİYOR




Cumhuriyet Halk Partisi’nde Muharrem İnce öncülüğünde Ankara’da toplanan ve olağanüstü kurultay çalışması yürüten muhalifler olağanüstü kurultay ısrarını sürdürüyor.

CHP’deki muhalifler Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'ndan kurultay çağrısı yapmasını bekliyor.  Muhalifler, çağrının karşılık bulmaması durumunda da tüzük kurultayı çağrısı için imza toplanmasını kararlaştırdı. Bu konuda yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:

Bugün yaşadığımız büyük rejim krizi hızla ekonomik krize dönmüştür. Türk Lirası yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmekte, halkımız fakirleşmekte, ülkemiz felakete sürüklenmektedir. Ortaya çıkan ağır kriz koşulları, siyasi partilerde değişimi zorunlu kılmaktadır.

“Sorumluluk yeniden Türkiye’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi’ndedir. CHP Türkiye’de yeniden İktidar alternatifi olmak zorundadır. CHP değişmeli, yeniden halkımıza umut olmalı ve iktidar yürüyüşüne başlamalıdır.

24 Haziran 2018 seçimleri sonrasında ortaya çıkan ekonomik ve siyasal tablo karşısında yurttaşlarımızın, seçmenlerimizin ve üyelerimizin talebi “değişim ve umut” olmuş ve bu beklenti partimizin Olağanüstü Kurultayını toplanmasını gündeme getirmiştir.

Olağanüstü Kurultayın yapılması için sayısal yeterlilik sağlanmış, siyasal irade ortaya konulmuştur. Bununla birlikte asıl tartışmanın sayısal yeterlilik olmadığı, siyasal ve politik olarak alınan tutumun ve iradenin asıl tartışma konusu olarak ele alınması gerektiği vurgulanmıştır.

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal koşullar ve yakın zamanda gerçekleşecek yerel seçimler nedeniyle ve partimizde tartışılan yapısal sorunlar karşısında yükselen Değişim ve Umut talebiyle Olağanüstü Kurultayın toplanması zorunlu ve ertelenemez hale gelmiştir.

Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, Olağanüstü Kurultay çağrısıyla açığa çıkan bu sayısal ve siyasal iradenin demokratik ve meşru talebini çok geç olmadan yerine getirmelidir. Olağanüstü Kurultay bir an evvel toplanmalıdır.

Partiyi yargıda tartıştırmayacağız dedik ve sözümüzün sonuna kadar arkasında duracağız.
Olağanüstü Kurultay çağrısının yapılmaması halinde tüzüğümüzün verdiği tüm demokratik hakları, Tüzük Kurultayı da dahil olmak üzere kullanacağız.

Ertelenemez ihtiyacımız olan yapısal sorunlarımızın tartışılacağı yer kurultaydır. Kurultayı yapmayarak partimizi kamuoyunda tartıştırmaya devam etmek doğru değildir. Partimizi kamuoyunda tartıştırmanın sorumluluğu meşru ve haklı kurultay talebini yerine getirmeyenlere ait olacaktır.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°