“MUMCU’NUN ANITINI MEYDANA DİKELİM”
Manşet Haber 23.01.2017 09:05:55 0

“MUMCU’NUN ANITINI MEYDANA DİKELİM”

“MUMCU’NUN ANITINI MEYDANA DİKELİM”

Ankara’da 24 yıl önce evinin önünde otomobiline konulan bombanın patlatılmasıyla katledilen gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun yazdıklarının, Cumhuriyet kazanımlarına yönelik saldırılar göz önüne alındığında çok daha iyi anlaşıldığını kaydetti. Mumcu’nun aydınlanma devriminin öncülerinden olduğunun altını çizen Barut, “Cumhuriyeti, bağımsızlığı, özgürlüğü ve hukukun üstünlüğünü savunan, cesur ve aydınlık kalem Uğur Mumcu’yu özlemle, minnetle, rahmetle anıyoruz” dedi.
CHP İl Başkanı Ayhan Barut, 24 Ocak 1993 tarihinde evinin önünde bombalı suikastla katledilen gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü nedeniyle bir anma mesajı yayımladı.ayhan_barut_il_baskani
Karanlık güçler tarafından kalleşçe katledilen Uğur Mumcu’nun, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan aydınlanma devriminin yılmaz savunucularından biri olduğunun altını çizen Barut, Cumhuriyete ve Cumhuriyet devrimlerine yönelik saldırıların doruk noktasına ulaştığı günümüzde; Uğur Mumcu gibi cesur, ilkeli, bağımsızlık, özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren gazetecilere her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Uğur Mumcu’yu katleden karanlık güçlerin 24 yıldır ortaya çıkarılamadığının altını çizen Barut, gizli bir elin cinayetin üzerindeki sis perdesinin kalkmasına engel olduğunu belirtti.
Araştırmacı gazeteciliğin öncüsü ve simgesi olan Uğur Mumcu’nun aynı zamanda çok ileri görüşlü bir gazeteci olduğunu dile getiren Barut, Mumcu’nun Cumhuriyete ve Cumhuriyet kazanımlarına yönelik
tehditleri yıllar önce yazılarında ve kitaplarında detaylı bir şekilde aktardığını hatırlattı.
Türkiye’de son dönemde yaşananlar dikkate alındığında Mumcu’nun haklılığının açık bir şekilde ortaya çıktığını dile getiren Barut, “Bu karanlık günlerden yine Cumhuriyeti kuran düşüncenin ışığı ve Uğur Mumcu gibi düşünceleriyle bizleri aydınlatan yürekli yurttaşlarımız sayesinde çıkacağız. Her karanlığın sonu aydınlıktır. Bağımsızlığı, özgürlüğü ve hukukun üstünlüğünü, Cumhuriyeti, demokrasiyi kendine yaşam felsefesi edinen yurtsever Uğur Mumcu’yu aramızdan ayrılışının 24. yılında özlemle, minnetle, rahmetle anıyoruz” diye konuştu.
MUMCU’NUN ANITINI MEYDANA DİKELİM
Uğur Mumcu’nun adının Adana’da tren istasyonu önündeki meydanda yaşatıldığını anımsatan Barut, Mumcu’nun fikirlerinden ve adından rahatsız olan bir kesimin meydanı “İstasyon Meydanı” olarak kullandığına dikkati çekti. Adana Büyükşehir Belediyesi’ne “Meydana Uğur Mumcu’nun büstünün ya da heykelinin dikilmesi” yönünde çağrıda bulunan Barut, “Gericiliğe, bağnazlığa karşı bağımsızlık, özgürlük, demokrasi ve hukukun üstünlüğü mücadelesi veren Uğur Mumcu’nun anıtı o meydana yakışır” şeklinde konuştu. ugur_mumcu_meydani_adana

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°