Narenciye ihracatında iadeler açıklansın
Manşet Haber 2.12.2012 20:47:06 0

Narenciye ihracatında iadeler açıklansın

Narenciye ihracatında iadeler açıklansın

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1 milyar doların üzerinde ihracat yapılan narenciyede, diğer üretici ülkelerle rekabet edilebilmesi için maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini bildirdi.

Şemsi Bayraktar, 2011 yılında 3 milyon 613 bin 766 ton olan narenciye üretiminin, bu yıl yüzde 4,44 azılışla 3 milyon 453 bin 385 bin tona ineceğini belirtti. Üretimde meydana gelen bu düşüşte geçen yıl meydana gelen dolu nedeniyle ağaçların zarar görmesi etkili olduğunu vurgulayan Bayraktar, Mersin’de Kasım ayının başında meydana gelen aşırı yağışların ürünleri olumsuz etkilediğini ve rekoltenin tahmin edilenin altında olacağının beklendiği bilgisini verdi.

AŞIRI YAĞIŞ CÜRÜTTÜ

Bayraktar, özellikle limon üretiminde önde gelen Erdemli ilçesinde meydana gelen aşırı yağışların daldaki üründe çürümeye neden olduğunu bunun rekoltede düşüşe yol açtığını belirterek, “Dolu, don, yağış, kuraklık gibi iklim faktörlerinde meydana gelen değişimden en fazla etkilenen kesim üreticilerimiz olmaktadır” dedi.

Narenciye üretiminde Akdeniz ve Ege bölgelerinin öne çıktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Narenciye taze tüketimin yanında meyve suyu, konsantre, reçel, marmelat olarak kullanılabildiği gibi kabuklarından da esans elde edilebilmektedir. Narenciye, içerdiği organik asitler ve vitaminler (C ve B) bakımından beslenmedeki önemi büyük olup, vücutta toksinlerin atılmasında önemli rol oynadığı söylenmektedir. Narenciyenin gribal enfeksiyonlara dayanıklılık sağlamada, kalbi kuvvetlendirmede, kan damarlarını ve kılcal damarları güçlendirmede, kanı temizlemede, sinirleri yatıştırarak bedeni ve zihni yorgunlukların giderilmesinde, diş etlerini güçlendirmede oldukça faydalı olduğu öne sürülmektedir. Özellikle kış mevsimine girmeye başladığımız bugünlerde vücut direncinin artırılmasına katkı sağlayan önemli bir ürünümüzdür.

Narenciye üretimi, bölgelere göre dağılımına baktığımızda üretimin yüzde 85,3’ü başta Mersin, Adana, Antalya, Hatay illerimiz olmak üzere Akdeniz Bölgemizde gerçekleşmiştir. Bu bölgemizi yüzde 13,7’lik payla Ege Bölgemiz izlemektedir. Ege Bölgemizde ise Muğla, İzmir ve Aydın narenciye üretiminde öne çıkan illerimizdir. Balıkesir, Çanakkale, Rize, Artvin gibi illerimizin olduğu Marmara ve Karadeniz bölgelerimizin üretimdeki payı ise yüzde 1 düzeyindedir.”

Üretim maliyetlerinin yüksekliğinin narenciye üreticileri için de geçerli olduğunu, diğer üretici ülkelerle rekabet edilebilmesi için maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Bugün gelinen noktada uluslararası arenada var olmak her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Ülkemizin 2011 yılı itibarıyla narenciyeden elde ettiği ihracat geliri 1 milyar 70 milyon doları aşmıştır. Elde ettiği ihracat geliriyle ve üretim miktarıyla ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunan bu üretim dalından, gereği gibi istifade edilebilmesi bakımından,

Üretimden pazarlamaya kadar olan bütün aşamalarda eğitim ve yayım faaliyetlerine gereken önem verilmeli, Tanıtım faaliyetleriyle iç tüketim artırılmalı, Dış pazarda rekabet gücücümüz artırılmalı, üreticilerimizin rekabet edebilmesi için maliyetler düşürülmeli, Gübre, mazot gibi üretim girdilerinin desteklenmesinin yanı sıra,  ilaçlama, depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurlar da mutlak surette desteklenmeli, girdilerdeki KDV oranları indirilmeli, Ürün ve kalite kaybı olmaksızın daha uzun sürede ürün arzının sağlanması, üreticinin kayba uğramaması bakımından depolamaya özel önem verilmeli, soğuk hava depoları artırılmalı, Üreticilerimizin pazarlama problemlerinin çözümü bakımından, üretici birlikleri finansman bakımından güçlendirilerek daha aktif hale gelmeleri sağlanmalı, Marka oluşturulmalı, yeni pazarlar bulunarak ihracat artırılmalı, Bu üretim dalından menfaat elde eden tüm taraflar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlanmalı, İhracat iadeleri sezon öncesinde açıklanmalıdır.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°