NARENCİYE İHRACATINDA RUSYA KRİZİ
Manşet Haber 18.11.2018 17:30:40 0

NARENCİYE İHRACATINDA RUSYA KRİZİ

NARENCİYE İHRACATINDA RUSYA KRİZİ

Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, Rusya’ya narenciye ihracatında yaşanan sorunların üreticiyi zor durumda bıraktığı gibi bölge ve ülke ekonomisine de zarar verdiğini belirterek, çözüm önerileri sundu.

Başkan Doğru, konuya ilişkin açıklamasında, ülkemizin 4.8 milyon tonluk narenciye üretiminin 1.7 milyon tonunun ihraç edilerek, 900 milyon dolar civarında döviz girdisi sağladığını vurguladı.

Narenciyenin Türk tarımının önemli merkezlerinden olan Adana, Mersin ve Hatay illerinde yoğun olarak üretildiğine dikkati çeken Başkan Doğru, bu yörelerdeki narenciyenin kış aylarında biten tarım işçiliği için hasat, paketleme ve budama gibi ihtiyaçlarla istihdam da yarattığını ifade etti.

Bu yıl yükselen kurlarla ihracat şansı artan narenciyede sezon başından beri yaşanan sorunlara vurgu yapan Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Doğru, “İhracatımızın %60’ının yapıldığı Rusya Federasyonu tarafından uygulanan engellemeler ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle ihracatımız yavaşlamakta ve üreticimizin dal fiyatları her geçen gün düşerek çiftçimize olumsuz yansımaktadır.”

Başkan Doğru, mevcut durumdan üreticinin yanı sıra bölge ve ülke ekonomisinin etkilenmemesi için narenciye ihracatının önünü açacak bazı önlemlere acil ihtiyaç bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti

“Uzun yıllardır verilen DFİF (Destekleme Fiyat İstikrar Fonu) kaynaklı ihracat desteği 120 TL’den geçen yıl 50 TL’ye düşürülmüş, bu yıl ise henüz açıklanmamıştır. Bu ihracat desteğinin bir an önce açıklanması ihracatçımızın rekabet gücünü arttıracaktır.”

Başkan Doğru, narenciye ihracatına zorluk çıkaran Rusya Federasyonu’na Tarım Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı yetkililerinden oluşan bir heyetin gönderilip soruna çözüm aranması gerektiğini belirterek, “Analiz yaptırma bahanesiyle bekletilen Türk narenciyesinin önü açılmalıdır” dedi.

Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, finansman maliyetinin yüksek olması nedeniyle çiftçilerden kısıtlı mal alan narenciye ihracatçılarına yıllık ihracat miktarlarına göre Eximbank veya kamu bankaları kanalıyla uygun döviz kredisi imkanı tanınması ve sektördeki finansman probleminin çözülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.




YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°