NEREDE KALMIŞTIK?

NEREDE KALMIŞTIK?

Fatih Terim geldi, ülke kurtuldu!

hepimizin,herkesin sorunları Fatih Terim'in gelmesi ile bitti.

öyle bir toplumuz ki;

başkalarının mutluluğu, mutlu ediyor bizi!...

otuz metrelik evde oturuyor, ama Villada yaşayanı kendi gibi savunuyor.

Bunada haline bakmaz, 'Hasan dağına oduna gidiyor' derler.

Attığı tweet fenomen olmuş, dahası var,dahi olan kızları imiş.

at Baba bir tweet 'dost düşman' görsün demiş.

öyle ya;

aslında Fatih Terim'in son haberleri Futbol Federesyonuna açtığı üç milyon euro'luk davada kalmıştık.

ha,

banane benden çıkmıyor diyede yanında yazılar vardı, bilmez ki garibim, kendi vergisi, yada, bu kadar zammın sorumlusu bu müsrifliktir.

*          *        *

Geyiklerde var yanı başında bu tweet'in.

en son 'selehattin'den kaçarken kalmıştın'.

'canım halkım' o kadar üretkenki nelerde yazarmış.

Fatih Terimi bilemem, ama ben, en son pazarda domates alırken kavgada kalmıştım.

Öyle ya;

Benim sorunum, domates, patates, biber, soğan meselesi, ne kadar arttmış bu günde böyle dediğimde pazarcı bende pahalıya alıyorum diyordu.

sonrası malum,

üreticide ben ucuza satıyorumda kalmıştı, ne garip Dünya değilmi?

'Kimine felek, kimine kelek'...

işssizlik, çocuğumun geleceği, yani çaresizlikte kalmıştık, siz hala milyon euroları olanları savunmak için sanal alemde kavgadasınız.

öyle ya,

bundan besleniyorlar, bundan dolayıdırki senin hep garip kalman, bundandır ya, sen hiç bir şeyi bilme, sadece onun malıyla mülküyle mutlu ol.

Bir tarafta hala Filistin'de kalmış, rüyasında İsrail askerine taş atıyordu, zaten sadece rüya görmesine izin var, Rüya görsünki; gerçeklerde hep rüya gibi sansın, sen rüya görki, nerede kalanlar euro'ları saysın.

Araya şu notuda eklemek gerek, Filistin meselesi 50 yıldır devam ediyor,yani onlar bayağı geride kalmış.

Ben en son yazımda Siyasi partilerdeki haksızlığı yazmıştım, yani, ben asıl orada olduğunu düşündüğüm haksızlığın ne kadar doğru tespit olduğunda kalmışım.

ne deyim hep toplum olarak bir yerde kalıyoruz, bir 'arpa boyu' yol alsak nerede kalmayız, yürümeyi bilsek, seni, beni kimse bir yerde bırakmaz.

Hadi bakalım tweet atmaya devam, hadi bakalım, israil Askerine taş atmaya devam, hadi bakalım, pazarcı esnafıyla kavgaya devam, hadi bakalım, çocuğunun eğitim parası için evlere temizliğe gitmeye devam.

 

 

Süleyman YALÇIN

24.12.2017 13:50:30

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI